Seyran Park
Refah Partisi
Doğa Veteriner Kliniği
SON DAKİKA
Sami Er
Siyaset 22 Ekim 2014 - 18:03 Yorum: 0

Türkiye'ye kast eden her organizasyon terör örgütüdür

Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Koç,"Türkiye'nin ulusal güvenliğine kast eden her türlü organizasyon terör örgütüdür.

Türkiye'ye kast eden her organizasyon terör örgütüdür

CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında toplandı. 

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Haluk Koç, toplantı devam ederken matbuat mensuplarına açıklamalarda bulundu ve soruları yanıtladı.

Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun dün küme konuşmasını dikkatle, biraz da ibretle izlediklerini belirten Koç, 'Gerçekten İçten bir dileğimiz var; Sayın Başbakanın bir an önce yürüttüğü misyonun sorumlulukları çerçevesinde eda almasını, gölgeden çıkmasını hepimiz istek ediyoruz' dedi.

Koç, şöyle devam etti:

'Bilmiyoruz, korkudan mı olsa gerek, yoksa değişik boyuttaki tartışmalardan çekinmek mi diyeceksiniz, ne İstanbul'da 17-25 Aralık hırsızlık ve yolsuzluk olaylarıyla ilgili yürütülen soruşturmada savcının verdiği takipsizlik kararına yer verdi ne de son 48 saatte hepimizin Şahit olduğu, takla bir siyaset takip etti Türkiye biliyorsunuz IŞİDkonusunda, ne de bu konu ile ilgili tek söz söyleyemedi. Kıvrandı, terledi, bunaldı lakin tek söz söyleyemedi...Niye Başbakan bu yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasıyla ilgili tek sözcük edemiyor? Daha evvela beraber kabinede olduğu dört çalışma arkadaşı istifa etmek mecburiyetinde kalmış. Belgeler ortada, kayıtlar, fezlekeler ortada, tek sözcük edemiyor. Acaba yakasına Başbakanlık görevi iliştirilirken, 'bu yolsuzluk olayıyla hiç ilgilenmeyeceksin, biz onu öteki kanallardan hallettik, sen sana verdiğimiz görevi yap' halinde bir telkinle mi karşılaştı? Niye giremiyorsun Sayın Davutoğlu? Adalet nasıl tanım edilir? Bu adaletin siz ırzına geçmişsiniz, tutuklamışsınız, hapse atmışsınız. 'Milletin, kamunun vicdanı... Bunlar ciddi değil, benim siyasi ikbalim önemli' noktasına gelmişsiniz. Ağzını açamıyorsun, çıt yok.'

Mevcut savcının böyle bir takipsizlik kararı vermesinin sürpriz olmadığını savunan Koç, 'Çünkü kurgu, senaryo buna kıyasla yazılmış, çizilmiş, uygulamaya konulmuş' dedi.

Savcının ileride kanun fakültelerinde misal gösterilebilecek bir karara imza attığını da belirten Koç, bütün esas kanun kavramlarıyla çelişir bir sonucun ortaya çıktığını söyledi.

Kararda, 'Rüşvetin anlaşması yok' dendiğini anlatım eden Koç, 'Bir vakitler 'rüşvetin vesikası mi olur?' diye bir tekerleme vardı. O kayıtlar ne, o kasalar, milyon dolarlar, saatler, hediyeler, tapeler ne? Hiç mi seni ilgilendirmiyor? Hukuku temsil ediyorsun. İktidarın hırsızlığını örtmek için sana bir sorumsuzluk verildiyse onu bilelim' diye konuştu.  

Takipsizlik kararının en iri gerekçelerinden birinin de 'delillerin hukuka müsait toplanmadığı' olduğunu söyleyen Koç, şunları kaydetti:

'Son sözü hakim söyler. Savcı kuvvetli kuşku olmadığını savunuyor, bu kararı verecek herhangi bir savcı değildir, kurallara kıyasla hakimdir. Savcı kafasına kıyasla bir kararı bulunmamakta sayamaz. Hakim kararına dayanan delilleri hukuka marjinal diye niteleyemez. Soruşturmanın sivil kanadı bir biçimde bu kararla aklanmış benzeri gözüküyor, peki politik kanadı ne olacak? Adaletten kaçacaksınız, kurduğunuz tezgahla. Tarihten, vicdandan kaçabilecek misiniz eninde sonunda yakayı, paçayı bütün pisliklerinizleberaber ele vereceksiniz. Bundan kurtuluş yok. 17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasıyla ilgili Türkiye'de son yaşadığımız süreç, örneği zor görülecek vahim bir manzaradır. Bu kararla ne oldu? Bu kararla açık, belgeli, görüntülü, rüşvet alanlar, hırsızlık yapanlar, evlerinde milyon dolar kara nakit aklayanlar, 'ne kadar dürüst insanlarmış' bu belgelendi. Bunu Savcı Bey'in kararıyla milletçe öğrenmiş olduk, demek ki biz kusur yerdeymişiz. O kadar dürüst ve faziletliler ki milletçe haksızlık yapmışız bunlara, Allah'tan korkmayanların milletten utanacak yüzleri zaten olmaz. Güya aklandıklarını sanıyorlar halbuki hırsızın bütün dünyada tarifi aynıdır, öteki bir tanımı yoktur, hırsız, hırsızdır. Bu haram saltanatı kandırdıkları kişilerin verdikleri oylarla bozulacak.'

