Yenİ aldığım arabamı şerefsizlerin ülkesinde bıraktım diyerek Türkiye'de yaşayan herkesi 'şerefsiz' ilan eden şarkıcı Ahmet Kaya, ölüm yıl dönümünde adeta bir devlet töreniyle anılacak
“Şerefsizlerin ülkesi” dedi
Başbakan saygıyla anacak
Türkİye’yi terk ettikten sonra Fransa’da kalp krizi geçirerek ölen Kaya için Lütfi Kırdar’da düzenlenecek geceye Başbakan Erdoğan’ın yanı sıra çok sayıda bakan ve siyasi de katılacak.
Paris’te öldü
Türklüğe hakaret, PKK’ya yardım ve yataklıktan tutuksuz yargılandığı 1999 yılında yurt dışına kaçan Ahmet Kaya, 16 Kasım 2000’de firarda olduğu Paris’te kalp krizi sonucu öldü.
Başkalarını bilmem ben bu lafı yutamam
Fatİh Altaylı: Bana ve bu ülkenin şerefli insanlarına şerefsiz diyene “Şerefsiz sensin” derim!
Özkök, yaptığı haberi sonuna dek savundu
Ertuğrul Özkök: Sözlerinin çarpıtıldığını iddia etti ama bana hiçbir zaman aksi bir bilgi gelmedi.
Türklere küfreden şarkıcı yere göğe sığdırılamıyor
’Arabamı şerefsizlerin ülkesinde bıraktım’ sözleriyle Türkiye’de yaşayanları ‘şerefsiz’ ilan eden Ahmet Kaya, Başbakan Erdoğan ve bakanların da katılacağı geceyle anılacak
Haber: Salim YAVAŞOĞLU
Türkiye’yi terk ettikten sonra Fransa’da kalp krizi geçirerek ölen şarkıcı Ahmet Kaya için bugün anma töreni düzenlenecek. Lütfi Kırdar Kongre Sarayı’nda Türklere küfür eden Ahmet Kaya için düzenlenecek etkinliğe, Başbakan Tayyip Erdoğan, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Tarım ve Köy İşleri Bakanı Mehdi Eker ve AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik ile BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş da katılacak. Geceye davet edilen CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ise bu anma törenine katılmayacağını açıkladı.
Ağır hakarette bulundu
Ahmet Kaya, Almanya’da 1999 yılında verdiği bir konser sırasında “Arabamı şerefsizlerin ülkesinde bıraktım” diyerek Türk Milletine hakaret etmişti. Kaya’nın büyük tepki gören bu sözleri Hürriyet Gazetesi’nin 20 Temmuz 1999 tarihli nüshasının manşetinde “Vay Şerefsiz” haberiyle verilmişti. “Vay şerefsiz” manşetiyle çıkan gazetede yazar Fatih Altaylı, “Ahmet Kaya demiş ki: ”Otomobilimi şerefsizlerin ülkesinde bırakıp geldim.’Para için PKK’lılara konser verince onlara yaranmak için böyle diyecek tabii. Yarın parasını verin, oğlunuzun sünnetinde söylesin, oğlunuzun erkekliğini över. Öyle haysiyetsizdir “ ifadelerine yer vermişti. Sık sık PKK lehine sloganların atıldığı konserde Kaya Türkiye’de vergi sıralamasında 42. olduğunu söylemiş ve ” Arabamı şerefsizlerin ülkesinde bıraktım “ demişti. Bu haber üzerine İstanbul DGM Başsavcılığı Kaya’nın Türklüğe ve Türkiye Cumhuriyeti’nin şahsiyetine hakaret ettiği gerekçesiyle Bağcılar Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Bağcılar Cumhuriyet Başsavcılığının, Ahmet Kaya hakkında TCK’nın 159. maddesi gereği, ’Türklüğü, Cumhuriyeti, Meclis’i, hükümetin manevi şahsiyetini, bakanlıkları, devletin askeri veya emniyet muhafaza kuvvetlerini veya Adliye’nin manevi şahsiyetini alenen tahkir ve tezyif ettiği’iddiasıyla dava açılmasını istedi.
PKK sloganları atıldı
Münih’te yaklaşık bin kişinin izlediği konserde Ahmet Kaya, sahneye zafe işaretiyle çıkmıştı. Konser boyunca PKK yanlısı sloganlar atıldı. Konseri izlemek isteyen Türk gazetecilerin fotoğraf makinelerine el konuldu. Ahmet Kaya, acı, hüzün, zindan, ölüm ve kavga içerikli türkülerinin arasında yaptığı konuşmalarda şöyle dedi: ’Magazin gazetelerinde boy göstermek, bir Kürt insanının haysiyetini taşımaktan daha önemli değildir. Yeni aldığım arabamı Türkiye’de, şerefsizlerin memleketinde bıraktım. Benim hesabım Türk halkıyla, Türkiye Cumhuriyetiyle değil, benim sorunum kendim gibi ağlayan Kürt ulusuyladır. Şöhreti buldum, iyi para kazandım, vergide 42. oldum. Böyle bir vatan hainliğini çok seviyorum.”
