Eskişehir’in Seyitgazi ilçesindeki Dergahında yatan Malatyalı Battalgazi’yi ziyaret ettik.
Batalgazi’nin mezarı 8 metre
MALATYA GÜNCEL / Vahap GÜNER - Tam dört gündür Eskişehir’deyiz…
Jeoloji Mühendisi arkadaşımız Hüseyin Gül’den Battalgazi’nin mezarının bulunduğu yeri soruyoruz.
-Yarın ben sizi götüreyim, diyor.
Ertesi gün Eskişehir’in meşhur Kentpark’ında Tatar böreği olan Çibörek yerken gelip bizi alıyor ve Seyitgazi ilçesine doğru yola çıkıyoruz. Haydar Karaduman önde, Hüseyin Gül direksiyonda, Ali Er, İbrahim Göçmen ve ben arkada. Gidiyoruz Seyitgazi’ye doğru.
Eskişehir’e 50 km. mesafede Seyitgazi. İlçeye vardığınızda Üçler Tepesinde bulunan Selçuklu eseri Dergah ve Külliye hemen göze çarpıyor. Seyyid Battal Gazi’nin mezarı ve külliyesi ilçe merkezini yukarıdan seyrediyor.
Aracımızı park ettikten sonra yürüyoruz Külliyeye doğru. Ağaçlarla kaplı yoldan Külliyenin önüne geliyoruz. Kesme taşlarla yapılan 800 yıllık bina yeni yapılan uyduruk restorasyona rağmen bütün ihtişamıyla, soygunlara, talanlara rağmen bugünlere kadar dayanabilmiş.
8 Asırdır ayakta duran Külliyenin mimarisi insanı etkiliyor.
Ayakkabıların çıkarılarak içeri alındı bölümde masada oturan kişi bağış karşılığında girenlere makbuz kesiyor. Haydar Karaduman, “Battalgazi’nin Malatyalı olduğunu yazan bir yazıt”tan bahsediyor, “İçerde türbenin yanında” diyor masada oturan görevli.
BATTALGAZİNİN MEZARI TAM 8 METRE.
Battalgazi’nin türbesinin bulunduğu oda oldukça geniş. Rivayete göre Seyit Battal Gazinin mezarı burada. Şaşkın bakışlarla mezaraın başında dua ederken, mezarın uzunluğu dikkatimizi çekiyor. Tam sekiz metre uzunluğunda. Sorduk soruştuduk, rivayet odur ki Seyit Battal Gazinin boyu oldukça uzunmuş. Hatta mezara ayaklarını bükerek yatırdıklarını söyledi oradakiler. Yanında ise Elenora yazılı başka ve normal boyutta bir mezar var. Bu mezarda yatan bayanında Seyit Battal Gaziyi seven ve onun kahrından ölen Rum kızı Elenora olduğu söyleniyor.
“MALATYALI BATTALGAZİ” YAZIYOR
Eskişehir’de İller Bankasında çalışan ve Eskişehir Jeoloji Odası Başkanı Hüseyin Gül bu kez fotoğraf makinesiyle bize yardımcı oluyor.Şaşkınlığımızı resimle belgeliyor, 8 metre uzunluğundaki mezarında Seydi Battalgazi için dua ederken, ayak ucundaki duvarda yazılı “SEYYİD BATTAL GAZİ” yazıtı okurken bir kez daha irkiliyoruz.
O Yazıtta aynen şunlar yazıyor:
MALATYA SERDARI HÜSEYİN GAZİ’NİN OĞLUDUR. ANNESİ PEYGAMBER SÜLALESİNDEN OLUP, ANNESİ İKİ OĞLU İLE HANIMI ZEYNEP HATUNUN MAKAMLARI ESKİ MALATYA’DADIR. ASIL ADI CAFER’DİR.
SEYYİD BATTALGAZİ, EMEVİ ORDULARIYLA BİRLİKTE BİZANS ORDULARINA KARŞI SAVAŞMIŞ, KİŞİSEL OLARAK ÜSTÜN BAŞARILARKAZANMIŞTIR. HAZRETİ MUHAMMED’İN (S.A.), “İSTANBUL MUTLAKA FETİH OLUNACAKTIR. ONU FEHEDEN KOMUTAN NE GÜZEL EMİRDİR VE ONUN ASKERİ NE GÜZEL ASKERDİR” HADİSİ ŞERİFİ IŞIĞINDA BU FETHİN ÖNCÜLÜĞÜNÜ YAPMIŞTIR. M.S. 715 YILINDA İSLAM ORDULARININ İSTANBUL’U KUŞATMASINA KATILMIŞ BU ARADA BİZANS İMPARATORI-UNUN KIZINI KAÇIRARAK EVLENMİŞTİR. 717-740 YILLARI ARASINDA DEVAM EDEN 22 YILLIK AKRENION SAVAŞINA KATILMIŞ, 740 YILINDA NACOLEAI ŞEHRİNİN MESİH KALESİ ÖNÜNDE ŞEHİT DÜŞMÜŞTÜR.
