İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Mülteciler için Türkiye'nin bugüne kadar gerçekleştirdiği 25 milyar dolarlık harcamanın karşılığında uluslararası camiadan tatmin edici bir yardım ve destek gelmemiş olması; Avrupa ülkelerinin bu drama karşı kapılarını fiilen kapamış olmaları da, insan hakları alanında ülkemize yapılan eleştirilerin mesnetsiz ve samimiyetsizliğini açıkça ortaya koymaktadır" dedi.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirisi'nin kabul edilişinin yıldönümü dolayısıyla yayımladığı mesajda, "Tıpkı teknolojik gelişmelerde olduğu gibi, insanın hak ve hukuka dayalı medeniyet gelişimi de tarih boyunca önemli aşamalardan geçmiştir. Kabul edilişinin 68.yıldönümünü idrak ettiğimiz Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirisi de bu medeniyet aşamalarının pozitif anlamdaki belki de en son dönüm noktalarından biri olmuştur.

Bildirinin ilk imzacılarından olan Türkiye, büyük bir gururla ifade etmek isterim ki, gerek ulusal gerekse uluslararası hadiselerde ortaya koyduğu insanlık yanlısı tavırla, hala bu sahadaki en samimi, en barışçıl ve en medeni uygulayıcılardan biri olarak kendini göstermektedir. Suriye kaynaklı kitlesel göç hareketinde hem hedef hem de geçiş ülkesi olmasına rağmen, en başından beri "açık kapı" politikası uygulaması; milli gelire oranla dünyada uluslararası yardım yapan ülkeler sıralamasında birinci sırada gelmesi, terörün araçsallaştığı bir coğrafyada PKK, KCK, YPG, DEAŞ, FETÖ gibi değişik karakterdeki terör örgütleriyle ciddi bir mücadele vermesi, Türkiye'nin bu bildirinin yüzakı olması için yeter sebeplerin başında gelmektedir" ifadelerini kullandı.

Soylu, mesajında şunları kaydetti: "Batılı ülkelerin eleştirilerine maruz kaldığımız konularla, yine aynı batının görmezden geldiği konuların arasındaki maliyet ve kapsam farkı da, bu alandaki bir diğer eksiklik olarak göz önünde durmaktadır. Mülteciler için Türkiye'nin bugüne kadar gerçekleştirdiği 25 milyar dolarlık harcamanın karşılığında uluslararası camiadan tatmin edici bir yardım ve destek gelmemiş olması; Avrupa ülkelerinin bu drama karşı kapılarını fiilen kapamış olmaları da, insan hakları alanında ülkemize yapılan eleştirilerin mesnetsiz ve samimiyetsizliğini açıkça ortaya koymaktadır. Türkiye, 68 yıl önce attığı bu önemli imzanın arkasındadır ve insanlık onurunu, zengin fakir, dil, din, ırk gözetmeden bütün insanların insanca yaşam hakkını koruma noktasındaki asil duruşunu bugün olduğu gibi gelecekte de devam ettirecektir. Bu vesileyle 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü'nü kutluyor, insanlık için kalıcı bir barışa, huzur ve refaha vesile olmasını diliyorum."