Seyran Park
Doğa Veteriner Kliniği
SON DAKİKA
Hakkı Yiğit

Eleştiri ve Okurlarıma Teşekkür

18 Temmuz 2013 - 09:56 Yorum: 2

Eleştiri…

Elbette müspet eleştiri…

Müspet eleştiri, “medh-ü sena” “en iyi siz bilirsiniz” “padişahım bin yaşa” “bu mesele bu kadar güzel ancak ifade edilebilir”… demek değil elbet…

Hakkaniyet ve edeb dairesi içerisinde olumlu-olumsuz alternatif bakışlar sunmaktır…

Kişinin zatını, inancını, özel hayatını hedef almadan ve sorgulamadan; düşüncesini, sanatını, meyvesini sorgulamaktır.

Eserin, sanatın, güzelin, estetiğin, hakikatin ortaya çıkma sanatıdır eleştiri.

Hamın pişmesini, olgunlaşmasını sağlayan ateşin adıdır eleştiri…

Yakıcı, kavurucu, ızdırab verici, can yakıcı, incitici…

Ama bütün bunlar olgunlaşmanın olmazsa olmazları değil midir zaten?

Nimetlerin tacı olarak gördüğümüz ekmeğimizin ham maddesi buğday nice taşlar arasında ufalıverip benliğinden sıyrılıp; nice ateşler içinden yanıp öylece soframıza geliveriyor bir düşünsenize…

Hakk’ın ve halkın indinden itibar görmüş, gören nice Hak dostları nice çile ve ızdırabtan geçmişlerdir, geçmektedirler bir düşünsenize...

Büyüklüğün bedeli biraz da çekilen çile ile doğru orantılı değil midir?

Ve büyüklerin vazgeçilmez kaderidir eleştirilmek…

Bunun içindir ki başta Peygamberler olmak üzere büyük insanlar hep eleştirilmişledir.

Dünyada yaşadığı zamanda ve daha sonraki dönemlerde eleştirilmeyen bir büyük gösterebilir misiniz?

Eleştiri bir açıdan olgunlaştırmanın iksiri…

Bir açıdan kale alınmış olmanın göstergesidir…

Hangi cihetle bakılırsa bakırsın her ikisi de sonuç itibariyle kişiye, düşünceye, sanata, hakikate değer yükler…

Kale alınmamadan daha büyük bir zulüm var mıdır dünyada…

Bir mabede, yapıta yerleşen bir taş dahi kim bilir kaç mahir ustanın elinde yontulup geçmektedir…

Bir mabede yerleştirilen taşın yerine oturması için bunca yontulmasına ihtiyaç duyulur da bir insanın toplumun, içtimai hayatın içindeki yerini hakkıyla alması; kendisine verilen misyonu hakkıyla yapması; Hakk’ın ve halkın katında bir değer ifade etmesi için yontulması gerekmez mi?

Eleştiri, yontmaktır, pişirmektir, kıvamına erdirmektir, hakikati buldurmaktır…

Bir yazar yazdığı bir makalede, kitapta kelimeler üzerinde kaç kez oynar durur…

Meyveyi olgunlaştıran güneş ne ise insanı olgunlaştıran da eleştiridir…

Eleştiri kültürü bu gün bizim yitik hazinemiz, sermayemiz, değerimizdir.

Eleştiri kültürümüzü, edebimizi, basiretimizi, hoş görümüzü, olgunluğumuzu kaybettik.

Eleştiriye farklı anlamlar yükledik…

Bu kavrama “fitne” “hainlik” düşmanlık” gibi manalar yükleyerek ona en büyük iftira ve zulmü yaptık ve ona “veled-i zina” muamelesi gösterdik…

Oysa ki eleştiriye tahammülsüzlük nefsin firavunluğunun ilanıdır.

Kendini “Rab”, “İlah”, “Yüce” görmenin adıdır.

Oysa Yüce Yaratıcının Zâtı ve O’un kesin hükümleri dışında her şey eleştiriye açıktır.

Çünkü eleştiri ile olgunlaşır insan, cemiyet, düşünce, sanat, estetik…

Eleştiri hakikati ortaya çıkaran, yansıtan birer ayna…

Hele hele mahir dimağlar, işin ehilleri, uzmanları tarafından yapılan her bir eleştiri kişiye, sanata, düşünceye verilen, hibe edilen paha biçilmez bir hediye, lütuf, nimet…

Bendeniz bütün okurlarıma teşekkür ediyorum.

Beni kale alıp okumaya değer buldukları için.

Ama sadece okumakla kalmayıp düşüncelerimi eleştiren, yazılarıma farklı yorumlar getiren, alternatif bakışlar kazandıran ve beni yazdıklarım üzerinde bir kere daha düşünmeye sevk eden okurlarıma ise, özellikle de İhsan KALENDER, Şahin Bey’lere çok çok teşekkür ediyorum…

Yazdıklarım, okurlarımdan gelen tebrikler değil; eleştiriler beni daha mutlu ediyor?

Niçin mi?

Evvela kale alındığım için, ama ondan ötesi bir okurun düşünmesine vesile olduğum için…

YAZARIN DİĞER YAZILARI