Malazgirt, Atatürk ve bir yağma...

Zaferler ayı Ağustostayız... Zaferden zafere koşan bir neslin evlatları olarak onlara layık olup olmadığımızı çokça sorgulayanlardanım! Örneğin bir ilçemizde Yüce Atatürk’ün isminin günümüz siyasetçilerinden birinin adıyla değiştirilmesine alkış tutan bir nesle sahibiz! Ata’nın anlamını bilebilmek oysaki ne de önemli... Ne yazık ki, milli bir ruhtan söz etmek çok zor! Bu arada etrafımız kan gölü, ülke olarak da bu kan gölünden muzdaripiz. İşte böylesine zorlu günlerde Anadolu’nun kapısını sonsuza kadar Türk’e açan Malazgirt Zaferi’nin yeni bir yıldönümünü kutluyoruz. Büyük zaferin 942. yıldönümü...

Bu nedenle devlet katında da önemli bir tören var. Gençlik ve Spor Bakanlığı Büyük Kumandan Sultan Alparslan’ın kahramanlığını ve Malazgirt Zaferi’ni Türkiye’nin 81 ilinden 1071 Alparslan isimli insanımızın katılımıyla kutlayacak! Umuyorum kutlamaya katılacak olanlar Malazgirt Ovası’nda kendilerini geçmişine layık olup olmadığı konusunda sorgulayacaktır!

Çünkü Alparslan olmak öyle kolay bir iş değildir. Bir Cuma günü beyaz kefenini giyip ordularının karşısına geçen Sultan Alparslan’a ve yüce Türk milletine layık olmak zor iştir. O büyük kumandanı rahmet, minnet ve şükranla yadediyor; atalarımıza layık nesiller görmek ümidimi tekrarlamak istiyorum.

Gelelim Yüce Atatürk’ün kıraç bir bozkırın ortasında bir orta çağ şehrinden bugüne Ankara’mıza....

Milliyetçi Hareket Partisi’nin Ankara İl Başkanı Fatih Çetinkaya Bey’in feryadı çok dikkat çekici... Öyle görünüyor ki, Atatürk’ün emaneti Atatürk Orman Çiftliği arazisinin yağması yeni bir boyut kazanmış görünüyor. Ata mirası çiftliğin çorak toprakların bir mucizesi olduğunun farkında olmayan AKP iktidarı eliyle 562 bin metrekarelik yeni bir alanın daha oldu bittiye getirildiğini Çetinkaya Beyin feryadından öğreniyoruz.

Gerçekten de Yüce Atatürk’ün burasını öyle ağaçlandırınız ki kör bir insan dahi yeşillikler arsında olduğunu fark etsin dediği Atatürk Orman Çiftliği ne yazık ki beton yığını haline geliyor. Açılan yollar, köprüler bu yeşil alanın ne kadar hor kullanıldığının göstergesi... Yıllar önce o ağaçların yere düşen yapraklarına basmaya kıyamazken şimdi yok olan ağaçların üzerindeki köprülerden geçerken ürperiyorum.

Lime lime edilen çiftlikte şimdi de yangından mal kaçırılırcasına Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi’nde birinci derecede sit alanının yanı sıra ağaçlandırma alanı olan bölge Gençlik ve Spor Bakanlığı’na stadyum yapılacağı gerekçesiyle tahsis edildi. Fatih Çetinkaya Bey, tahsisteki hızlı trafiğe dikkat çekerken şunları söylüyor:

“Etimesgut’un Erler Mahallesi’ndeki bu alan ilgili bakanlıkça 6 Ağustos’ta istendi. Ardından 15 Ağustos’ta tartışmalı bir toplantıda komisyondan AKP’li üyelerin 5 evet oyuna karşı 4 hayır oyu ile geçti; 16 Ağustos’ta da baş döndürücü bir trafikle Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi’nde talan tamamlandı.”

Ata mirası ve Ankara’nın oksijen deposunun çeşitli bahanelerle kolayca katledildiğine dikkat çeken Fatih Çetinkaya Bey’in şu sözleri de çok dikkat çekici:

“Nedense Başbakanlık, milletvekillerine sosyal tesis, ABD Büyükelçiliği denince akla hemen AOÇ arazisi geliyor. Son olarak gündeme gelen stadyum ve spor tesisi yapımı için de başka hiçbir alan yokmuş gibi hemen AOÇ arazisine saldırılması katliamın boyutunu gözler önüne sermektedir.”

Parsellenmek istenen ilgili bölgeye baktığımızda gerçekten de her şey karmakarışık. Bir kere burası birinci derecede sit alanı, ağaçlandırma alanı ve askeri bölgenin içinde...

Ankara’yı bilenler Eskişehir Yolu üzerindeki trafiğin nasıl bir kördüğüm ve keşmekeş içinde olduğunu bilir.

Bu arsa üzerine stadyum ve spor kompleks alanı inşa edebilmeyi düşünenler galiba Ankara’da trafiğin bu bölgede ne halde olduğunu bilmiyor olsalar gerek! Bölge itibariyle araç trafiği zaten yoğun. Böyle bir stadyumun trafik yoğunluğuna yapacağı olumsuz katkının hayatı felç edeceği de gün gibi aşikâr.

Bu arada Milliyetçi Hareket’in Ankara İl Başkanı Fatih Çetinkaya Bey’in çok yerinde bir önerisi de var. Kıymetli Başkanımız; Ankara’da yapılacak bu derece büyük bir spor kompleksi için şehir merkezi olan bu bölgeden ziyade Başkentin kuzey veya doğu bölgelerindeki bir yere yapılacak yatırımın hem eş düzey bir gelişim, hem yatırım adaleti, hem de trafik probleminden arınmış olmasından mütevellit, şehrin gelişimine daha olumlu katkılar sağlayacağına dikkat çekiyor.

Yüce Yaradan’dan Türk ve İslâm Alemine uyanış nasip etmesini dilerken Büyük Önderimiz Atatürk’ün çiftliğin kuruluşunda söylediği bir sözle yazımı noktalıyorum:

“- Yeşili görmeyen gözler renk zevkinden mahrumdur. Burasını öyle ağaçlandırınız ki kör bir insan dahi yeşillikler arsında olduğunu fark etsin!”