Özkök, o haberi savundu
Ertuğrul Özkök, 16 Kasım 2010’da Hürriyet gazetesindeki köşesinde gazetesinde 20 Temmuz 1999’da ‘Vay şerefsiz’ başlıklı manşetini değerlendirdi. Özkök yazısında şunlara yer verdi: “Hürriyet’te yayınlanan habere göre Kaya, ‘Yeni aldığım arabamı Türkiye’de, şerefsizlerin memleketinde bıraktım’ demişti. Ahmet Kaya ise ‘Üç tane şerefsiz yüzünden ülkemde arabama binemedim’ dediğini söylüyor. Tabii ki ikisi arasında fark var. Haber önüme o şekliyle gelmişti. Hâlâ da aksini ispat eden bir bilgiye sahip değilim. Neticede Ahmet Kaya da başka bazı insanlar hakkında ‘Şerefsiz’ sıfatını kullanma hakkını kendinde görüyormuş. Ama bakın Eyüp Can’ın o mülakatının yayınlandığı sayfadan üç sayfa sonra bir yazar, Magazin Gazetecileri Derneği’nin gecesinde Ahmet Kaya’ya tepki gösterenler için ne diyor: ‘Çatal bıçak fırlatırken köpüklü ağızlarıyla hamasi marşlar söyleyen herkes, Hazreti İsa’yı öldürmeye gelen askerlere öperek işaret eden Yehuda’dır.’
Peki o manşeti atan Hürriyet’in yöneticileri için ne diyor: ‘Kinlerini kusan kalleşler...’
Söyler misin Süreyya kardeş; senin eline biraz daha medya gücü verselerdi, bizler için acaba daha ne manşetler atardın?”
Altaylı: Ahmet Kaya şerefsiz
Fatih Altaylı, 20 Kasım’da Habertürk gazetesindeki köşesinde “Şerefsiz misiniz!” başlığı altında Ahmet Kaya’ya yer vermişti. Altaylı yazısında, “Bir Ahmet Kaya’cılıktır aldı başını gidiyor” diyerek gelişmelere tepki göstermişti. Fatih Altaylı yazısında şunlara yer vermişti: “Ahmet Kaya, Türkiye’yi terk edip gitmişti. Ve gittiği yerde, yanlış hatırlamıyorsam bir PKK toplantısında, ‘Şerefsizlerin memleketini terk edip geldim’ diye bir konuşma yapmış, konuşma gazete ve televizyonlara haber olmuştu. Ve ben de Ahmet Kaya için, ‘Şerefsiz sensin’ diye bir yazı yazmıştım. Çünkü ben, “şerefsizlerin ülkesinde” yaşamıyorum. Şerefsiz değilim. Elbette benim ülkemde de her ülkede olduğu kadar, bazen daha fazla, bazen daha az şerefsiz var ama burası asla ve asla şerefsizlerin ülkesi değil. Başkalarını bilmem ama ben bu lafı yalayıp yutamazdım.
Pişman değilim
Yutkunup oturamazdım. O yüzden de ‘o şerefsizliği’ çok da ağır bir yazıyla kendisine iade ettim.
Pişman mıyım?
Ahmet Kaya bugün yaşasa ve ’Bu ülkenin insanlarına şerefsiz dediğim için pişmanım’ deseydi, ben de ‘Pişmanım’ derdim.
Ama şu anda asla pişman değilim.
Bana ve bu ülkenin şerefli insanlarına şerefsiz diyen birine yine aynı yanıtı veririm. Çünkü ben ‘yavşak’ değilim.
Üstelik bilen bilir.
Biz asla zor günlerde ’sipere yatanlardan’olmadık.
Hiçbir şeyin hesabını 10 yıl sonra ‘arkamızı sağlama alınca’ sormadık.
Otomobil kaçakçısı
Yılmaz Güney’i ‘fikir suçlusu’ zannedenlere, ‘Ne fikri be. O adam katildi. Adam öldürdüğü için hapse girdi, fikirlerinden dolayı değil. Pavyon kavgasında, kadın meselesinden adam öldürdü. İyi sinemacı olabilir ama iyi adam değildi. Şimdi adını vermeyeyim, eşini döverdi. Adam öldürürdü. Bu mu kahraman’ dedim o günlerde. Ahmet Kaya’nın da aynen Tanju Çolak gibi fikir suçundan değil otomobil kaçakçılığından yargılandığını söyledim. Yalan mı bunlar?” (Yeniçağ)