Seyran Park
Doğa Veteriner Kliniği
SON DAKİKA
Ramazan Durmuş

Var mısın BOP Eşbaşkanlığı’ndan istifaya?

21 Ağustos 2009 - 21:16 Yorum: 4

AKP iktidarının Başbakanı  “Bunlar da olacak bu da demokrasinin cilveleri bunlara da saygı duyacağız” diyor ve buyuruyor ki;

“-Alçaktırlar!”

Başbakan, yine buyuruyor ki;

“-Namussuzdur!” 

Ve, yine buyuruyor ki;

“…Bakın, ben çok açık, net bir şey söylüyorum. Bir kağıt almış dolaşıyorlar; 'Amerika'nın bir projesidir bu...' Bunu ispat ederlerse her şeye varım. Ama ispat edemezlerse alçaktırlar, namussuzdurlar. Bu kadar açık, bu kadar ağır konuşuyorum. Çünkü artık bu kadar iftiraların, bu kadar hakaretlerin altında bu iktidar kalmaz. Bu iktidar Türkiye Cumhuriyetinin iktidarıdır. Herhangi bir ülkenin temsilcisi değildir.”

Şimdi de ben, vatandaş Ramazan Durmuş olarak soruyorum ki;

- Sayın Başbakan, Büyük Ortadoğu Projesi kimin? 

- BOP"ta Ortadoğu ülkelerinde yeniden yapılanma arzularını bilmeyen mi kaldı?

- Ve, siz de bu projenin Eşbaşkanı değil misiniz?

Bakın; siz, “Alçaktırlar! Namussuzdurlar!” buyururken, bir vatandaşınız diyor ki;

“-Yasalarımızda başbakanı sevmemek ve konuşmalarını tasvib etmemek bir suç değil sanırım ama bu ülkede olabilir de! Ama gene de söylemeden duramayacağım: Ben beyefendinin konuşma şeklini ve kendisini sevmiyorum.”

Sayın Başbakan, hatırlar ki birçok yazımda çok çok önem verdiği, ama uygulayamadığı (!) Şeyh Edebali"nin nasihatlerini hep hatırlatıp durdum.

Ama görüyorum ki, nafile…  

Bunda darılacak kızacak bir durum yok. Ama Başbakan, hep mağdurları oynamayı o kadar çok iyi yapıyor ki!

Bu kadar açık, bu kadar ağır konuşan bir Başbakan"a, haddim olmayarak Şeyh Edebali"nin nasihatlerini bir kere daha hatırlatmak istiyorum:

“Ey Oğul!

Beysin! Bundan sonra öfke bize; uysallık sana... Güceniklik bize; gönül almak sana.. Suçlamak bize; katlanmak sana.. Acizlik bize, yanılgı  bize; hoş görmek sana.. Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bize; adalet sana.. Kötü göz, şom ağız, haksız yorum bize; bağışlama sana... Bundan sonra bölmek bize; bütünlemek sana.. Üşengeçlik bize; uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek sana..

Oğul!

Güçlü, kuvvetli, akıllı ve kelamlısın. Ama bunları nerede ve nasıl kullanacağını bilmezsen sabah rüzgarlarında savrulur gidersin.. Öfken ve nefsin bir olup aklını mağlup eder. Bunun için daima sabırlı, sebatkar ve iradene sahip olasın!.. Sabır çok önemlidir. Bir bey sabretmesini bilmelidir. Vaktinden önce çiçek açmaz. Ham armut yenmez; yense bile bağrında kalır. Bilgisiz kılıç da tıpkı ham armut gibidir. Milletin, kendi irfanın içinde yaşasın. Ona sırt çevirme. Her zaman duy varlığını. Toplumu yöneten de, diri tutan da bu irfandır.

Geçmişini bilmeyen, geleceğini de bilemez.

Osman! Geçmişini iyi bil ki, geleceğe sağlam basasın.

Nereden geldiğini unutma ki, nereye gideceğini unutmayasın...”

***

Bütün bunlardan sonra yazımın başlığına dönüyorum:

Sayın Başbakan, bu BOP Eşbaşkanlığı belası yüzünden bu kadar çok eleştiriliyor isen, sahi var mısın istifaya?

Bak o zaman, herkes inanacak yaptıklarının BOP işi olmadığına!

***

Bu konuya nokta koyduktan sonra şimdi de “Açılım” gündemine dönelim! Birileri muhataplarının  “Bebek katili” olmadığını söylese de DTP sözcülerinin açıklamaları bunu yalanlıyor. Tüm bunlara karşı Milliyetçi Hareket"in Lideri Devlet Bahçeli"nin peşpeşe yayınladığı manifesto gibi yazılı açıklamalar da gündeme damgasını vuruyor.

İşte MHP Lideri Devlet Bahçeli"nin son yazılı açıklamadan birkaç satır başı:

  • “…Türk devleti, 'affedersiniz, yanlış yaptık', 'özür dileriz hatalıyız' denilerek sonradan pişmanlık duyulacak kısır ve sığ zihniyetlerin deneme yanılma tahtası; tarihe, millete ve devlete karşı sorumluluklarının farkında olmayanların sığınma zemini değildir.
  • Her yanlış karar milletimizde büyük acılara ve kayıplara, kamu vicdanında telafisi mümkün olmayacak yaralara, devlete ve onların nezdinde devlet adamı zannettiklerine olan güvenin kaybına yol açmaktadır. Unutulmamalıdır ki, Osmanlı devletinin yıkılışında rol alanlar da devlet başkanı, devlet ve hükümet adamı sıfatı taşıyorlardı.
  • Başbakan Erdoğan'ın tanımıyla Türk milletini 36'ya bölerek beraberlik nasıl sağlanacaktır? Türkçe dışındaki anadillere resmiyet kazandırarak millet birliğinin devamı nasıl mümkün olacaktır?
  • Bu tarihi sapmaya onay verenler ve taşıyanlar kadar sessiz duranlar veya ses çıkmayanlar da ağır ve tarihi vebal altından asla kurtulamayacaklardır
YAZARIN DİĞER YAZILARI