TV programları reyting üzerine kurulmuş bir sistemle çalışıyor. Toplumun beklentileri, yararlı bir yaklaşım sergilemesi, eğitici ve öğretici olması dikkate alınmıyor. Varsa yoksa reyting ve peşinden gelen reklam gelirleri.
Birkaç aydır Show TV"de yayınlanan Yemekteyiz programına zanpik yaparken takıldım. Üç bayan, iki erkek yarışmacı, her gün bir yarışmacı evinde yemek hazırlayıp, diğerlerinin beğenisine sunuyor. Yemekten sonra puanlama yapılıyor. En yüksek puan alan yarışmacı birinci seçilip, 10.000 TL ödülü kazanmış oluyor.
Bu yarışma formatlı programda izleyiciyi rahatsız eden, toplumun değerlerine ters düşen ve de yoz kültürü yerleştirmeye çalışan bir anlayışın sinsice ortaya konduğu gözlerden kaçmıyor. İsterseniz, bunlara şöyle bir değinelim:
Bir yemek bu kadar niye abartılır. İnsanlar, yemek için mi vardır yoksa yaşamak için mi yemek vardır? insanlar yaşamını sürdürmek için besine ihtiyaç duyarlar ve günlük vücudun ihtiyaç duyduğu kadar beslenirler. Bu kadar abartılıp, insanlara çok önemli bir ayrıntıymış gibi sunmanın bir mantığı var mıdır?
Yarışmacıların, yemeğin çok büyük önemi varmış gibi, en ince detayına kadar bir yorum getirmeleri, bunu yaparken de çok büyük bir yaşamsal önemi varmış gibi sunmaları, izleyiciye önemli bir ayrıntıymış gibi verilmesinin ne gibi bir mantığı olabilir?
Ne zaman mutfağa gitse ev sahibi, arkasından dedikodu başlıyor. insanın düşmanı insandır. Kazanmak için yok etmelisin mantığı üzerine kurulmuş bir anlayış, topluma gizlice şırınga ediliyor. Bir birine güvenmeyen, arkasından laf söyleyip, karşısından gülen bir ahlak anlayışını yerleştirmeye çalışmak, ne kadar ahlakidir?
Bir akşam yemeği için saatlerce hazırlık yapılıp, bir o kadarda para harcanmak ne anlama geliyor? Oysa eğitici yönü düşünülmüş olsa; zaman, para ve ülke ekonomisi, küresel kuraklık ve açlık göz önünde tutularak, izleyiciye bilinçli bir birey olma noktasında bir yaklaşım sergilenmesi gerekirdi.
Hiçbir üretim ortaya koymayan yemekteyiz yarışması reyting rekorları kırmıştır. Yapımcılar bunu fırsat bilip, ülkenin dört bir yanında ön elemeler yapıp, ilgiyi ve reytingi artırma çabasına girmişlerdir.
Basit, bayağı programlar, her yanımızı sarmış bulunmakta. Halkımızın temiz duyguları, izleyici potansiyeli olarak görülmektedir. TV kanalı sorumluluğu, daha fazla para hırsına yenik düşmüştür.
Ülkemiz insanının, bilgiye ihtiyacı vardır. Buda, eğitici ve öğretici programlar yapılarak giderilir. Faydacı bir yaklaşım, bizleri hep geriye götürmekte, üretmeyen, tüketen bir toplum haline getirmektedir.
Beğenmiyorsanız izlemeyin mantığı ile yaklaşmak çokta doğru bir yaklaşım olmaz. Sonuçta, toplum, verileni, sunulanı izler. En doğrusu; programların, birçok yönden izleyiciye ne vermesi gerektiği düşünülerek yapılması gerekir. Eğitici, öğretici ve toplum ahlakına uygun olmalısıdır. Ülkesini seven her kurum ve kişinin bu temelde ürünler sunması en doğru olan, olması gerekendir.
Yazar: Gündoğdu Yıldırım
