Dünyamız gerçekten yeni yüzyıla kötü girdi…
İnsani değerler yerlerde sürünüyor.
Yeni bir karanlık döneme son sürat gidiyoruz.
Adeta koyu taassubuyla yepyeni bir Ortaçağ…
Milliyetçi Hareket Partisi’nin Genel Başkanı sayın Devlet Bahçeli Bey, son grup toplantısında gerçekten önemli tespitlerde bulundu.
İç politik tartışmaları bir kenara atarak bu önemli tespitleri dikkatlerinize sunmak istiyorum.
Fikri tutukluk İslam dünyasında…
Zihni tutsaklık da….
Vicdani durağanlık da
Akıl, iman ve insaf yolundan sapılmasının Müslüman coğrafyasında ne tür badire ve belalara ortam açtığı da yakinen görülüyor.
İslamiyet’in özünü hakkıyla kavrayamadığımız açık…
Yüce Allah’ın ilahi buyruklarının layıkıyla anlaşılamadığı da.
Bu nedenle manevi bir buhran hali adeta egemenlik kurdu İslam coğrafyasında.
Şöyle etrafımızı bir arşınlayalım…
Müslüman görünümlü münafıklar cirit atmıyor mu?
Ya mürşit kisveli müşrikler de…
Mümin maskeli müfsitler İslam coğrafyasının mahvına ve mağlubiyetine hizmet ediyor gözümüzün içine baka baka…
Malum bir Kutlu Doğum Haftasında ve de Üç Ayların ilk günlerindeyiz. Bu ulvi günlerin uyanışa vesile olması adına şöyle bir silkinmemiz için bu tespitleri sizlerle paylaşmaya devam ediyorum.
Ne yazık ki günümüzde İslamiyet, tarihte hiç olmadığı kadar tehdit kuşağında.
Haçlıların başaramadığı ne kadar kötülük, ne kadar kalleşlik varsa din bezirganları tarafından etap etap gerçekleştiriliyor. Acı gerçeğimiz, İslam toplumlarının perişan halidir.
Şüphesiz yaşadığımız krizlerin derin sıkıntısı Peygamber Efendimizi samimiyetle özümsemekten oldukça uzak olmamızdan kaynaklanıyor.
Şöyle bir etrafımıza bir bir bakalım…
Cellatlar, en vahşi cinayetleri sözüm ona İslam adına işliyor!
Mezhepçilik kanser hücresi gibi yayılırken tefrika, ne acıdır ki tüm değerlere meydan okuyor.
Şeytani planlar. İslamiyet’in itibar ve saygınlığına darbe üstüne darbe vuruyor!
Milliyetçi Hareket’in Lideri Devlet Beyin burada önemli bir sorusu var.
Sahi israf ve haram sultasına, isyan ve ihanet kumpasına tavır almak ve tepki göstermek için neden gecikiyoruz ve neyi bekliyoruz?
Yine Devlet Beyin ifadesi ile gelin bir de Ortadoğu coğrafyasına dikkatle bakalım.
Adalet var mı?
Barış var mı?
Kardeşlik var mı?
Paylaşma ve dayanışma var mı?
Birlik ve beraberlik duyguları ne durumda?
Şefkat, merhamet ve hoşgörü ne?
Bunların yerine her şey tam komalık!
Savaş, taassup, tahammülsüzlük, ihtilaf, istismar, düşmanlık, itham, iftira, ikilik, yoksulluk, açlık, sefalet, yolsuzluk, yozlaşma ve “Oku” emrine rağmen cehalet!
Adeta bir Cehennem yaşananlar!
Peki buna karşılık batıya uşaklık yapmaktan utanmayanlar, küresel senaryolara kapı bekçiliğine soyunmaktan rahatsızlık duymayan krallar, şeyhler, emirler ne alemde?
Hepsi birer sömürgeci! Ne yazık ki, İslam toplumlarını iliklerine kadar sömürüyorlar.
Önek mi güzün önünde işte…
Malum, Suudi Arabistan Kralı Ankara’da… Yüzlerce lüks araç, korumaya alınmış şatafatlı oteller…
Bu önemli tespitleri bir Cuma sohbetinde dinlediğim hamızın gündeme damga vuran sözleriyle noktalayayım.
5-10 kere umreye, 4-5 defa Hacca gitmekten övün Müslümanlar, lütfen bilginizle, elde ettiğiniz teknolojiyle övünün!
Yeni bir yazıda buluşmak dileğiyle… Yüce Rabbim, Türk’ü Türk’ten korusun!