Seyran Park
Doğa Veteriner Kliniği
SON DAKİKA
Yaşam 19 Temmuz 2014 - 00:08 Yorum: 0

Batı Gazze'de ölen her masumun katiline ortak

Başbakan Erdoğan "Demokrasinin ve özgürlüklerin beşiği olma iddiasındaki Batı Filistinlilerin hayat haklarının ihlali karşısındaki suskunluğuyla Gazze'de ölen her masumun katline ortak oluyor" dedi.

Batı Gazze'de ölen her masumun katiline ortak

Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti İstanbul İl Başkanlığı'nca düzenlenen iftara katıldı.

Yenikapı kent Parkı'nda verilen iftar programı, Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başladı. İftarda, Erdoğan'ın siyasi hayatını konu piyasa bir sinevizyon gösterisi yapıldı. 

İftar programına, Başbakan Erdoğan'ın daveti üzerine İstanbul'a gelen Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas da katıldı.

İftarda, Başbakan Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, AK Parti İzmir Milletvekili ve Genel Başkan Başdanışmanı Binali Yıldırım, AK Parti İstanbul İl Başkanı Aziz Babuşcu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, sanatçılar Işın Karaca, Berdan Mardini, Cengiz Kurtoğlu, Alişan, Ece Erken, Soner Sarıkabadayı, Metin Şentürk, Orhan Gencebay, Mustafa Sandal, İzzet Yıldızhan, eski futbolcu İbrahim Üzülmez, Ahmet Dursun ve Tanju Çolak ile iş, sanat, spor ve medya dünyasından fazla aşırı sayıda davetli yer aldı. 

İftarın verildiği yerlerin çevresi çevrilerek, Atatürk ve Erdoğan resimleri ile AK Parti flamaları ve Türk bayrakları asıldı. Alana 6 dev ekran kuruldu.

'İsrail eninde sonunda kendi döktüğü kanda boğulacak'

Erdoğan, AK Parti İstanbul İl Başkanlığı'nca düzenlenen iftar programındaki konuşmasına, 'Bu ramazanı Müslümanlar olarak, insanlık şekilde maalesef hüzünlü yaşıyoruz, kalbi kırık şekilde idrak ediyoruz. Suriye'de, Irak'ta, Filistin'de ve dünyanın oldukça çok başka yerinde zulüm gören, kanları dökülen Müslümanların durumu, bizi, ramazan sevincini hakkıyla yaşamaktan alıkoyuyor' sözleriyle başladı.

Erdoğan, İsrail'in kadın, çocuk, İhtiyar ayırımı yapmadan Gazze'ye yönelik yürüttüğü saldırıların, dün gece kara harekatının başlamasıyla yeni bir ebat kazandığını belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

'Tüm dünyanın anlık şekilde seyrettiği canlı yayınlar eşliğinde devam eden bu canilik karşısında gözlerin, ağızların ve kulakların adeta kapatıldığını görüyoruz. İsrail eninde sonunda kendi döktüğü kanda boğulacaktır. Buna yürekten inanıyoruz. Ama İsrail'in zulmüne, cinayetlerine ses çıkarmayan dünyadaki her bir ülke, her bir toplum da bu kara lekeyi sonsuza kadar alnında taşımaya mahkum olacaktır. Güya dünyadaki bütün şahısların hakkını, hukukunu korumak için kurulan Birleşmiş Milletler'in Gazze'deki katliam karşısındaki suskunluğu her şeyden evvela kendi meşruiyetini yaralıyor, kendine ziyan veriyor. Güvenlik Konseyi başta olmak üzere zaten adil olmayan ve sorunlu bir yapıya sahip Birleşmiş Milletler, bu tür kritik olaylarda mazlumun değil, güçlünün birlikte yer alarak meşruiyet sorununu derinleştiriyor.'

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 5 adet üyesi bulunduğunu hatırlatan Erdoğan, 5 daimi üye içerisinde bir adet Müslüman yurt bulunmadığını dile getirerek, şunları söyledi:

'Tamamı Hristiyan veya onlar benzeri tıpkı anlayışı paylaşan ülkeler. Dolayısıyla bir ülkenin orada dudağından çıkacak fikir veya anlatım ne ise tümüyle orayı kilitleyebiliyor. 4'ü 'evet' dese, birisi 'hayır' dese, iş bitti. Böyle bir adalet sistemi olabilmekte mi? Böyle bir yapının adalet dağıtması olası mü? İşte Suriye'de olanları görüyoruz. 3'ü bir tarafta, 2'si bir tarafta. Netice almak olası değil. İstediğiniz kadar siz Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda konuşun. Netice almak olası değil. Böyle bir bina adalet tesis edebilir mi? Edemez. Birleşmiş Milletler'deki hiç bir denge, milyonlarca Filistinlinin hayat hakkının zalim bir devlet tarafından tehdit edilmesinin gerekçesi olamaz. Bugüne kadar Birleşmiş Milletler'in İsrail konusu için almış bulunduğu onlarca, yüzü aşkın karar mevcut fakat bu kararların uygulanabilirliği yok. İsrail bakıyor ki Birleşmiş Milletler'in aldığı kararları istediği benzeri çiğniyor dolayısıyla 'Birleşmiş Milletler kendi çalıyor kendi dinliyor' diyor. Böyle bir bina olabilmekte mi? Böyle bir adalet dağıtacak, barışa hizmet edecek kuruluş olabilmekte mi? Onun için bunun gözden geçirilmesi lazım. Demokrasinin, hak ve özgürlüklerin beşiği olma iddiasındaki Batı da Filistinlilerin hayat haklarının ihlali karşısındaki suskunluğu ve hatta İsrail'i kollayan tavrıyla Gazze'de ölen her masumun katline ortak oluyor.'