'İç Güvenlik Reformu'

 Başbakan Davutoğlu'nun açıkladığı 'İç Güvenlik Reformu'nu da eleştiren Koç, 'Temel hak ve özgürlükleri, sokakta yaşanan provokasyonları, vandallıkları, yağmaları gerekçe göstererek kısıtlamak dileyen bir yasa. Getirilen kanun teklifi bir kez Türkiye'de yaşayan herkesi, Şayet hükümet ve uygulamaları noktasında sorgulayan bir eda içine girerse makul zanlı tarifine sığdırıyor getiriyor' görüşünü savundu.

Düzenlemeyle, bir insanın konutunun ya da arabasının gerekçesiz aranabileceğini iddia eden Koç, şunları söyledi:

'Çarşı Grubu'na açılan vuruş girişimi davası var. Bir taraftar grubundan, vuruş oluşturan organize bir terör örgütü ürettiler. Çarşı Grubu'nun başına gelen hepimizin başına bu kanundan sonra rahatlıkla gelebilir. Hak ve özgürlüklerin kısıtlandığı bir yapı, yavaş yavaş demokrasi olmaktan çıkar. Daha öteki neler olabilir? Uygulanan iktisat politikalarından çekinen bir yatırımcı bunları eleştirebilir. O süre bu şahıs makul zanlı şekilde tanımlanabilir, mal varlığına Önlem konulabilir... Bu gidiş iyi bir gidiş değil. Toplumu çok aşırı daha çok sıkıntıya sokacak süreçtir. Hatta daha ileri gidilip umumi başkanlar, milletvekilleri bile bu sürecin içine çekilebilir. Bir defa hukuk perdesi bundan böyle yırtılmıştır. Bu süreç bütün totaliter eğilimli yapıların beraber özelliğidir. 12 sene evvela neler söylediler, neler... Bundan sonra bundan böyle Türkiye çok aşırı daha kapalı bir rejime doğru sürükleniyor. Hukuk devletinden yavaş yavaş polis devletine geçilmektedir.'  

Dünyada hiç bir rejimin, 'demokratik hak ve özgürlükleri kısıtlayarak, muhalefeti sindirerek, kendisinden olmayanları kendisine hasım ilan ederek' varlığını sürdüremeyeceğini anlatım eden Koç, bu çeşit rejimlerin eninde sonunda kendi içlerinden yıkıldığını belirtti.

Bu düzenlemeler arasında Alevi vatandaşlarla ilgili düzenlemelerin yer alacağının da açıklandığını belirten Koç, 'Bu kaçıncı film bilmiyorum. Bugüne kadar Alevi yurttaşlarımızın 'a'sını ağzına almaktan imtina eden, suni birtakım çalıştaylarla vakaları sürüncemede bırakan bir iktidarın bu biçimde özgürlük kısıtlayıcı bir paket içine Alevi yurttaşlarımızı dolgu materyali şekilde koyması kabul edilemez. Talepler açık ve net; mecbur din derslerimizi kaldırılsın, cemevlerinin statüsü tanınsın, Madımak bir ibret müzesi durumuna getirilsin. Üç cümlede söyledik, varmı böyle bir iraden?' diye konuştu. 

BM Güvenlik Konseyi 2015-2016 geçici üyeliği

Türkiye'nin de namzet olduğu BM Güvenlik Konseyi 2015-2016 geçici üyeliği seçimleri sonuçlarına da yer veren Koç, Türkiye'nin son turda İspanya karşısında 60 oyda kaldığını hatırlattı.  

Türkiye'nin Ekim 2008 tarihindeki oylamada geçici aza seçildiğini anımsatan Koç, o dönem Başbakan bulunan Recep Tayyip Erdoğan'ın bu netice sonrası, 'Bu neticenin ardında 5 yıllık meslek ile bölge ve dünya barışı yaptığımız çabaların yardımı olduğunu düşünüyorum' açıklaması yaptığını vurguladı. 

Koç, 'Şimdi Ekim 2014'teyiz. Altı sene evvela demek Türkiye'nin böyle bir çabası varmış, bu da oy kullanan devletler sebebi ile takdir edilmiş. Şimdi, 'dünyada barışa, huzura, istikrara katkı etmeyen bir ülke, barışı dinamitleyen bir ülke, itimat duyulmayan bir ülke' manası çıkıyor' diye konuştu. 

Kobani için koridor tartışmaları

Koç, 'Kobani'ye peşmerge geçişi için koridor açılması' tartışmalarına ait de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarına işaret ederek, son 48 saat arasında söyledikleri ve peşinden yaptıklarının değerlendirilmesi gerektiğini savundu.

