Seyran Park
Doğa Veteriner Kliniği
SON DAKİKA
Hakkı Yiğit

TSO Seçimleri ve Büyük Şehir Vizyonu

27 Ocak 2013 - 09:29 Yorum: 4

TSO SEÇİMLERİ VE BÜYÜK ŞEHİR VİZYONU

Medeni bir ülkede yeni üretilen araç-gereçlerin kullanımı gündelik hayata girmeden önce onların kullanım kültürü insanlara öğretilir.

Biz de ise araç gereç piyasa sürülür. Sonra da insanımız kendilerince onu kullanmaya başlarlar. “Kullanımın bizcesi” topluma yerleşir, ardından da yetkililerimizce çeşitli seminer, toplantı, kurslar… vb. yollarla kullanım kültürü öğretilmeye çalışılır.

Ancak o zaman çoğu kez iş işten geçmiş olur. Çünkü araç ve gereçlerin kullanım kültürünün “bizcesi” çoktan toplumca benimsenmiştir.

Bundan böyle yapılan tüm gayretler, kendimizce uydurduğumuz “bizce” kriterleri değiştiremez maalesef…

Belki de bunun nedeni şuuraltımıza yerleşmiş olan “kervan yolda düzülür” mantığıdır.

Malatya Büyük Şehir oldu.

Bu mantık bu durum için de söz konusu…

Maalesef, siyasi olarak alınan bir karar ile hemen büyük şehir olunmuyor.

Büyük Şehir olmanın yolu; önce büyük düşünmekten, büyük hedeflerden, büyük projelerden, büyük fedakârlıklardan geçiyor.

Uzun zamandır takip ediyorum, okuyorum, kulislere kulak veriyorum.

Büyük şehir olmak; belediyelere daha çok elaman almak, bir yerlere, makamlara atanmak, kamu kurumlarından daha fazla istihdamın sağlanılması; yol, kaldırım hizmetlerinin kenar mahallelere de ulaşılması, bütçeden daha çok paranın gelmesi olarak okunuyor.

Sanayileşmenin, teknoloji gelişmenin, üretim sahasındaki atılımların, ithalat ve ihracatın, eğitim, medeniyetin, kültürün… esamesi okunmuyor maalesef…

Üzülecek durum…

Büyük şehir olmaya inat küçüldükçe küçülen bir şehir…

Bu günlerde TSO seçimleri gündem de…

Ön planda olan iki adayın şahsında yapılan değerlendirmeler büyük şehir olan bir şehrin ters istikamette hızla ilerlediğinin göstergesi adına tam bir ibretlik vakıa…

Malatya’nın menfaatini ve çıkarını gözetlemek ve korumakla yükümlü olan kimi siyasetçilerimiz “ne şiş yansın ne kebap” derdinde olup her iki tarafa mavi boncuk dağıtırlarken, kimileri de mevcut yönetimle bu güne kadar hep iyi geçinmeyi Malatya’ya yaptıkları bir hizmet olarak sunmaktalar…

Malatya’nın önde gelen iş adamlarımızın kimileri ise Malatya’nın menfaatinin söz konusu olduğu durumlarda elini taşın altına sokmayıp uzaktan uzağa “küçük olsun ama bizim olsun; bizim adam olsun, çamurdan olsun” anlayışı içinde bulunmaları anlaşılır gibi değil…

Bir kısım halk, “cenazelerimize, düğünlerimize gelen, bize selam veren-selamımızı alan, bizim sokağın, mahallenin adamı” anlayışı içindeler.

Kimi basın “Bir şehrin en önemli sivil toplum örgütünün bu güne kadar şehre kazandırdığı itibar ve ufuk, yapmış oldukları projeler ve gelecek adına bundan böyle hedefler ve beklentileri araştırıp yazmaktan ziyade” “marjinal” “cemaat” “abi” “kuyumcu” “helvacı” gibi kelime ve kavramlardan yola koyularak kendince taraf tutarken, kimi basın da yüzeysel haberler ile denge politikası takip etmektedir.

Hele hele her şeyi “cemaate”, “hizmete”, “hoca efendiye” bağlamaya kalkan kimi zat-ı muhteremlerin, yorumda bulunanların varlığı ise akla ziyan…

Gönüllüler Hareketi olarak ifade edilen ve toplumun farklı anlayış ve tabakadaki insanlardan destek gören, dünyanın her tarafına yayılmış bir sivil toplum hareketinden bulunmanın illegal bir örgüttenmiş gibi algılanılması ve yaftalanılması hangi akla hizmettir.

Şimdi bütün bunları toplayıp harmanladığından ortaya “Büyük Şehir” çıkmıyor. Kabuğunu kırmamış, yöneticilerini, idarecilerini, başkanlarını işin ehl-i olanlardan değil de ahbap-çavuş ilişkisi içerisinden seçmenin hâkim ferman olduğu bir il büyük şehir olsa ne yazar.

Malatya’nın büyük şehir olmasının en önemli yollarlından biri de TSO gibi sivil toplum örgütlerinin büyük düşünmesinden geçiyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI