Seyran Park
Doğa Veteriner Kliniği
SON DAKİKA
23 Nisan
Hakkı Yiğit

Yeni Müslüman Tiplemesi mi?

23 Mart 2015 - 01:04 Yorum: 18

Allah demenin suç olduğu bir zamanda Ayasofya’ya ayık gezmeyen Bekri Mustafa’yı imam olarak atamışlar.

Namaz kılan olmadığı için problem olmamış.

Bizim Bekri Mustafa kendince imamlık yapmaya devam etmiş.

Taki bir gün bir cenaze gelinceye kadar.

Bizim hazret namaz kıldırmayı bilmiyormuş. Cenaze musalla taşına konulmuş. Kendince namaz kıldırmadan önce musallada uzatan meyyitin kulağına eğilmiş bir şeyler fısıldamış. Cemaat haliyle merak etmiş. Acaba ne dedi? Neden böyle yaptı diye. Dayanamayıp meyyitin kulağına eğilip neler söylediğini soran cemaate Bekri Mustafa:

Dedim ki ey adam! Şimdi sen aramızdan ayrılıyorsun. Gideceğin yerde sana soracaklar. “Geldiğin yerde ne var ne yok” diye. Sen onlara deki, “Bekri Mustafa Ayasofya’ya imam oldu. Onlar dünyanın çivisinin çıktığını anlarlar…”

Halimiz tam bir Bekri Mustafa’lık…

Ülkemizin dâhili emniyet ve huzurunu korumak ve sağlamakla görevli emniyet görevlilerimizin yetiştiği Polis Kolejleri, Polis Akademileri “İç Güvenlik Paketine” yerleştirilen bir maddeyle kapatılıyor.

Sebep ne?

Minareyi çalan kılıfını uydurulmuş… Paralel yapı edebiyatları…

Bir zamanlar İHL’ler kapatılıyordu.

Sebep ne idi?  İrtica… Arka bahçe…

Her iki durumda da ortada bir sanal düşman var…

Sanal düşmana karşı gösterilen eylem aynı…

“Suçlama, Genelleme, Kurunun yanında yaşın da yanması, Kapatma, Mağdur etme, Hak ihlalleri…”

O halde farkımız nerde kaldı…

Yoksa yapılan haksızlıklar yapan kişilere, inançlara, kimliklere, kurumlara karşı haksızlık olmaktan, günah olmaktan çıkıyor da bizim mi haberimiz yok…

O gün yapılan haksızlık karşısında sesini çıkarmakla, eylem yapmakla, zulme karşı dik durmakla vs… ile övünen o günün mücahitleri, günümüzün devletleri, mütahitleri, dindarları(!) bu gün neden haykırma ihtiyaçları hissetmiyorlar acaba?...

Acaba hak, kul hakkı; sadece kendimiz için mi geçerli…

Kendimizce ürettiğimiz, ahlâk, Müslümanlık; hak din değil, kendimizin dini olur.

Rahmetli Ecevit, üç aylık eğitimle öğretmen yetiştirmesiyle; Rahmetli Erbakan Hoca’da veterineri, ziraatçıyı öğretmen yapmakla eleştirilir.

Gelecek nesil de 5-6 aylık bir eğitimle polis oluveren, polis edenlerle dalga geçip duracaklar galiba…

Yani anlayacağınız Yeni Türkiye diye bir şey yok…

 Aynı tas aynı hamam…

*                                 *                                             *

Eski Türkiye’de dereceye giren başörtülülere ödül verilmezdi. Yanlışlıkla sahneye çıkarılanlar da ödül törenlerinden ağzı kapatılarak indiriverirlerdi. Utanç verici bir durum idi bu hal…

Dün bu tür eylemleri hor görenler bu gün (2014 Temmuzunda)  Milli Eğitim tarafınca düzenlenen kısa film yarışmasında Sayın Fethullah GÜLEN’in yeğeni Seleme GÜLEN Türkiye birinci olunca Başbakan, Milli Eğitim Bakanı ve MEB’in tüm üst düzey yönetiminin katılacağı bir törende verilmesi planlanan tören iptal ediliyor.

Bu yıl yapılan YGS’de Samanyolu Fen Lisesi öğrencisi Mehmet Enes ARICI, 6 puan türünün 5’inden 500 puan alarak YGS birincisi olunca havuz medyası birinci olan öğrencinin okulunu, dershanesini zikretmeleri şöyle dursun resmini dahi kullanmadılar. Oysaki bir Prof’umuz geçen yıllarda bundan böyle bu okulların birincilik çıkarmalarının mümkün olmadığını çünkü artık soruları çalamayacaklarını söylemişti. Önyargı etiket ne olursa olsun sınır tanımıyor maalesef…

Nevruza dair barış ve kardeşlik edebiyatında, nutuklarında,  türkülerinde geçilmediği bir zamanda YGS İl birinciliklerini birçok ilde Hizmet hareketine ait okul ve dershaneler elde etmişlerken bu müesseselere ve derece yapan bu evlatlarımıza üvey evlat muamelesinde öte bir hain, düşman muamelesi ne yaman bir çeliş ki…

Peki, dün İHL’lere karşı yapılanlar ile bu gün bu okullara yapılan arasında ne bir fark var?

O gün kimilerince İHL hain, devlet düşmanı, yobaz, gerici; bu gün de kimilerince Hizmet hareketi hain, haşhaşi, vampir…

Tüm bunlar olurken Muğla’nın Menteşe İlçesinde Türkiye Okul Sporları Federasyonu tarafından düzenlenen Türkiye Okullar arası Yıldızlar ve Gençler Oryantiring (Yön bulma) yarışında Başbakanımız Ahmet Davutoğlu'nun kızı Hacer Büke Davutoğlu Bireysel Genç Kızlar B kategorisinde dördüncü olur. Basında çıkan haberlere göre bütün yarışmalarda olduğu gibi ilk üçe giren yarışmacıya ödül verilmesi gerekirken kürsüye 4.’lük diye bir kürsü daha eklenir. Böylece Başbakanımızın kızı da ödül sahnesinde yerini alır, o heyecanı yaşar.

Yaşasın…4.’de, 5.’de, 6.’da herkes o heyecanı yaşasın…

Ama birincilerin de, ikincilerin de, mezhebine, inancına, dünya görüşüne, makamına, bakılmaksızın hiç kimsenin de heyecanı kursağında kalmasın…

Yıllarını verdikleri okulları kapanmasın…

Uğruna ömrünü tükettiği mesleklerinden ihraç edilmesin…

“Analar ağlamasın…” derken da analar arasında “ayrım” yapılmasın…

Yeni Bir Türkiye adı altında “Yeni Bir Müslüman ahlâkı, modeli, tipi” türetilmesin…

Bu tezatlıkları görmek için yüce bir ahlâka, keskin bir zekâya, basiretli bir bakışa, selim bir kalbe, yüksek bir irfana sahip olmaya gerek yok…

Bekri Mustafa’nın inancı, hakperestliği, dürüstlüğü, haddini bilmişliği kadar İslamî ve İnsanî değerlere sahip olmamız yetecektir… 

YAZARIN DİĞER YAZILARI