SEYYİD BATTALGAZİ’NİN SEYYİD’LİĞİ ANNESİ SAİDE HATUN’UN PEYGAMBER SÜLALESİNDEN OLDUĞUNA VE EFENDİLİĞİNE, BATTALLIĞI, GÖRÜLMEMİŞ HEYBETİNE VE KUVVETİNE GAZİLİĞİ, SAVAŞ ALANLARINDA GÖSTERDİĞİ YİĞİTLİĞE VE ALDIĞI SAYISIZ YARALARA DAYANIR.
TÜRBESİ 1207-1208 YILLARINDA SELÇUKLU İMPARATORU I. ALAADDİN KEYKUBAT’IN ANNESİ ÜMMÜHAN HATUN TARAFINDAN YAPTIRILMIŞTIR.
Yaklaşık bin 250 yıl önce Malatya’da Eskimalatya’da doğan Seyitgazi’de efsaneleşen Kahramanlık anlamına gelen “Battal” ünvanını alarak Battalgazi olan hemşerimizle gururlanıyoruz. 8 Metre uzunluğundaki mezarında, Bizans Kralının kızı Elenora ile birlikte yan yana yatıyor. MS 715 yılında İslam ordularının İstanbul kuşatmasına da katıldığı belirtilen Battal Gazi'nin, esir düşerek Bizans zindanlarında tutuklu kaldığı, imparatorun kızı Elenora ile tanıştığı, birbirlerine aşık oldukları, kızı kaçırıp evlendiklerini yazılan biyografiden öğreniyoruz.
Eskişehir’in Seyitgazi ilçesinde Malatyalı Kahramanımızın türbesinin ardından külliyenin diğer mekanlarını geziyoruz. Gezerken de Battalgazinin bilinmeyen yönlerini anlatılan efsanelerden öğreniyoruz. 740 Yılında şehit düşen Battalgazi için türbe 1207 yılında I.Alaaddin Keykubat’ın annesi Ümmühan Hatun tarafından yıllar sonra gördüğü bir rüya üzerine yaptırılmıştır. Bu rüya da efsaneleşerek günümüze kadar anlatılıyor:
SEYİT BATTAL GAZİ TÜRBESİ'NİN EFSANESİ
Türbe ve külliyenin yapımı içinde bir efsane anlatılır. Google’den aldığımız kaynaklara göre de, yaygın inanışa göre, türbenin yapımı bir rüya ile başlar:
“1204 Yılında Anadolu Selçuklu'larının başında Sultan Alâeddin Keykubat vardır. Alâeddin Keykubat, son derece adil, aydın ve sevilen bir insandı. Annesi Ümmühan Hatun da, tıpkı oğlu gibi, adalette, cömertlikte, iyilikte kimsenin yarış edemeyeceği bir kadındı. Günlerden bir gün, bir rüya gördü Ümmühan Hatun. "Tasvir gibi güzel, Hamza gibi kuvvetli, Ali gibi heybetli" bir yiğit Ümmühan Hatun'a dedi ki:
"Ey Hatun! Ben O kişiyim ki Diyarı Rûm'u aldım, kâh karada, kâh denizde doksan yıl gazilik ettim. Sonunda Mesihiye kalesinde şehit oldum. Gel beni ziyaret et, Üzerime bir türbe yap!."
Ümmühan Hatun, rüyasını oğluna anlattı, Alâeddin Keykubat haznedarlarına emir verdi, ne lazımsa develere yükletildi. Sultan Hatun, Mesihiye kalesine doğru yola çıktı.
Hacı Emre köyünden, Kutluca Çoban o devirlerde harap bir halde bulunan Mesihiye kalesi çevresinde koyunlarını otlatırken mezarı buldu. Günlerden bir gün, Ümmühan Hatun'un kervanı geldi. Mesihiye kalesinin yolunda bir yere kondu. Mesihiye Beyi, Ana Sultan'ı karşılamaya varınca Ümmühan "Bu kale yakınında hiç ziyaretgâh var mıdır?" diye araştırdı.
Bey bilmiyordu. Ancak, Kutluca Çoban'ın görüp anlattıklarını Ana Sultan'a aktardı,
"Ne vardır bilmem ama ben etrafına duvar çektirttim, şimdi herkes oraya gider" dedi.
Ümmühan Hatun ses etmedi, kalktı Kutluca Çoban'ın bulunduğu yere gitti, bir de onu dinledi. Rivayete göre, Ümmühan Hatun yeniden Battalgazi’yi rüyasında gördü:
"Ol gördüğün benim. Seyyit Battal Gazi'yim. O kişiyim. Türbemi sen yaptır. Bir mescit, bir de tekke bünyad eyle. Alimler ve dervişler getir, vakıflar yap" dedi. Ümmühan Hatun ağzı dili bağlanmış, karşısında divan duruyordu. Seyit Gazi ona iki kitab verdi "Bizim yâdigârımız olsun!" dedi.
