Prof. Dr. Mete Akısü, dünyada her yıl 15 milyon prematüre bebeğin doğduğunu ifade ederek, "Ülkemizde de her yıl doğan 1.3 milyon bebekten yaklaşık yüzde 10'u prematüre doğmakta ve bunların üçte biri gibi önemli bir miktarı sadece bin gramın altında dünyaya gelmektedir" dedi.
Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı, Neonatoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mete Akısü, Dünya Prematüre Günü nedeniyle açıklamalarda bulunarak prematüre bebeklerin beslenmesine, bakımına ve sorunlarına dikkat çekti. Normal olarak 40 hafta süren gebeliğin, 37 haftadan daha önce sonlanması neticesinde erken doğan bebeklerin prematüre bebek olarak kabul edildiğini ifade eden Prof. Dr. Mete Akısü; "Prematüre bebekler zamanında doğan bebeklere göre daha hassastırlar ve daha sık sağlık sorunlarıyla karşı karşıya kaldıklarını ifade etti. Bu bebeklerin bazılarının akciğerleri henüz gelişmemiştir. Çoğu vücut ısılarını koruyamaz, anne sütünü sindiremezler ve anne memesini ememezler" dedi.
Prematüre doğan bebeklerin vücut dirençleri düşük oluyor
Prof. Dr. Mete Akısü, vücut dirençlerinin düşük olmasından dolayı enfeksiyonlarla karşı karşıya kalabileceğini ifade ederek, "Bu bebeklerde beyin damarlarının hassas olması nedeni ile sıkça beyin içi kanamaları meydana gelir, ancak böylesine sorunlarla karşılaşan bebekler ileri ki yıllarda sağlıklı doğan bebeklerin gelişimlerini yakalayacaklar ve onlar kadar iyi yaşayabileceklerini" dedi.
Prematüre bebek sayısı her geçen gün artıyor
Erken doğum oranının ve prematüre bebeklerin sayısının her geçen gün arttığını ifade eden Prof. Dr. Mete Akısü, şöyle devam etti:
"Bu artışın önemli nedenlerinden biri de yenidoğan yoğun bakım ünitelerinin gelişmesi neticesinde prematüre bebeklerin yaşam şanslarının arttırılmasıdır. Son yıllarda 24 haftadan itibaren dünyaya gelen bebekler yaşatılabilmektedirler; artık günümüzde prematür doğan bebekler, zamanında doğan sağlıklı bebekler kadar sağlıklı olma ve sağlıklı büyüme şansına erişmektedirler. Türkiye'de prematüre bebeklerin bakımlarının en iyi şekilde sağlanması ve yaşam şanslarının son derece iyi olması için en son teknolojik donanımlara sahip yenidoğan yoğun bakım ünitelerine, bu ünitelerde çalışacak yenidoğan uzmanı doktorlarına ve yenidoğan yoğun bakımı konusunda eğitimli personele olan ihtiyaç her geçen gün artmaktadır. Ülkemizde bu konuda resmi makamlarca yapılan girişimlerin ve çabaların daha da arttırılması ve eksikliklerin giderilmesi prematüre bebeklerin geleceği açısından son derece gerekli ve önemlidir".