Türk’çe yayınlara olan ihtiyaç...

Yazılı medya...

Görsel medya...

Sosyal medya…

Galiba Türk’çe düşünenlerin en sıkıntı duyduğu sektör!

Basın dünyasına adım attığım 1970’li yılların başında bu kadar öksüz ve yetim değildik. O günün zor şartlarında Türk’çe düşünenlerin sesinin gür çıktığı yıllardı...

Ne oldu Türk’çe düşünenlere ki bugün bu hallere düştük...

Medyada böyleyiz de sinema ve dizi sektöründe çok mu iyiyiz; orada da yerlerde sürünüyor Türk’çe düşünenler...

Yabancı bir filmi çeviriniz; göreceklerinizi hemen sıralayalım!

Kilisede dini tören...

Günah çıkaran bir papaz ve gamalı haç…

Ya bir domuz sürüsü...

Ya da dalgalandırılan bizim olmayan bir bayrak...

Öylesine bir dönemden geçiyoruz ki, Türk vatanında Türk’çe düşününler azınlıkta!

Yüce Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün yeniden doğuşuna neden olmasına rağmen Türklük örselendi.

Türk Dünyasının Bilge Lideri Alparslan Türkeş ve arkadaşları sayesinde ise bir teselli pınarımız... Çok şükür siyasette, sivil toplum teşkilatlarında sesimiz var. Ama yeterli mi, elbette hayır... En başta da Türk’çe düşünen yayınlar...

İşte bunun farkında olan bir yanından ve bunu bizlere ulaştıran bizim insanlarımızdan söz edeceğim bu yazımda. Allahım onlardan razı olsun.

Sözüm Sen’ce için... Slogan da güzel Çözüm Sen’de...

Tarih, sosyal olaylar, aktüalite açısından dolu dolu Sen’ce Türk’çe düşünen sendikal mücadele kahramanlarımızın... Türkiye Kamu-Sen’e bağlı Türk Büro-Sen tarafından yayın hayatına adım atan Sen’ce gerçekten kaliteli bir yayın... Bilgi paylaşımı mükemmel... Ve bu güzel yayının öncelikle bir memur sendikasına bağlı olarak yayınlanması ilginç... Bu güzel yayının evlere girip benimseneceği her halinden belli… Sen’ce sendikal faaliyetlerin ötesinde sağlıktan kültüre, milli değerlerden sosyal gelişmelere her konuda memur ailesi yayını olma yolunda hızla ilerliyor.

Henüz eleştirmek için çok erken ama bir konuda dikkat çekmek istiyorum. Türk’çe düşünenlerde malumunuz olduğu üzere erkek hakimiyeti var. Bunu kadınlarımıza ve çocuklarıma yayma konusunda sıkıntılarımız olduğu acı bir gerçeğimiz! Ama Sen’ce bu açığı kapatacak hüviyette... Sayfaları arasında Türk’çe düşünenlerin sendikal ve siyasi mücadelelerini de görmek istediğimi beyan edeyim... Babalarımız neler yapıyor, çocukların bunları zihinlerine kazımaları şart; ama sıkmadan, keyifle sayfaları çevirmek şartıyla...

Sorumlu sendikacılık anlayışı içerisinde “Çözüm Sen’de” diyen Sen’ce’yi bizlerle buluşturan başta Türk Büro-Sen Genel Başkanı Fahrettin Yokuş Bey olmak üzere tüm emeği geçenleri kutluyorum. Ve, Türk’çe düşünenler içinde hep varlığından gurur duyduğum Fahrettin Bey’in derginin çıkışıyla ilgili bir mesajını sizlere aktarmak istiyorum:

“- Sınıf sendikacılığı yerine ülke sendikacılığı dediğimiz anlayış, Türk Milletinin tüm fertleri için hak, hukuk ve adil paylaşım talep etmektir. Memurlarımızın sorunlarının çözümü için, her platformda mücadele etmek ve hiçbir güç karşısında eğilmeden hak aramaktır.

...Mensuplarımızın sosyal ve kültürel yönden bilgilerini artırmak için bir ilki daha gerçekleştirmek amacı ile Sen’ce’yi yayınladık.”

Yazımı Mustafa Kemal Atatürk’ün 30 Ağustos günlerini en güzel şekilde anlatan bir sözü ile noktalayalım ve kıldığınız Cuma namazını kime ve kimlere borçlu olduğumuzun muhasebesini iyi yapalım. Ne mutlu geçmişine sadık insanlar olabilmenin onurunu yaşayanlara... Söz Yüce Türk’ün:

“- Türk neferi kaçmaz, kaçmak nedir bilmez. Eğer Türk neferinin kaçtığını görmüşseniz, derhal kabul etmelidir ki onun başında bulunan en büyük kumandan kaçmıştır.”