Seyran Park
Doğa Veteriner Kliniği
SON DAKİKA
23 Nisan
Ramazan Durmuş

Türk size neyledi?

26 Şubat 2013 - 11:22 Yorum: 5

Beyler burası Türkiye...

Bin yıllık devlet...

Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet!

Elbette hepimiz kardeşiz, hepimiz Mehmet...

Peki ne oldu şimdi...

Besleyen, büyüten, adam eyleyen bu vatan size neyledi Allah aşkına?

Mustafa Yıldızdoğan kardeşimin “Biz bu hallere düşecek adamıydık” parçasını yüreğim sızlayarak dinliyorum, tıpkı Ahmet Şafak kardeşimin “Bu vatan size neyledi” parçası gibi...

Şu usta Başbakanın Türkiye manzarasına bir bakan hele...

Ne mutlu Türküm diyene yasak...

Andımız yasak...

Türküm demek yasak...

Ama Türk’e ihanet edenlerin cirit atması serbest...

Türkiye Cumhuriyeti’ni birlikten ve beraberlikten uzaklaştıran ne varsa fütursuzca sergileniyor...

Gücü elinde bulunduranlar Türk’ü örseleyen demeçlerine her gün yenilerini ekliyorlar...

Modaya uyan son isim Hakan Şükür! “Ben Türk değilim” deyince hayıflandım; bir zamanlar onu çılgınca alkışladığım ellerime bakıverdim. Evet evet, kendime beddua ettim; kırılsaydı o eller dedim!

Beyefendiden sonra sözüm ona düzeltme geldi... Milli Şairimiz Mehmet Akif’in bir şiirinde “Arnavutum” demesinden cesaret alarak...

Mehmet Akif ile kıyaslama yapan Hakan Şükür’e tozlu arşivlere dönüp O’nu iyi araştırmasını öneriyorum... Elbetteki inatla Mehmet Akif, Arnavuttur diyenleri de!

Dört dili edebiyatıyla bilen Mehmet Akif, kimse unutmasın ki; Türk olarak yazdı, Türk olarak düşündü, Türk olarak yaşadı ve öldü.

Akif’in Türk olduğuna ilişkin kaynağım olan Cennetmekan Hasan Basri Çantay’ı yadedelim biraz...

1908’te başlayan bir ilişki... Mehmet Akif Ersoy ile Hasan Basri Çantay’ın birbirlerine olan düşkünlükleri, Türk Milletinin vekilleri olarak hizmet ettikleri 23 Nisan 1920’de toplanan Türkiye Büyük Millet Meclisi bünyesinde daha da pekişiyor ve zirvelere çıkıyor. İstiklal Marşımızın yazılmasında kimseyi dinlemeyen ama Çantay’a boyun eğen Akif’i herhalde o büyük insan bizlerden daha iyi tanıyor olsa gerek...

Aralarında derin bir ilişki bulunan Hasan Basri Çantay, onunla ilgili olarak bugünkü nakaratların aksine şunları yazdı, Akifname isimli eserinde:

“...Mehmet Akif Ersoy’un soyu, baba tarafından Yozgat’tan İstanbul’a, İstanbul’dan da Kosova’nıın İpek sancağına yerleşmiş Mehmet Tahir Efendi’ye, ana tarafı ise Buhara’dan Tokat’a yerleşmiş olan tacir Mehmet Efendi’ye dayanmaktadır. Yani, her iki taraftan da Türk idi.”
Bir Türk oğlu Türk’ün serzenişleriyle yazımıza devam edelim.

Aşağıdaki satırların yazarı Türk Medyasının duayen isimlerinden, saygıdeğer ağabeyimiz Metin Gören Bey... Öylesine feryat yüklü ki satırlar... Duygulanmamak, gözyaşı dökmemek ne mümkün...

İşte o satırlar:

“- Ben Türk'üm, Türkoğlu Türk’üm, hem de sapına kadar...

Delik deşik ettiler, gönül bahçemizdeki yurt sevgisini...

Siyasetin acımasız hançerini sapladılar sırtımıza Romalı Brütüs gibi, yerli Brütüsler...

Yüce Atatürk’ün çizdiği yoldan sapanlar, bir kargaşa ortamında “İnkarcı” oldular, Ermeni, Rum. Arnavut, Kürt örnekleri sunarak...

Vatanımın bölünmezliğini, binlerce şehidimin kanlarıyla sulanmış bu aziz toprakların üzerinde yaşayan bizlere “Sözde” yeni kimlikler sundu, zavallılar...

Aslında; benim öyküm sizin öykünüzle aynı noktada birleşerek kucaklaşıyor, sevgili dostlarım...

Babamın ataları Altay ve Tanrı Dağları’nın soğuk sularını içerek yeni vatanlarıyla kucaklaşmışlar...

Malatya’da bir süre yaşadıktan sonra, bereketli Çukurova topraklarına yüz sürerek buralara yerleşmişler...

Anamın boyu Karamanoğlulara dek dayanır... Osmanlı topraklarının genişlemesi sonunda Rumeli'ye göndermişler...Ve sonra Tarsus’a göç ederek genişlemişler...

Aile olmuşlar, köy olmuşlar, ilçeli, kentli olmuşlar...

Şimdi ben neyim sevgili dostlar?

O zavallılar bana sahip çıkmadan ben, zincirlerimi kırarak haykırmak istiyorum:

Ben Türkoğlu Türk’üm...

Soyum, sopum herşeyimle, vatanımın bölünmezliğiyle, Atatürk’üme olan sınırsız sevgimle Türk’üm...

Ben Türk’üm...

Mertliğin sembolü Adana’da doğma, Türkiye denilen bu aziz topraklarda salına salına dolaşmaktan sınırsız keyif alan Türkoğlu Türk’üm...”

* * *

Ne mutlu Türküm diyene...

Ve son söz; hep söyledik bir kere daha haykıralım:

Düzeceğiz!

Kalkacağız!

Türkoğlu Türk kalacağız!

Ve, o çok bilgiçlerin söz ettiği Mehmet Akif Ersoy’un çok önemsediğim bir sözü ile yazımızı noktalayalım:

“- Ya ne zannediyorsun? Türk’e hiçbir kavmin horoz olmasına tahammül edemem!”

YAZARIN DİĞER YAZILARI