İhanetin sözlük karşılığı “hainlik” olarak geçiyor. Ama İhanet denilince ilk aklımıza çiftlerin birbirini aldatması gelir. Aslında ihanet geniş bir kavramdır.
"Vatanına, milletine, bayrağına, devletine, ezanına, kurumuna" sahip çıkmamak vatan hainliği ve ihanetle eş değerdir.
Çeşit çeşit ihanet sözcüğü vardır. Gözle, beyinle, tenle, sözle, hareketle... Bunları daha da çoğaltabiliriz. Ancak özünde aldatmak duygusu son derece aşağılayıcı ve incitici bir kavramdır.
Son zamanlarda çokça duyduğumuz, kurumlarımızda kanser vakası haline gelen sorunları bugün ki yazımda ele almak istedim.
Kurumlarda sorunlara çözüm üretmek, insanlara yardımcı olmak, bilim ve icraatler ile ön plana çıkmak yerine dedikodularla kurumunu kötülemek için yarış içinde olanları görmenin üzüntüsü içerisindeyiz.
Basın aracılığı ile bilgi ve belge sızdıranlar, asılsız dedikodularla kişilerin onur ve haysiyetlerini zedeleyenlerin tek amacı; saldırgan tavırları ile kurumları işlevsiz hale getirmek ve saygınlığını azaltmaktır.
İhmal ettiğimiz her mesele, ötelediğimiz her sorun kurumlara zarar vermektedir.
"Zulmün, haksızlığın, yanlışlıkların ve ötekileştirmenin karşısında durulmadığı sürece bir arpa boyu yol alınamaz."
Kurumlarda statü farkı gözetmeksizin her insanın temel haklarını savunmak, hak ve adaletin yanında olmak elzemdir.
Hizmet maskesi altında her türlü "Yolsuzluk, usulsüzlük, mobbing, rüşvet
kandırma, dolandırma, aldatma, duygusal veya cinsel taciz" personeline karşı psikolojik şiddet uygulayarak kötü niyetle yola çıkanlar; muhakkak yargı önünde hesap vermelidir.
Kurumlara ihanet edenler ihanetlerinin bedelini ödemelidir. Kimsenin yaptığı kimsenin yanına kâr kalmamalıdır.
Doğrulukla hareket etmeyip, hile düzenini tercih eden, makamını kötüye kullanan zamanında insanların canı acırken,haz duyanların timsah gözyaşlarına kesinlikle aldanılmamalıdır. Ekmek yediği kapıya tükürenler tükürüğünü yalamalıdır.
Diğer taraftan kurumuna ihanet edenlerin durumu, sadece bir kişisel zayıflık değil, toplumun manevi yapısını zedeleyen bir davranış şeklidir.
Bu davranış şekli kurumlarda yaygınlaşırsa şayet sadakat kavramı yerini hırs, kıskançlık, bencillik ve güvensizliğe bırakır. Güven olmayan kurumun yapısı zaman içerisinde zedelenerek işlevselliğini yitirir.
Bir kurumda güven ve sadakat kavramları oldukça önemlidir. Güven duymadığın bir amir, müdür, sekreterle çalışılması iş hakkının feshine yol açar.
Siz ne kadar iyi olursanız olun, heybesinde kötülük taşıyanlar zaman içerisinde size daha çok zarar vermek için ellerinden geleni yapacaklardır.
Kurumlarda diğer bir önemli sorun ise çalışanların görülmemesidir. Amirlerine şirin gözükerek işten kaçanlar, nedense hep el üstünde tutulur. İşini yapanlar ise sürekli dışlanır. On kişinin oturduğu yerde bir kişinin çalışmasını vicdan sahibi olanlar asla hazmedemiyor olsa da yıllardan beri bu gerçeklik değişmiyor.
İnsanların sunduğu destek ve emek asla inkar edilmemelidir. Her çabanın karşılığının sonunda vefalı olunmalıdır.
Çıkar ve yalakalık peşinde koşanlar değil, ekmeğinin derdinde, kurumuna sahip çıkanlar görülmelidir.
Herkes kalbinin ekmeğini yer. Kimsenin yaptığı kimsenin yanına kalmaz.
Özellikle bağlı bulunduğu kurumun ekmeğini yiyip ihanet eden, bir gün mutlaka ekmeğini yediği yerden kurşunu yer.
Memleketimin güzel insanlarına selam olsun.