BURSA (AA) - Limak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Özdemir, ''Türkiye'de kimse moralini bozmasın. Yatırımlarımıza devam edelim. Enerjide daha alınacak çok yolun olduğuna inanıyorum. Türkiye büyüyecekse, gelişecekse ve AB ülkesi olacaksa kimsenin bundan şüphesi olmasın. Enerjiyi eninde sonunda biz üreteceğiz'' dedi.

Özdemir, Uludağ Ekonomi Zirvesi'nin "Dijital Dönüşüm, Yatırım, Yeni Fırsatlar" başlıklı oturumunda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin 2014 yılında tükettiği enerji miktarının 240 milyar kilovat/saat civarında olduğunu, kişi başına da 3 bin kilovat/saat enerji tüketildiğini söyledi.

OICD veya Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde kişi başına tüketilen enerji miktarının Türkiye'dekinin iki katı olduğunu belirten Özdemir, "Amerika geçen yıl kişi başına 10 bin kilovat/saat enerji tüketmiş. Eğer biz önümüzdeki 10 yıl içerisinde bugünkü AB seviyesine geleceksek, tüketeceğimiz enerji miktarı 5-6 bin kilovat/saat olacaksa, nüfusumuzun da 90 milyon olacağını kabul edersek nereden bakarsak bakalım 500 milyar kilovat/saat enerjiyi tüketmemiz gerek" dedi.

Özdemir, geçen yılın ikinci yarısından itibaren petrol fiyatlarının enerji satış fiyatlarını düşürmesinden dolayı enerji yatırımcılarının moralinin bozuk gibi gözüktüğünü ifade ederek, "Verdiğim rakamlarla önümüzün iyi olduğuna inanıyorum. Arz fazlalığı devam etse dahi 2017-2018'de Türkiye'nin yine enerji açığının olacağı gözükmektedir. Yani enerji yatırımlarına devam etmeliyiz, kaliteli enerji üretmeli, kaliteli dağıtmalı ve kaliteli de pazarlamalıyız" diye konuştu.

Doğalgaz ve kömür santrallerinin özelleştiğini, bu özelleşen santrallerde verimin arttığını dile getiren Özdemir, "Türkiye'de kimse moralini bozmasın. Yatırımlarımıza devam edelim. Enerjide daha alınacak çok yolun olduğuna inanıyorum. Türkiye büyüyecekse, gelişecekse ve AB ülkesi olacaksa kimsenin bundan şüphesi olmasın. Enerjiyi eninde sonunda biz üreteceğiz. Daha devletin elinde doğalgaz, hidrolik ve kömür santraller var. Bunları hızla elinden çıkarması lazım" dedi.

- ING Bank Genel Müdürü Pınar Abay

ING Bank Genel Müdürü Pınar Abay da bankacıların ana görevinin sanayiyi finanse etmek olduğunu ifade etti. Türkiye'deki bankacılık sektörünün teknolojiye çok güzel adapte olduğunu dile getiren Abay, şöyle devam etti: 

"Türkiye'deki birçok banka ileri düzeyde teknoloji alt yatırımı yapıyor. Türk bankaları, birçok Avrupa ve Amerika bankasının ileri düzeyinde teknolojik alt yapıya sahip. Türkiye'deki bankacılar olarak yurtdışına bankacılık ihracatı yapmaya başlamalıyız. Türkiye'de ürettiğimiz yazılımları, bankacılık altyapılarını yurtdışına ihraç edebilir hale gelmeliyiz. Türkiye'de Türk müşteriler için yaptığımız işlemleri, Avrupalı veya Amerikalı müşterilerimizin işlemleri için de kullanabilmeliyiz. ING Bank olarak en çok fark yaratmaya çalıştığımız alan bu."

Abay, Kahramanmaraş'ta kurdukları çağrı merkezinde şu anda 500 kişinin çalıştığını, yıl sonuna kadar çalışan sayısını bin kişiye çıkarmayı hedeflediklerini aktardı. Bu merkezde çalışanların yüzde 85'inin kadın olduğuna değinen Abay, şunları kaydetti:

"Burası sadece bir çağrı merkezi değil. Gaziantep'teki, Trabzon'daki veya İzmir'deki bir firmanın bütün işlemlerini üniversiteden mezun olan Kahramanmaraş'taki o bölgenin  insanları yapıyor. Bu merkez, o bölgenin kadın istihdamına çok ciddi katkıda bulunuyor. Bu merkezi de sadece Türkiye'deki firmaların işlerini yapan bir merkezin ötesine geçirip Avrupa'da, Amerika'da veya diğer ING Bank'ın bulunduğu ülkelerdeki işlemleri yapan bir merkez haline getirme hedefimiz var. Bunu yapabilirsek Kahramanmaraş'ta bin kişi değil, 5 bin kişi belki 10 bin kişi istihdam edebiliriz. O yüzden bunun için savaşıyoruz." 

