Ben seksi bir kadınım

Ona ilişkin hepinizin az çok fikri vardır.

Asena, kendini anlatacak kadar hayatımızın içinde oldu; hem de uzun süre. Peki, doğru anlatabildi mi? Anlatamamış olabilir. Ya da suskunluğunu bozup anlatmak isteyeceği şeyler var mı? Bu da çok mümkün. Kulak vermekte fayda var...

Şimdi "Asena kaç yaşındadır?" diye sorsam eminim ortak bir cevapta mutabık olamayız. Küçük yaşlarından bu yana hayatımızda olduğunu biliyoruz; bu yüzden yaşlanmış olma ihtimali yok. Ama kendimizi bildik bileli de bizde; o yüzden orta yaşı devirmiş olma ihtimali de var. Ona ilişkin o kadar çok yaşanmışlık var ki hafızalarımızda; bir dönem ne giydiğini, nereye gittiğini, hatta ne yediğini bile takip ediyorduk. İşiyle ilgili uzunca bir zamandır sessiz. Bir dönem dans edememiş, sonrasında da ettirilmemişti ama her şeyi geride bırakmış görünüyor. Ve bu ülkede daha yapacak çok şeyi olduğunun altını çizmek istiyor. Merak edenlere; Asena henüz 30'lu yaşlarının ortasında…

Bugüne kadar bildiğimiz bir Asena vardı, şimdi yeni bir Asena iddiasıyla dönüyorsun. Eskisiyle yenisinin farkı nedir?
Eski Asena her şeyden önce 'öğrenci' Asena'ydı. Her şeyi tadan, neyi nasıl yapacağını öğrenmeye çalışan biriydi. Çok duvarları yoktu. O zaman hayatında hocalar vardı; ona öğretiyorlardı. Ama yeni Asena, bugüne kadar aldığı dersleri artık hayata uygulamaya başlayan biri. İyi veya kötü, bugüne kadar yaşadıklarımdan çok şeyler öğrendim; artık bundan sonra aksiyon zamanıdır.

KAFAYI DİNLEMEK İÇİN GİTTİM
Artık hayattan öğreneceğin bir şey kalmadığını mı düşünüyorsun?
Yok, olur mu öyle şey? Bu hayatın her dakikasının bana öğretecekleri olduğunu düşünüyorum. Sadece şimdiye kadar çok şeyler öğrendim; edindiğim tecrübelerle artık daha sağlam adımlar atmak istiyorum. Yoksa kimse, bu hayatın kendisinden büyük değil. Kendini öyle gördüğün anda bitersin. Dünyadaki en büyük güç, başarıdır. Başarılı olmak için de tecrübe gerekiyor. Bugüne kadar yaşadıklarıma iyi tarafından bakarsak, oldukça fazla tecrübe edindiğimi söyleyebilirim.
'Survivor'a katılma amacın; yaşadıklarından sonra bazı insanlara, kendi ayaklarının üzerinde de durabileceğini göstermek miydi? Yoksa işin popülaritesinden mi faydalanmak istedin?
Tamamen eğlence amaçlı gittim. Türkiye'de ne kadar yarışma varsa, ilk katılan hep ben oldum zaten. Yıllarca tüm hayatımı insanların gözü önünde yaşadım. Attığım her adımdan herkesin haberi vardı. Artık bir nokta geldi ve kaçmak, uzaklaşmak istedim. Zaten 'Survivor' için teklif geldiğinde hemen kabul ettim; detayları bile konuşmadım.

