Seyran Park
Refah Partisi
Doğa Veteriner Kliniği
SON DAKİKA
Sami Er
Ramazan Durmuş

Uyananlara selam olsun!

03 Eylül 2016 - 01:31 Yorum: 7

Dinler arası diyalog günleriydi...

Abant’ta hoşgörü buluşmalarının moda olduğu günlerdi…

AKP’nin medya kalemşörlerinin “Gittikçe gelenekleşen, oturan ve kurumsallaşmaya doğru gelişen Abant Platformu” nutukları attıkları günlerdi...

Ya Türkiye Cumhuriyeti’ne bağlı camiler ne yapıyordu o günlerde…

Kürsülere çıkanlar kükrüyor, şakıdıkça şakıyordu…

Devletten maaşını alan imam efendiler, Cuma ve bayram günlerinde çıktıkları minberlerde hutbelerde koro halinde “kulağa hoş gelen ama aldatıcı” nutuklar atıyordu...

Ellerindeki yazılı kağıtlar elbette ki Türkiye Cumhuriyeti’nin Diyanet Teşkilatı’nın idi!

Diyalog ve hoşgörü modaydı ya imam efendiler, gelen emirlerle Yahudileri ve Hıristiyanları gücendirmeme (!) adına unutmuşlardı adeta Yüce Allah’ın ayetini...

Safsata “ideal” olmuştu! Hutbelerin sonunda adeta gelenek haline gelen bir ayet hiçe sayılıyordu, tüm tepkilerimize rağmen...

Ali İmran Suresi’nin 19. ayeti bir çırpıda atılıp gitmişti...

O günler, “-İnned dîne indâllâhil İslâm...” diyebilen imam efendileri mumla arar olduğumuz günlerdi...

Diyalogcu ağababalarının yüzünden Müslüman Türk milleti, hutbelerin sonunda yükselen “Hak dîn, Allah indinde İslâm’dır” şeklindeki Allah’ın ayetini duymaz olmuştu. Ve o günlerde her gittiğim camide namazın sonunda imam efendilerden, unutturmak istedikleri Allah’ın ayetinin hesabını soruyordum karınca misali...

Çünkü, minberler vatandaşımızın dimağları idi. Çünkü, minberler insanımızın vicdanları için bir feyz kaynağı idi. Çünkü, Minberlerden aksedecek her kelamın önemi büyük idi. Kocatepe Camiinde ünlü imamlarla, Maltepe Camiinde ya da diğerlerinde çook mücadele ettim, Allah’ın ayetini yutan imam efendilerle...

Neden yazdım şimdi bunları...

Malum Cuma idi... Namaz öncesi kürsüdeki sohbetinde hatip şakıyordu!

Aman, şunlara şunlara dikkat...

Aman, ‘La ilahe illallah…’ deyip ‘…Muhammedin Resulullah’ gereksiz diyenlere kanmayın! Aman, ‘Eşhedu en la ilâhe illâllah...’ deyip ‘…ve eşhedu enne Muhammeden abduhu ve resuluhu’ gereksiz diyenlere inanmayın!

Kim bunlar, malum zihniyet! Ne acı günlerdi değil mi?

Kelimei tevhit parçalanıyordu o günlerde…

Hatip kükrüyordu ben acı acı gülümsemekten kendimi alamıyordum!

O çetin gonleri hatırlıyordum. Derin uykularından uyanmayanları anıyordum!

Allah’ın ayeti, minberlerde susturuluyordu o günlerde... Acı tecrübeler sonunda gelinen nokta elbette önemli...

Hatibin sözleri beni o günlere götürdü böylece... Ne diyelim; uyananlara selam olsun…

YAZARIN DİĞER YAZILARI