'Böyle bir omurgasızlık, böyle rotasızlık, böyle bir hesapsızlık, bir basiretsizlik ortaya konabilir mi?' ifadelerini kullanan Koç, bu konu ile ilgili resmi insanlar sebebi ile yapılan açıklamaların çelişkilerinin ortada olduğunu ileri sürdü.

Koç, şöyle devam etti:

'Cumhurbaşkanının, 'PYD terör örgütüdür, IŞİD'den farkı yoktur' cümlesi kendisinin. Sonra, vatan dışı gezisinden dönüyor uçakla, havaalanına iner inmez Obama telefonla arıyor. Telefon görüntülü değil herhalde, görüntülü olsa, her zaman fonda bir beyzbol sopası da bu konuşmaya eşlik edecekti. Artık ne söyleniyorsa, 48 saat evvela söylediğinin tam aksine çark eden, kıvırtan cümleler, sözler dökülmeye başlıyor. Ondan sonra mahçup yeni Dışişleri Bakanına İzah yaptırıyorlar, peşmergeye Türkiye sınırları bünyesinde bir koridor açılmasından bahsediyorlar.'

'PYD terör örgütüdür sözü 48 arasında havada kaldı'

Cumhurbaşkanının 'PYD terör örgütüdür' sözünün 48 saat arasında havada kaldığını belirten Koç, 'bölgede egemenlerin talimatıyla pozisyon almaya zorlanan bir memleket fotoğrafının' bütün dünyaya servis edildiğini ileri sürdü.

İktidarın içerideki PKK ve temsilcilerinin talebine karşı halka dönük 'iyi polis-kötü polis rolü' oynadığını savunan Koç, 'Perdenin önünde milliyetçi söylemleri, radikal tutumu kendisine uygulama sektörü seçmiş Cumhurbaşkanı duruyor. Perdenin arkasında İmralı'da kurulan masanın müdavimleri Yalçın Akdoğan, Başbakan, Efkan Ala perdenin peşinde diyalog arayışları… Hala pazarlıklar gizli. İkili bir kandırmaca, tezgah, senaryo uzun zamandır Türk milletinin önünde aleni oynanıyor. Kürt vatandaşlarımız da aleni bu senaryo bünyesinde kandırılıyorlar' diye konuştu.

Koç, 24 Ekim Cuma günü Parti Meclisi’nin (PM) toplanacağını anımsatırken, toplantıda MYK faaliyetlerinin ve seçim hazırlıklarının değerlendirileceğini kaydetti.

'CHP'nin tutumu çok aşırı net'

Gazetecilerin sorularını da cevaplayan Koç, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nin Kobani'ye ağır silahlarla donatılmış 200 peşmergenin gönderileceğini bildirilmesiyle ilgili, 'CHP’yi çelişkiyle suçladılar, CHP'nin tutumu çok aşırı net ve açıktır. Türkiye'ye yabancı asker ayağı değmemesi için CHP net tavrını koymuştur' dedi.

Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun 'YPG'nin terör örgütü olmadığı'na yönelik açıklamalarının sorulması üstüne de Koç, Kılıçdaroğlu’nun uluslararası birliktelikler kısmı öğrencilerinin 'terörü ve terör örgütü kavramını tanım eder misiniz?' sorusunu yanıtladığını kaydetti.

Kılıçdaroğlu'nun terörü, 'kural dışı, kanun nizamının dışında, illegal bir bina içerisinde, bulunulan toprak parçasında kurulu yapıya karşı masum insan öldürerek, kanun tanımadan fiil yaparak, kan dönerek kendi kafasındaki gayeye ulaşmak dileyen yapılar' olarak değerlendirdiğini belirten Koç, Kılıçdaroğlu'nun bu çerçeve bünyesinde verdiği mesela de PKK olduğunu anlatım etti.

Ortadoğu’da kimin elinin kimin cebinde olduğunun göze çarpan olmadığını anlatım eden Koç, şöyle devam etti:

'Türkiye'nin milli güvenliğine kast eden, Türkiye sınırları bünyesinde milli birliğimizi bir terör eylemi bünyesinde gaye saha her çeşitli organizasyon, Türkiye için önündeki, sağındaki, solundaki, arkasındaki, üzerindeki tamamı terör örgütüdür. Ama bahsettiğiniz bina bir tek Kobani çevresinde, orada kendi insanlarını, gözü dönmüş dünyanın en kanlı terör örgütü IŞİD'in saldırısına karşı bir güvence çerçevesinde tutma gayreti, PKK ile birleştirilmemeli. Eğer PKK ile bir ortaklık sergilenip Türkiye üstünde bir gaye belirlenip, terör eylemi planlanırsa Sayın Genel Başkanın da altını çizdiği benzeri bunlar terör örgütü ve terör uygulayan binalar şekilde tanım edilir.' 

Haber Kaynağı: MALATYA GÜNCEL
Malatya Haber
Malatya Haber
Malatya Güncel Haber