Seyran Park
Refah Partisi
Doğa Veteriner Kliniği
SON DAKİKA
Sami Er
Sumru Çelikcan

Yıl: 2009<br>Yer: Türkiye

07 Ağustos 2009 - 13:46 Yorum: 4

Yaklaşık 1 aylık bir aradan sonra ulaşabildiğim herkese merhabalar.

Yazı yazamadığım bu zaman zarfında ne yazık ki Türkiye de ki çok iyi bildiğimiz, da ha doğrusu sadece adını duyup ta oralarda yaşanan olaylardan, yaşanan hayatlardan bir haber olduğumuz hastaneleri çok yakından takip etme şansı buldum. Şans demek yanlış oldu aslında ama Türkiye de ki çarpıklıkları görmem açısından şans da diyebiliriz buna.
Üniversite hastanesi, kesin çok iyidir dediğimiz Ankara da ki hastanelerin rezilliğinden bahsetmek istiyorum. Kulaktan dolma, duyum falan değil. Gerçeğin ta kendisi. Bire bir kendim o hastanelerde çok ciddi gözlem yaptım.

Bu konuyla ilgili yazsam mı, yazmasam mı diye çok aldım verdim. Çünkü yazarken bile içim kaldırmıyor, üzülüyorum, öfkeleniyorum vs vs… Birçok duyguyu bir arada yaşıyorum. Öncelikle sağlık bakanına, hükümete karşı öyle bir öfke patlaması yaşıyorum ki içimde…
Hastane ismi vermeyi çok isterdim ama işini doğru yapıp ta oradan ayrılırken yürekten teşekkür ettiğim insanlara saygısızlık yapmak istemiyorum. Öyle manzaralarla karşılaştım ki inanın gözlerime inanamadım, kulaklarımdan şüphe ettim. Yoğun bakım ünitesinde bilinci açık hastaların yanında, kesilip biçilen hastalar düşünün, çocukları sedyede can çekişen anne babanın feryadını düşünün, feryadın sebebi hasta bakıcıya lütfen acile götürün bizi diyorlar; hasta bakıcı ise işim var merdivenden taşıyın deyip arkasını dönüp gidiyor. Onlar merdivenden indirene kadar çocuk ölüyor. Hemşireye nakil yapmamız gerekiyor hastamızı başka bölüme lütfen bir ambulans çağırır mısınız? Acil diyorsunuz. Yemekten sonra, çok açım diyor. Doktora gidip tahlil sonuçlarınızı istiyorsunuz. Bakayım diyor. Biraz sonra gelip; sonuçlar kaybolmuş deyip gidiyor. vs vs. bu bahsettiklerim sadece yüzeysel şeyler.

Bunlar ne ki…

Bir genel cerrahi bölümü düşünün; her odada hastalar var. Bir de özel odalar var. Tek kalanlar. Bu bölümde yatan hastaların hepsine tek bir hemşire bakıyor. Öğlen yemeğe gidiyor, 2 saate yakın hastana bir şey olsa, birini bulmak imkânsız. Hemşireyi eğer yemek arası dışında da bulursanız sadece azar işitiyorsunuz. Eğer hakkınızı aramayı biliyor iseniz hemşire azar işitiyor. Ancak azardan sonra işini hallediyor, hastana bakıyor. Dev gibi tıklım tıklım hastaların dolup taştığı bölümlerde toplasan 4 doktor ya var ya yok. Doktoru bulamazsın, bilgi alamazsın. Zaten bizim ülkemizde hemşireler, hasta bakıcılar, doktordan çok doktor. Doktorumuz bu ilacı şu kadar saatte bir içsin dedi, dersin. aaa olur mu şu kadar saatte içsin der vs vs… anlatabileceğim o kadar çok şey var ki… Sayfalar yetmez. Ne sizin, ne de kendi sinirimi da ha fazla bozmadan; işin özüne inelim.

Şimdi koca bir bölüme bakan hemşireye mi kızalım tavırlarından dolayı, yoksa iktidar olan hükümetin sağlık bakanına mı? Bu kadar açıkta hemşire varken, işsiz gezerlerken bu başıboşluğumu yargılayalım, yoksa hemşire hanım çok yoruluyorsun ama hep gül,işini iyi yap mı diyelim.Peki gün içinde yüzlerce hastaya bakan bir doktoramı kızalım,yoksa o doktoru tek çalıştıran hükümete mi?

Bunun cevabını siz verin.

Bana göre sağlık sektöründe çalışan herkesin hasta psikolojisi eğitimleri, dersleri alması gerekiyor. Hastayı bırakın insan psikolojisi dersi alması gerekiyor. Ya bu işi yapmayacaklar ya da layıkıyla yapacaklar. Her sektörde işini yapamayan, sadece paramı alıp gideyim diyen çalışanlar var.
Fakat, bu çok hassas bir nokta.

Hayattaki en önemli şey sağlık.

Bu ülkede de en düzgün olması gereken şey sağlık sektörü.
Devlet hastaneleri ya acilen özelleştirilmeli ya da güzellik uykusuna yatan sağlık bakanı görevini yerine getirmeli. Neden bu kadar personel az, neden hastaneler denetimsiz? Bir an önce bir çözüm bulmalı. Sayın sağlık bakanı, hayatta insanın başına ne geleceği hiç belli olmaz. Bir gün senin ya da yakınlarının o hastanelere düşmeyeceği ne malum. Sende bizler gibi normal bir vatandaşsın. Sadece isminin başında bakan sıfatı var. Herkeste bir sıfat olduğu gibi. O sıfatlar gelip geçer. Bir gün sıfatın kalmayıp, devlet hastanelerine gitmek zorunda kaldığında ne kadar ah alıp vebal aldığını anlarsın…
Kimsenin oralardaki ortamı görmesini, yaşamasını istemem. Ama benim gördüklerimi görseydiniz emin olun az yazıyorsun derdiniz. Buradan işini canla başla yapan tüm hastane çalışanlarına teşekkür ediyorum. Herkes bir olamaz. Gece gündüz uykusuz, ülkesi insanına faydalı olmaya çalışan doktorlarımız, hemşirelerimiz yok mu? Tabiî ki de var. Onlarında daha iyi hastane ortamlarında çalışmalarını diliyorum. İşini sadece paramı alıp gideyim gözüyle bakan insanları da kınıyorum. Bütün hastalarımıza şifa, yakınlarına sabır diliyorum.

Ülkemle ilgili umutlarım vardı.

Ta ki hastanelerde ki boşlukları, yaşananları görene değin.

Tek başına iktidar olan bir parti, bu kadar güçlü bir hükümet güya. Hayattaki en önemli, en önemli şey olan sağlıkla ilgili hiçbir şey yapmıyor, yapamıyorsa, bu iktidardan hiçbir şey olmaz. Boş geldiler, diğerleri gibi boş gidecekler.

Önce sağlık, önce sağlık…

Yok ötesi.

Hepsini göreve davet ediyorum. Bizim oylarımızla oradasınız. Hizmet etmeye de mecbursunuz. Biz seçtik, biz oturttuk o koltuğa. Ya görevinizi yapın; ya da vebal almaya devam edin…

YAZARIN DİĞER YAZILARI