Geçtiğimiz günlerde çalıştığım kurumumun düzenlemiş olduğu çok önemli bir seminere katıldım. Seminerde insanın iç seslerini nasıl kontrol etmesi gerektiği anlatılıyordu. Seminerden sonra malum bir kanalda Bülent Arınç’ın konuşmalarını biraz takip ettim. Daha fazla izlemeye tahammül edemedim ve TV’yi komple kapattım. Çözüm sürecinin bitmesinde devlet sorumluymuş gibi konuşuyordu. Üstüne üstelik kendisini ve partisini yerden vuran Aydın Doğan’ı savunuyordu. Yıllardır bu memlekete zarar veren, milletin diniyle imanıyla dalga geçen, inancıyla oynayan bu adamı öyle bir savunuyordu ki neredeyse gözyaşlarıyla özür dileyecekti. Aydın Doğan’ı yanlış tanıdığını ve hakkında yanlış düşündüğünü söyledi. Hayretler içinde kaldım.
Sanırım Arınç denize düşmüştü ve yılana sarılmaya ihtiyaç duymuştu. Bu yaşa gelmiş demek ki bir şeylerden vazgeçmemişti. Torun torba seveceğine hala bir şeylerin peşine düşmüştü. Nihayetinde Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti düşmanlarını sevindiriyordu. Kendisine yeni taraflar topluyordu. Bunu da başarmıştı. ‘Arınç en sonunda doğru yolu buldu’ şeklinde yorumlar yapılıyordu. Sonra yeni bir açıklama yaparak sözlerinin arkasında olduğunu belirtti. Biz de milletçe sözümüzün arkasındayız ey Arınç. Millet seni Recep Tayyip Erdoğan için sevdi. Senin karakaşına kara gözüne hayran olduğu için değil. Tarihin o değerli sayfalarında sende yerini aldın. Gözün AYDIN olsun.
Korktuğum bir şey var bu adam hangi tarafı tutuyorsa o taraf güçlü oluyor, ileride bir şekilde ülkenin yönetimini ele geçiriyor. Arınç’ın bu ani “U” dönüşüne dikkat etmek gerekmektedir. İnşallah sonumuz hayrolur.
Takip ettiğim seminerde iç seslerin birinin Musa, diğerinin ise Firavun olduğunu öğrendim. Yani birisi iyi olan iç ses, diğeri ise kötü olan iç ses. Düşünün insanın iç seslerini herkes duyabilseydi ortada ne dostluk nede barış kalırdı. Herkes köşe bucak birbirinden kaçardı. Ne rezillikler ortaya çıkardı. Bülent Arınç iç seslerini dışa vurdu ve Firavun’a mağlup oldu. Yıllardır bu memleketin sırtından geçinen Arınç’ın ve bunun gibi düşünen bütün süper emeklilerin Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin imkanlarından mahrum bırakılmaları gerektiğini ifade ediyorum. ADALETLİ ve VİCDANLI kalın.