KİMSEYİ RAKİP GÖRMEM
"Ne güzel tatil yaparım" diye mi düşündün?
Aklıma asla öyle bir şey gelmedi. Tatil dediğin nedir; ne zaman istesem giderim. Tatilde sevdiklerinle berabersin; yiyorsun, içiyorsun, dinleniyorsun. Orada başka bir şey vardı. Kendini deniyorsun her şeyden önce. Doğaya farklı bakıyorsun. O zamana kadar düşünmediğin birçok şeyi düşünme fırsatın oluyor. Bir de insan kolay kolay Dominik Cumhuriyeti'ne gidemez. Benim uçak fobim de var zaten! Madem böyle bir fırsat çıktı, değerlendireyim dedim. Hem uzaklaşırım, hem gider yarışırım…
Başarı hoşuna gidiyor o zaman...
İlla başarayım diye de katılmadım bu yarışmalara. Başarı tabii ki bu dünyadaki en güzel şey ama ben hep eğleneyim diye girdim. Fiziksel olarak kaldırabileceğim her türlü yarışmaya girerim. İlla kazanayım diye hırs yapmam. Mesleki hayatımda da hırslarım olmadı. Kendimi kimseyle karşılaştırmadım, kimseyle atışmadım, kimseye laf sokmadım. Bugüne kadar ağzımdan başkalarıyla ilgili laf çıkmadı. Kimseyle boy ölçüşmedim.
Aynı yarışmayı Türkiye içinde yapsalardı katılır mıydın peki?
Yok katılmazdım.

ARTIK KENDİ HAYATIM VAR
Peki, hangisi gerçek sendin? Bir dönemini sansasyonlarla, biraz da koruma altında geçirmiş Asena mı, yoksa 'Survivor'a gidip en zor şartlarda bile ayakta kalacağını gösteren Asena mı?
İkincisiyim. Aslında ikisi de bendim ama birincisinde daha çok bana çizilen bir hayat vardı; yaşamak zorunda olduğum. Ve o hayatın içinde belirli bir şekilde görünmem gerekiyordu. İkincisinde ise kendi istediğim gibiydim; doğalım oydu aslında. Birincisinde başkalarının mecburi hayatını, diğerinde kendim ne istiyorsam onu yaşadım.
Bugüne kadarki hayatında "Keşke yapmasaydım!" dediğin şeyler var mı?
Bir dönem çektirdiğim erotik fotoğraflar var ya; onlardan çok pişmanım. Hayatta hiçbir pişmanlık duygusu onun önüne geçemez. Yanlış anlaşılmasın, o dönem kimse kafamıza silah dayayıp zorla çektirtmedi bu kareleri; isteyerek yapmıştım ama çocukluk işte. O zaman kavak yelleri esiyordu kafamda. Günün birinde bu kadar ünlü olacağımı ve farklı alanlarda başarılı olmak isteyeceğimi düşünmüyordum. Bir de yalnızlık var tabii... Yanımda sadece babaannem vardı; ona danışabileceğim şeyler sınırlıydı.
"İyi ki yapmışım" dediğin ne var?
İyi ki dansöz olmuşum. Ve daha da iyisi; iyi ki okulumu bırakmadan dansöz olmuşum. Çünkü bu ikisini bir arada yürütmek gerçekten zordur.
Bir ara evde boş boş oturmaya mı karar verdin?
Evet. Yaptım da; bir süre oturdum boş boş. Sonra aniden kafam attı, dansa dönmeye karar verdim. Ben bu işe hayatımı vermişim; bırakmak olmaz. 2012'nin sonu itibariyle de dansa döndüm.

SİBEL CAN, SILA VEYA EBRU GÜNDEŞ GİBİ SESİN YOKSA KASET YAPMANIN ANLAMI YOK ZATEN!
Bıraktın mı dansı?
Yok bırakmadım. Herkesin bildiği olaydan dolayı benim uzunca bir süre fiziksel olarak çalışamama durumum oldu. Sonrasında da uzunca bir dönem çalışmam engellendi. Ben de kendi kendime "Ne yaparım?" diye sordum. Çalışmam gerekiyordu; sonuç olarak benim baktığım, hayatlarından sorumlu olduğum insanlar var. Şarkı söylemeyi denedim. Bari orada karışamazlar ekmeğime diye düşündüm ve girdim. Ama kısa zamanda anladım ki; Sibel Can, Sıla veya Ebru Gündeş gibi sesin yoksa, bu işi yapmanın âlemi de yok. Sonuçta ben dans için sahneye çıktığımda kendimi dev gibi hissetmeye alışmışım. Şarkı söylerken iyice küçüldüğümü ve kendimi rezil hissettiğimi gördüm. Benim alanım değildi çünkü. Bir de başarılı değilim o konuda; Allah ses vermemiş n'apalım! Yol yakınken bıraktım şarkıcılığı.

