Birinci öykü:
Davut Beyin oturduğu ev yeni açılacak çevre yolu içinde kalıyordu. İlin belediye başkanına gitti. Ne de olsa onu yıllardır tanıyordu ve çocukluk arkadaşıydı. Durumu başkana anlattı. Eğer Davut Beyin evi yıkılmazsa yeni açılacak yol “S” çizecekti. Bu şekilde açılacak yolda ise kaza olma şansı artıyordu. Başkan ne yapmalıydı? Bir tarafta Davut Bey’in hatrı ve ona karşı kişisel sorumluğu (vebali) vardı. Diğer taraftan yolun düzgün açılamaması nedeniyle kazalara davetiye çıkarma gibi toplumsal bir sorumluluğu (vebal) olduğunu düşünüyordu.
İkinci öykü:
Aydın Bey üniversitede öğretim üyesidir. Üniversite idarecisine çok güzel bir proje sundu. İdareci Bey ikinci kez seçime gireceği için stratejik düşünüyordu. Sunulan projenin üniversitenin ve ülkenin hayrına olmasından çok bu proje bana ne kadar oy getirir diye düşünüyordu. Diğer taraftan Aydın Bey en son seçimde idareci beye oy da vermemişti. İdareci Bey ne yapmalıydı? Sunulan güzel projeyi gerçekleştirme gücü olmasına rağmen gerçekleştirmemesi toplumsal sorumluluktan kaçması mıydı?
Her iki öykü de ortak bir soru var: Kişisel sorumluluk mu önemli yoksa toplumsal sorumluluk mu önemli? İşte cevaplanması gereken asıl soru budur.