Seyran Park
Doğa Veteriner Kliniği
SON DAKİKA
Siyaset 20 Ekim 2014 - 13:03 Yorum: 0

Akademisyenlerin maaşları muadillerinin seviyesine getirildi

Başbakan Davutoğlu, akademisyen maaşlarına yönelik düzenlemeye ilişkin, "Akademisyenlere aslında zam yapılmadı, maaşları muadilleri ile aynı seviyeye getirildi" dedi.

Akademisyenlerin maaşları muadillerinin seviyesine getirildi

Başbakan Ahmet Davutoğlu, YÖK'teki Yükseköğretim Akademik Arşiv Projesi tanıtım toplantısında yaptığı konuşmada, 'Akademisyenlere gerçekte zam yapılmadı, maaşları muadilleri ile tıpkı seviyeye getirildi' dedi.

Davutoğlu, Başbakan olduktan sonra en zevk aldığı ve istifade ettiği toplantılardan birinin Ondokuz Mayıs Üniversitesi'nde akademik sene açılışı olduğunu, daha evvela de Avrupa rektörleriyle bir araya geldiğinde evrensel üniversitelerin istikbal perspektifleri üstünde kanaatlerini paylaştığını söyledi. 

Üniversitelerin, bilginin kaynağı, meşruiyeti, sosyalleşmesi, sistematiği ve analitik çerçeveye oturtulması anlamında insanlık tarihinin en esas müesseselerinden birisi olduğunu belirten Davutoğlu, küreselleşmeyle birlikte yeni bir bilgi sistematiği, bilgi araçları, yeni bilgi meşruiyet kanalları oluşurken bütün insanlık birikiminin gözden geçirilmesi ve üniversitelerin bu birikimin neresinde yer aldığının doğru tanımlanması gerektiğini vurguladı. 

Türkiye'ye, bulunduğu coğrafyanın, burada ortaya çıkan medeniyetlerin, medeniyetlerin aktardığı bilgilerin diğer ülkelerden ve diğer ülkelerdeki bilimsel birikimdençok özgün nitelikler kazandırdığını ifade eden Davutoğlu, 'Bunun bilincinde olmamız, üniversitelerimizin insanlık birikimine gelecekte yapabileceği katkılar açısından da iri ciddiyet taşıyor' dedi. 

İnsanlık tarihinde bilgi sistematiğinin gelişimi konusunda dört iri harmanlanma gördüğünü ve bugün dördüncü iri harmanlanmanın içerisinde olunduğunu dile getiren Davutoğlu, kadim medeniyetlerde bilginin belirgin uygarlık havzalarında ve kendi sistematiği içerisinde kurulduğunu söyledi. Çin tıbbı, Hint matematiği, Mısır'daki astronomi çalışmaları ve Yunan felsefesini misal gösteren Davutoğlu, her bir uygarlık havzasının kendi bilgi sistematiğini gerçekleştirdiğinin görüleceğini kaydetti. O dönemdeki çalışmaların bugün dahi hayranlık uyandıran birikimler olduğunu anlatım eden Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

'Bazen tüm bu geçmişe geride kalmış bilgi birikimleri olarak, bir çağ insanoğlu, bakma temayülündeydi ama şimdi, keşfettikçe bakıyoruz ki Hint veya Oxfordmatematiği arasındaki ilişkide, iki değişik sistematik ortaya çıkabiliyor. Bütün bu değişik uygarlık havzalarında, insanın mevcut oluşuna mana katan, bu varoluşu tanımlayan bilgi sistematiğini geliştiren tecrübeler yaşandı. Birinci iri harmanlanma, Büyük İskender'in fetihleriyle ortak tüm bu uygarlık havzalarının hemen hemen iç içe geçmesiyle yaşanan harmanlanmadır ki milattan evvela altıncı ve dördüncü asırlar arasında bu uygarlık havzaları birbirleriyle fazla fazla daha yakın münasebet içine geçtiler,harmanlandılar, bir biçimde birikimlerini sentez yapabilecek niteliklere kavuştular. Bu devirde fazla fazla büyük üniversite geleneklerinin oluşmaya başladığını görüyoruz.'

