Seyran Park
Doğa Veteriner Kliniği
SON DAKİKA
Ramazan Durmuş

Atatürk diyor ki

26 Aralık 2011 - 23:02 Yorum: 0

"- Türk Milleti dış istiklâlini kazanmak için lâzım gelen hattı hareketini misakı millî ile ifa etmiştir.”

 Unutulan Karargahtepe ve Atatürk’ün Ankara’ya gelişi

 Anadolu’nun kurtuluş hareketine hazırlandığı günlerde, Ankara’da diğer şehirler gibi huzursuzdu... Ankara’nın ileri gelenleri, düşmana karşı direnme kararı aldı ve Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’ni kurdu. Mustafa Kemal, “Temsil Heyeti”ni oluşturan arkadaşlarıyla beraber 27 Aralık 1919 Cumartesi günü üç otomobillik bir kafile ile Sivas, Kırşehir, Kaman üzerinden Ankara’ya geldi. Mustafa Kemal Paşa’nın bu tarihi günü bir bildiri ile Türk Milletine duyururken: “Şimdilik Temsil Heyetinin merkezi Ankara’dır... Vatandaşlarım ne şu, ne bu kuvvet bizi kurtarabilir. Bizi sizin gibi fedakâr ve cesur halkımız kurtarır...” sözleri heyecan uyandırdı.

Bundan sonra yeni Türkiye’nin kalbi Ankara’da çarpacaktı... O yıllarda Ankara, yirmi bin nüfusu ile gelişmemiş bir bozkır köyünü andırmakta; kent kale ile bugünkü Ulus Meydanı arasında uzanmaktaydı... Birkaç resmi taş binanın dışında dikkat çeken yapı yoktu. Evlerin çoğunun damları düz, görünümleri toprak rengindeydi. Şehir ağaçtan, yeşillikten yoksun, çıplak bir bozkırı andırıyordu.

Bu gün Keçiören’ in Sanatoryum Caddesi’nin başlarından Kalaba istikametine doğru yol alırken, sağda yer alan ve Meteoroloji Genel Müdürlüğü olarak kullanılan bina, yüzyılın başlarında Ankara ve Türkiye için önemli olayların mekânı oldu. Bu mekân, o yıllarda Ziraat Mektebi olarak kullanılıyordu. Ziraat Mektebi, kentten 20 dakika mesafede, Keçiören tepelerinin eteğinde, Çubuk Çayı’nın önündeki bir tepedeydi. 1907 yılında, Vali Ferit Paşa döneminde açılmıştı.

Eski Ziraat Okulu, iki katlı taş bir yapıydı  Heyet-i Temsiliye'nin çalışmalarını Ankara'da sürdüreceği haberi üzerine, Ankara Vali vekili Defterdar Yahya Galip Bey, en uygun çalışma yeri olarak burayı seçmişti. 

Üst kata çıkınca karşıya gelen büyük oda ve bitişiğindeki oda Atatürk'e, sağdaki odalar Heyet-i Temsiliye’nin üyelerine, soldakiler de bürolara, bir süre sonra Halide Edip (Adıvar)ın yönetiminde çalışmalar başlayan Anadolu Ajansına ayrılmıştı. 

Alt katta, yemek salonu, şifre ve telgraf odaları, yaverler bürosu ve muhafız birliği yatakhanesi vardı. 

İlk T.B.M.M'nin hazırlıklarının yapıldığı, pek çok tarihi kararların verildiği bu karargah, Atatürk'ün önce İstasyondaki karargaha sonra Çankaya Köşkü'ne taşınmasıyla, Kurtuluş savaşı yıllarında bir süre Genel Kurmay Başkanlığı Karargahı olarak kullanılmıştı

Karargâhını Ziraat Mektebi’nde kuran Mustafa Kemal Paşa, gece gündüz demeden burada çalışırken; bütün faaliyetlerini, daha o zamanlarda başlayan demokratik bir anlayışla Temsil Heyeti adına yapıyordu.

Mustafa Kemal Paşa 27 Aralık 1919’dan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılış günü olan 23 Nisan 1920 tarihine kadar geçen dört aya yakın süre ile bu binada çalıştı. Top sesleri Ankara’dan duyulurken O yiğit Türk, bu mekanda Türkiye’nin kurtuluşunun planlarını yapıyordu. Hem de ölümün nefesini hissede hissede...

Eski Ziraat Mektebi’nin, hangi akılla bilinmez; Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü’ne tahsis edilmesinden sonra, Atatürk’ün kullandığı odalardan biri, muhafaza edilebilen birkaç eşya ile birlikte halen ziyarete açık tutulmaktadır.

Umarım o Karargahtepe’den, Ata’mın kapısında çok sevdiği köpeğinin bile zehirlendiği Osmanlı’nın Tarım Mektebi, Türkiye Cumhuriyeti’nin Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nden de tarihi resimler ve vesikalar ortaya konulur ve söz konusu alan MÜZE haline getirilir.

27 Aralık, Türk’ün kara talihinin aklaştığı önemli bir tarih... Büyük Türk’ün, Atatürk’ün Keçiören sırtlarında geçen 127 karanlık günün hikayesini herkesin bilmesi gerekiyor. Ama maalesef sadece bugünün yönetenleri değil Cumhuriyet tarihinin bütün yönetenleri bizlere bunu unutturmak için elinden geleni yaptı, yapıyor! 
Keçiören’de bir özel hastanenin basın danışmanlığını yaptığım yıllardı. Karargâhtepe adlı bir semt vardı. Nedir bu dedim, itiraf edeyim bilmiyordum. Sonrasında yaptığım araştırma bugünkü Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün olduğu yer bir devrin destansı karargahı…

Evet, burasının bir genel müdürlüğe makam değil Türkiye Cumhuriyeti’ne açık bir müze olması gerekmez mi? Benim önerim izin verilmeyen Garnizon Koşusunun yaralarının bu mekanın Cumhuriyet ve Kurtuluş Müzesi haline getirilerek sarılmasıdır. 

YAZARIN DİĞER YAZILARI