Hemen ertesi gün Ümmühan Hatun'un emriyle mimarlar,nakaşlar, ustalar, kalfalar, çiniciler, boyacılar, camcılar... kısaca Selçuk ülkesinde ne kadar sanatçı varsa, Mesihiye kalesine çağrıldı. Seyit Battal Gazi'nin istediği gibi mescit, medrese, semâhane, aşhane, misafirhane binaları yapıldı.
Bütün bu sayılanlar güzelliğine ve değerine paha biçilemeyen bir çift küpenin tekiyle yapılmıştır. Bir gün türbe yıkılır, yanar, yeniden yapımı gerekirse diye, küpenin tekini Ümmühan Hatun direklerden birinin dibine bir demir kutu içinde gömdürdü. Ama hangisinin altında olduğunu direkler bile bilmiyor.
Türbenin büyük kapısında
"Esselâmün aleyküm ya Sultan Seyit Gazi" diye yazar. Giriş kapısında ise
"Bu mübarek makam Sultan Seyit Battal Gazi'nindir. Hak rahmet eylesin" diye haber verir.”
BU EFSANE SÜTÜNLARIN SÖKÜLMESİNE NEDEN OLMUŞ
Ümmühan Hatun’un sütunların altına gömdürdüğü tek küpenin anlatıldığı efsaneden etkilenen defineciler, türbe etrafında kazılar yaptıkları gibi, yerinden sökülen mermer sütunların yerine dikilen beton sütunların nedeni olarak da bu efsane gösterilir.
Türbede Restorasyon Rezaleti
Eskişehir'in Seyitgazi ilçesinde 1207 yılında yaptırılan Seyyid Battal Gazi Külliyesi'nin restorasyon çalışmaları sırasında tarihi dokunun büyük ölçüde zarar gördüğü ortaya çıktı. Restorasyon sırasında, külliyenin mutfak kısmına Amerikan tarzı modern dolap kondu, cami kısmıyla külliyenin iç avlu kısmı birbirinden aslına uygun olmayarak cam paravanlarla ayrıldı. Avluya yağmurluk saçaklar oluşturuldu ve bu saçakların altlarına Selçuklu ve Osmanlı dönemine aykırı olarak sütun yerine beton döküldü. Camideki kayma ise düzeltilmedi.
Yılda 100 bin kişinin ziyaret ettiği Eskişehir'deki Seyyid Battal Gazi Külliyesi adeta ilgisizliğin kurbanı oldu. Seyyid Battal Gazi Külliyesi'nin ilk restorasyonu 1954 ve 1957 yıllarında yapıldı. Külliye yıllar sonra yıpranınca 2007 yılında yeniden restorasyona alındı. Kütahya Vakıflar Bölge Müdürlüğü, müteahhit firma aracılığıyla 4 yıl önce restorasyon çalışması başlattı. 1 milyon 200 bin liraya mal olması planlanan onarım işlemleri, bir türlü yürütülemedi. Restorasyon sırasında külliyenin mutfak kısmına Amerikan tarzı modern dolap kondu, cami kısmıyla külliyenin iç avlu kısmı birbirinden aslına uygun olmayarak cam paravanlarla ayrıldı, avluya yağmurluk saçaklar oluşturuldu ve bu saçakların altlarına Selçuklu ve Osmanlı dönemine aykırı olarak sütün yerine beton döküldü, camideki kayma düzeltilmedi. Aydınlatma yapılacağı gerekçesiyle spot lamba ve aydınlatma malzemeleri duvarlara çakılarak bağlandı. Külliyenin daha önce mermer olan sütunları yerine beton sütunlar konuldu.
Bu yaşanan gelişmeler üzerine Osmangazi Üniversitesi Mimarlık Bölümü'nden bir ekibe inceleme yaptırıldı. İncelemede, külliyenin restorasyon çalışmaları sırasında tarihi dokusunun büyük ölçüde zarar gördüğü belirlendi. Uzman ekibin hazırladığı ve ilgili yerlere gönderilen rapordan olumlu bir sonuç çıkmadı.( Kaynak Basından)
KURBAN KESEN AİLEYE MİSAFİR OLUYORUZ
Külliyede bulunan Kutluca Çoban’ın mezarı ile Külliyeyi yaptıran Ümmühan Hatun’un mezarınıda ziyaret ettikten sonra, Küllüyenin yanında Kurban kesen bir Alevi Dedesine ve ailesinde misafir oluyoruz. Kurbana ortak olup çay ikramını da aldıktan sonra hep birlikte ayrılıyoruz Battalgazi külliyesinden.