'Gönül ister ki üniversitelerimiz kendilerine tarihi referans oluşturabilsinler' 

Başbakan Davutoğlu, Harran'da, harabeler içerisinde yürürken o kökünden gelenek içerisinde hazırlanmış bilgi atmosferinin hissedilebileceğine dikkati çekerek, şöyle konuştu:

'Gönül ister ki bütün üniversitlerimiz kendilerine böyle bir tarihsel referans oluşturabilsinler. Bizim üniversitelerimiz çağdaş üniversite geleneği sebebiyle yenidir, tıpkı Cumhuriyetimizin yeni olması gibi, yurt şekilde cumhuriyet sistemi itibarıyla, lakin ne Cumhuriyetimiz nevzuhur bir devlettir ne de üniversitelerimiz nevzuhur, şartların, konjonktürün içerisinde çıkmış kurumlardır. Her bir üniversitemizin geriye dönük şekilde referansta bulanabileceği bu topraklarda bir uygarlık art planı vardır.'

Amasya ziyaretini anımsatan Davutoğlu, Amasya Üniversitesinin kurumsal olarak 2006'da kurulduğunu lakin Amasya'nın belde ortamı şekilde bu geleneği fazla fazla önceden yaşamış olduğunu, Sabuncuzade Şerefettin'in 13'üncü yüzyıldaki birikimiyle, Avrupa'da oluşmamış tekniklerle, cerrahi aletleri keşfederek kullandığını vurguladı.

Bilgi sistematiği açısından ikinci iri harmanlanmanın, yedinci ve onuncu asırlar içerisinde tıpkı uygarlık havzalarında, İslam medeniyetinin oluşturduğu politik düzen içinde ortaya çıktığını söyleyen Davutoğlu, Bağdat'ın, Endülüs'teki Kurtuba'nın, Semerkant'ın ve İstanbul'un bilimsel, felsefi, düşünsel çalışmaların merkezi durumuna geldiğini örneklerle anlattı. 

'Hiçbiri birbirini naksederek gelişmemiştir'

Üçüncü iri harmanlanmayı, 'kadim gelenekteki senteze dayalı fikri ikame edecek şekilde rasyonel, analitik düşüncenin çağdaş üniversiteyi kuracak biçimde tüm insanlık birikiminde yol açtığı devrim' şekilde tanımlayan Davutoğlu, bu harmanlanmanın, önce Paris, Londra ve Berlin üçgeni içerisinde doğduğunu, sonra sömürgecilik ve Batı politik sisteminin yayılmasıyla birlikte, 19'uncu yüzyılda tüm dünyada çağdaş üniversitelerin doğuşuna zemin hazırladığını belirtti.

Davutoğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:

'Bunların hiçbirisi diğerini naksederek gelişmemiştir. Her birisi diğerinden beslenerek, diğeriyle ortak yaşayarak gelişmiştir. Bazen moderniteyi yanlış anlayanlar, bunu bir radikal kopuş şekilde gördüklerinde, kendi geleneksel bilgi birikimlerinden kopmayı modernleşmenin bir vasıtası şekilde görürler. Halbuki geleneksel ve kadime dayalı bilgi birikimini moderniteyle sağlam sentezler oluşturabilenlerse özgün yardım yapabilme yeteneğini sürdürürler. Bu manada çağdaş devirde Çin'de ve Hint'te yaşananları bence fazla fazla yakından takip etmeliyiz, gelecekte belki de bilimsel ve felsefi yaklaşımların en özgün çalışmaları Çin'de ve Hint'te gelişecektir.'

Haber Kaynağı: MALATYA GÜNCEL
Malatya Haber
Malatya Haber
Malatya Güncel Haber