Seyran Park
Doğa Veteriner Kliniği
SON DAKİKA
23 Nisan
Sumru Çelikcan

Türban, türban dediler

23 Kasım 2010 - 22:23 Yorum: 18

En son yazımda demokrasiden, düşünce özgürlüğünden vs. bahsetmiştim. Bir okuyucumuz yazıma bir yorum göndermişti, esasında gönderme yapmıştı bana. Bu kadar keskin madem kaleminiz özgürlük özgürlük diyorsunuz; başörtüsüyle ilgili neden yazmıyorsunuz diye…                             

Evet, kelemim keskin, haksızlıkların hepsine karşı kalemim keskin. Korkacağım ya da pohpohlayacağım kimse yok. Sadece haklıdan yana tarafım…                                                                           

Başörtüsü senelerdir ülkemizin reytingi düşmeyen oy malzemesi. Peki; başörtüsüne karşımıyım? Hayır…                                                                                                                                              

Her konuda olduğu gibi cılkı çıkarılmadığı sürece her konuda özgürlükten yanayım. Sınırlar çerçevesinde olması kaydı ile. Bu her ne olursa olsun, bir şeyleri uçlarda yaşamak bana ters olan sadece…                                                                                                                                                       Mesela benim babaannemin de başörtüsü var, inancı gereği. Hemen hemen hepimizin bir yakınının başörtüsü vardır mutlaka. Benim babaannem inancı gereği ve kendi isteğiyle örtmüş başını. Eş ya da anne, baba baskısı ile değil…                                                                                                       

Etrafıma bakıyorum kimi inancı gereği, kimi annesi babası istedi diye, kimi eşi istedi diye örtünüyor. İşte benim başörtüsü ile ilgili karşı olduğum tek konu budur. Herkes buna içinden gelerek, sadece inancı doğrultusunda karar vermeli. Küçücük kızlar görüyorum; başları yüzleri kapalı sadece gözleri görünüyor.8 yaşında 10 yaşında. Bu çocukların kendi kararı olamaz. Bu konuyla ilgili savunduğum tek bir şey var ki. Mahalle baskısı dediğimiz muhabbete dur denmeli ve 18 yaşına gelen herkes buna hür iradesiyle karar vermeli. Üniversitelere isteyen açık isteyen kapalı girebilmeli. Ama kendi kararı olmalı. Sonra başörtüsü inanç gereği takılıyor ise dikkat çekmemektir amacı; ama öyle gençler görüyorum ki, açık olsalar bu kadar dikkat çekmezler. Çok dar kotlar, dar badiler had safhada bir makyaj ama baş kapalı. Bu da bana ters. O zaman çok da saygı duyasım gelmiyor o örtüye. Ama o örtüye uygun kılık kıyafeti taşıyan, inancıdan ötürü kendi hür iradesiyle kapanmış ve ona göre yaşayan insanlara saygım sonsuz. Nasıl ki üniversitelere açık olup yakışıksız kıyafetlerle gidenlere, kimse ses çıkarmıyor ise başörtüsüyle girmek isteyende kimse laf etmemeli…                                                                                                  

Zaten bana göre bu konunun bu kadar sakız olması utanç verici. Bir tarafta açık olup utanç abidesi olan kendini taşımayı bilmeyen bir sürü genç kız var ken ve bunlara kimse ses çıkaramıyorken, rahat rahat her yere girme hakkına sahiplerken, başını kapattı diye dışlanan insanlar çok büyük bir tezat oluşturuyor bu ülkede. Diyorum ya her şeyin dozunda olanı güzel…                                                                                                                                                                

Bu oy malzemesi edilen, yem haline gelen mevzuyu da ha ne kadar yiyecez onu da merak ediyorum. Tek başına iktidar olan AKP bu konuyu isteseydi eğer çözüme ulaştıramaz mıydı sizce. Her dediğini allem edip kulem edip kabullendiren AKP, referandumda bu konuyla ilgilide bir madde oylatamaz mıydı acaba. Hepimizde biliyoruz ki eğer isteselerdi ne yapar eder bu konuyu çözerlerdi. Ama işlerine gelmiyor. Hiç bir partinin işine gelmiyor, çünkü kullanacak yeni malzeme lazım. Senelerdir seçim zamanı bu konu gündemden hiç düşmüyor tavan yapıyor. Sözler veriliyor, tartışmalar çıkıyor. Seçim bitiyor. Bir müddet üstü kapanıyor. Sonra tekrar aynı muhabbet. Anlıyoruz ki seçim yakın. Aslında anlamıyoruz, yutuyoruz. Ama artık hazmı zor oluyor bana. Ve benim gibi düşünen binlrceye…                                                                                 

Bu ülkeye başbakan olmuş bir insanın eşi eğer türbanla köşkte oturabiliyor ise demek ki bu sorun çoktan çözülebilirdi, eğer istenilseydi…                                                                                                     

Ülkemizde açığı, kapalıyı, aleviyi, sünniyi, türkü, kürdü birbirine kırdırarak, sanal gündem yaratıp oy peşinde koşan zihniyetlere, siyasilere bu muhabbetlerden faydalanarak prim yapmalarına bir son vermenin, dur demenin zamanı gelmedi mi artık…

YAZARIN DİĞER YAZILARI