- Dijitalleşme ve getirdikleri

Sütaş Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz ise dijital dünyaya, esasen bilgi toplumu diye adlandırılan dünyanın daha iyi anlaşılması bakımından ikiye ayırarak bakmalarında fayda olduğunu söyledi.

Yılmaz, ''Şimdi eskiden gözlemlerle yapılan işleri bizim inekler yeni düğüne giden gelinler gibi herşeyi takıp takıştırmış şekilde geziyorlar. Ayağında bilekliği kolunda küpesi geziyorlar. Bunlarla çiftlik sahiplerinin gözlemlediği bilgiyi topluyoruz. Sonra bu bilgileri işliyoruz. Bakıyoruz ki bunun en optimum yeri adım sayısının vücut ısının olduğu nokta bunu yakalayınca haber ver diyoruz makinaya. Makina bunu yakalayınca haber veriyor ve siz bu noktada en doğru şeyi yapıyoruz. Dijitalleşme sağımda bizim o iyi sağımcı dediğimiz ücretini en yüksek yaptığımız sağımcının işini elinden aldı'' ifadesini kullandı.

IC Holding Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Çeçen, ''Türkiye'nin büyümesinde imalat sanayinin önemini biraz ihmal eder durumdayız" diyerek, şöyle konuştu: 

"Gayri safi milli hasıla içerisinde imalat sanayimiz yüzde 1'ler seviyesinde. Halbuki, bunun 25 seviyesinde olması gerekir. Biz, aşağı yukarı 1998'lerde ulaştığımız gayri safi milli hasıla içerisinde sanayimiz yüzde 23'e kadar gelmiş. Ondan sonra sanayimiz gerilememiş ama Türkiye'nin büyümesi başka sektörlerden gelmeye başlamış. Ve sanayi, toplam gayri safi milli hasıla içeresinde pay kaybetmiş. O 23'lü seviyelerden bugün 15 seviyesindeyiz. Bunun yaratacağı sonuç Türkiye'nin büyümesini temin edeceği, faktörlerin verimlilik bazında baktığımızda, en önemlisi olan sanayiyi ihmal ediyoruz. Bizim bu şekilde devam etmemiz mümkün değil.''  

Sanko Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Adil Konukoğlu, enerjiyi ikiye ayırmak gerektiğini vurgulayarak, şunları aktardı:

''Yenilenebilir ve diğer enerjiler. Biz tercihimizi yenilenebilir enerjiler üzerine kurmuş durumdayız ama bundan sonraki süreçte yerli kömürle ilgili inşallah 2016 yılında bir yatırımımız olacak. Bundan sonraki hedeflerimize baktığımız zaman, 2 bin megavata 2023 yılında ulaşmayı hedefliyoruz. İnşallah bunun yüzde 50'si yenilenebilir enerji, yüzde 50'si de kömür santrallerinden elde edilen enerji olacak.''

Bundan sonra çok daha akıllı davranmak zorunda olduklarını kaydeden Konukoğlu, ''Yeni teşviklerden ziyade mevcut üretimleri önce ayağa kaldırmamız gerekiyor. Bunlara milyarlarca dolar para harcadık. Harcanan paraların hepsi bu ülkenin her ferdinin cebinden çıktı. Mutlaka ve mutlaka, enerji bakanlığının bir tek verdiği lisansla ve ondan aldığımız izinlerle başka bakanlıklara gitmeden biz enerji yatırımlarımızı gerçekleştirebilmeliyiz. Bunu yapamadığımız taktirde küçük küçük firmaların kalkınmasının önünde dururuz'' dedi.

Doğa Koleji CEO'su Bünyamin Çelikten ise ''Özel okul sektörü bir şekilde Türkiye'de büyümeye çalışıyor. 2002'de özel okul sektörü oranı yüzde 1.7'siydi. Bugün de yüzde 4 civarında. 2023 hedefleri içerisinde de hedeflenen rakam yüzde 15. Bugünün verilerine bakarsak eğer, şu an 700 bin civarında özel okul öğrencisi var. Yüzde 15 hedefine bugünün rakamlarıyla ulaşmak istediğimizde 2.5 milyon öğrencinin özel okulda okuması gerekiyor. Bu özel okul sektörünün bugünün 3.5 katı kadar büyümesi demek. Bu sektörde yeni yatırımcıya, yeni dinamiklere hala ihtiyaç var demek'' ifadesini kullandı.