İÇİMDEKİ ÜRKEKLİĞİ ZAMANLA BÜYÜTTÜM
"İmkanım olsa hayatımdaki çok şeyi değiştirirdim... Ama insanın hayatında yaşadığı her şeyin bir sebebi var. Doğruları görebilmek için eğrileri de yaşamak gerekiyor. Bir de benim o zamanlarda hiç hırsım yoktu ki. Planlar yapıp bazı şeylere baş kaldırsaydım, böyle olmazdı. Ama zamanla içimdeki o ürkekliği büyüttüm ve şimdiki kadın ortaya çıktı. Savaşçılar da öyle eğitilir ya; ilk başta ellerine silah almaya korkarlar ama sonrasında önüne geleni vururlar. Benimki de o hesap işte. Biriktire biriktire; korkusuz bir kadın olmayı öğrendim. Günün sonunda çizgiyi çektiğimde tam istediğim gibi yaşamış olduğumu söyleyemem. Ama gereksiz şeyler yaşadığımı da söyleyemem. Bu hayatta her şeyin bir sebebi vardır."

BEN ERKEĞİN FİZİKSEL ÖZELLİKLERİNE BAKMAM NE KONUŞTUĞUNA BAKARIM!
Bir erkek seni neden çekici bulur?
Çekici bir kadınım işte, bundan daha geçerli bir sebep var mı? Dans ediyor olmam da büyük avantaj. Erkekler, dans eden kadınları her zaman çekici bulur. Sonuçta bedeninle, kıvrak bir sanat icra ediyorsun ve iş tamamıyla görsellik üzerine. Bunu çekici bulmaları gayet normal. Bir de ben eğlenceli, esprili, kontrollü, fiziğine dikkat eden bir kadınım. Tüm bunları bir araya getirirsen; sorunun cevabı ortaya çıkıyor zaten.

ERKEK SÜNEPE OLMAZ
Sen bir erkeği neden çekici bulursun?
Akıllı ve beyefendi olan her erkek bana çekici gelir. Ben fiziksel özelliklere bakmam; ne konuştuğuna, ne anlattığına bakarım. Erkeğin beni yönlendirmesini, alacağım kararlarda yol göstermesini severim. Önümü açması, hayatıma bir yön çizmesi hoşuma gider. Böyle davranan erkeğin beni önemsediğini, bana değer verdiğini düşünürüm. Hayatıma öyle bir erkeğin girmesi çok önemlidir. Erkek dediğin güçlü olacak; kadının yanında sünepe kalmayacak.
Sen sevilecek bir kadın mısın?
Öyleyim herhalde; baksana herkes çok seviyor beni!

SEVERSEM SÖYLERİM
Peki sen sevdiğini 'pat' diye söyler misin?
Hemen söylerim. Ben sevgimi de, nefretimi de içimde saklayamam. Kimsenin arkasından da konuşamam. Hatta o ortamda olmayan biriyle ilgili bir şey söylemişsem eğer, ilk fırsatta gider kendisine de söylerim. Lafı başkasından duymasını istemem.
Kendini bu kadar sevmek takıntılı bir durum değil mi?
Kendimi seviyorum evet ama kendim için yaşamıyorum; bu önemli. Babaannem ve çalışanlarım için yaşıyorum ve bunu severek yapıyorum. Allah'a hep benim canımı onlardan daha önce alması için dua ederim. Ben önce gidersem, onlara kim bakacak? Hep bunu düşünürüm mesela... (Günaydın)