Seyran Park
Doğa Veteriner Kliniği
SON DAKİKA
Ramazan Durmuş

Türkülerimiz

30 Nisan 2011 - 09:57 Yorum: 9

Adanacılar yürüdü,
Dağları duman bürüdü,
Sür de şoför makineyi,
Polat Yaylası göründü.
* * *
Malatya’nın sevilen bir türküsünden dörtlükle yazıma başladım. Çünkü konumuz bugün türkülerimiz...
Adana’da görev yaptığım yıllarda, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’muzdan Çukurova’ya inen pamukçular gerçeğini yakından görmüştüm. Bahar döneminde pamuk kazımı, hasat mevsiminde de pamuk toplamak için Çukurova’ya inmek hayli ilginçti çocukluk yıllarımda...
Bu günün taşeronları, o günlerin işçi simsarları yani elçileri köy köy belde belde gezer ırgatları belirlerdi. Sonra kamyonlarla ver eline Çukurova... Canlar Allah’a emanet...
Yıllar öncesinde doğup büyüdüğüm kasabam, Polat da Çukurova’ya göç verdiği gibi mevsimlik işçi göçüne de sahne olurdu...
İmrenirdim gidenlere... Oysa gidenler arazisi az olan ekonomik durumu kötü insanlarımızdı... Ancak yine de o günlerde araca binmeyen biri olarak kamyona bilip seyahat etmek bile çok cazip geliyordu bana...
En çok da amcam oğluna imrenirdim... O da giderdi Çukurova kafilesiyle... Gelişlerinde ise heyecanla anlattığı, Çukurova’nın kızgın güneşi altındaki çocukluk aşkları bambaşka idi... Tıpkı bir sinema filmi gibi gözlerimizin önünden geçerdi...
Çukurova’ya böyle göç yüklenir de öyküleri, türküleri olmaz mı? Elbette olurdu ki, bunlardan biri de “Adanacılar yürüdü” isimli türkümüzdür...
Polat’ın kendine has şivesiyle dertli dertli söylenirdi… En çok da görme özürlü Aşığımız Hanifi Ünver’in sesiyle efkarlanırdık:
Adanacılar yürüdü, / Dağları duman bürüdü, / Sür de şoför makineyi, / Polat Yaylası göründü.
Yıllar sonra bu türkümüzün Arguvan ağzı edasıyla “Adacılar da yürüdü” şekline dönüştürüldüğünü görünce ilk işim Aşık Hanefi Ünver’in 40 yıl ötesinde dillendirdiği türküyü buldum. Bu konuda dostlarımın yardımına müteşekkirim. Sonra da bu işlerin uzmanı bir kardeşime dertlendim.
O da, benim gibi türkülerin sözlerinin değiştirilerek, ya da okunuşunda değişiklik yaparak başka yörelere mal edilmesinden çok şikayetçi. Ama biliyorum ki, türkülerimiz söylendiği ve dillendirildiği yerde herkesin ortak malı olup çıkıyor. Tıpkı Polat ağzı türküler gibi...
Türkü otoritesi değerli dostum Mehmet Balkış Beyefendi bir Polat türküsü olduğu kesin olan ancak Sivas/Kangal türküsü olarak repertuarlara giren “Dağlar seni delik delik delerim” türkümüzü hatırlatarak telefonun öte ucundan şöyle dedi:
“Haklısınız üstadım... Türküleriniz maalesef başka yörelerin olup çıkıyor. Adacılar da yürüdü türküsü benim de dikkatimi çekti. Polat ağzı Adanacılar yürüdü türküsünü önceden bildiğim için ben de senin gibi itiraz ettim. Arguvanlı dostlarıma arabaya ne dediklerini sorduğumda “Tomofil” dediler. Oysa Polat yöresinde arabanın adı “Makine”dir. Tıpkı “Sorkun”un bir yer adı olduğu gibi… İtirazında çok haklısın. Adanacılar da yürüdü türküsü öz be öz Polat’ın malıdır.”
Teşekkür ettim, türkü üstadına... Sonra da bu yazıyı kaleme almaya karar verdim. Bilgisayarlarımın tuşlarına dokunurken Ankara’da düzenlenen “Polat Türkü Paneli”nde bir dostumuzun dertlenmemize yaptığı sert çıkış aklıma düşüverdi:
“-Siz Polat türkülerine sahip çıkmazsanız birileri sahip çıkar. Hiç kızmayın!”
Ne dersiniz Polat Ovası sevdalıları, türkülerimizi kendi yörelerine mal edenler çok da haksız değiller değil mi?

YAZARIN DİĞER YAZILARI