'Bombalardan kaçan insanları, bombalara teslim etmek benzeri bir lüksümüz yok'

Türkiye'de 1 milyonu aşkın Suriyelinin konuk edildiğini kaydeden Erdoğan, şöyle devam etti:

'Sıkıntılar yoktur mu? Var. Fakat bombalardan kaçan insanları, bombalara teslim etmek benzeri bir lüksümüz yok. Üstelik 1-2 gündür değil, 3,5 yıldır konuk ediyoruz. Türkiye, bu sayıda bir toplu misafirlik durumuyla ilk kez karşılaştı. Geçmişte ya 1990 yılında Kuzey Irak'tan bulunduğu benzeri kısa süreli şekilde ve ya 1989'da Bulgaristan'dan gelen 300 bin civarındaki kardeşimiz benzeri yerleşim amaçlı, toplu göçlere maruz kaldık. İlk kez Suriye'den gelen kardeşlerimizin sayısında bu kadar uzun süreli bir grubu konuk ediyoruz. Çok istisnai birtakım adli hadiseleri saymazsanız, milletimiz, işte bu şuurla, tarihsel sorumluluğun bilincinde şekilde kardeşlerini bağrına basıyor, onlara her çeşit yardımı yapıyor. Başka ülkelerde fazla aşırı derin sosyoekonomik yıkımlara veya çok dramatik görüntülere yol açabilecek bu hadiseyi Türkiye, kendisi mağdur olmadan, misafirlerini de mağdur etmeden yönetme başarısını gösterdi, göstermeye devam ediyor. Üstelik birkaç sembolik jest dış mühim hiç bir dış yardım almadan, % kendi imkanlarımızla ve kendi organizasyonumuzla bu süreci yönetiyoruz. Daha da ötesinde bugün Türkiye'de, bilhassa İstanbul, dünyanın dört bir yanından milyonlarca insanı bağrına basan, onlara hür ve müreffeh bir hayat imkanı sağlayan bir konuma gelmiş bulunuyor. Her süre söylüyorum, veren el piyasa elden üstündür. Türkiye'nin gerek sınırlarına gelen milyonlarca Suriye vatandaşını gerek İstanbul'a ve öteki şehirlerimize gelen her meslekten, her meşrepten milyonlarca misafirini ağırlıyor olabilmesi, bütün mazlumlar için bir ümit ışığıdır. Zalimler, tarih boyunca her zaman kaybetmişlerdir, şimdi de kaybedeceklerdir. Hazreti Musa'ya, Hazreti İsa'ya zulmedenleri bugün kimse hatırlamıyor. Hatırlayan da lanetle anıyor ama milyonlarca insan bu peygamberlere olan hürmetini her gün dile getiriyor. İnşallah kıyamete kadar da getirmeye devam edecek.'

Cumhurbaşkanlığı seçim süreci

Erdoğan, cumhurbaşkanlığı seçim sürecinin iki zihniyet içerisinde geçtiğini belirterek, şöyle devam etti:

'Biz 77 milyonu kucaklarken, 77 milyona hitap ederken, diğerleri belli bölgelere, dikkat çekici etnik kesimlere, dikkat çekici hayat tarzlarına hitap ediyorlar. Biz 'yeni Türkiye' derken, diğerleri blok şeklinde 'eski Türkiye' diyorlar. Biz Filistin'in, Suriye'nin birlikte dururken, diğerleri bu konularda susmayı tercih ediyorlar. Biz 'çözüm süreci, kardeşlik' derken diğerleri çözümsüzlüğü istiyorlar. Biz 'büyük, müstakil Türkiye' derken, diğerleri küçük kalmayı, bağımlı kalmayı savunuyorlar. Biz 'aktif ve öncü dış politika' derken, diğerleri sınırların içine kapanmayı tercih ediyorlar. Biz '2023, 2053, 2071' derken, diğerleri 1940'ları özlüyorlar. Biz 'aydınlık' derken, diğerleri beslendikleri karanlığı savunuyorlar. Diğerlerinin nasıl bir blok oluşturduklarını görüyorsunuz. Eski Türkiye'nin bütün aktörleri şu anda tek bir safta bir araya gelmiş durumdalar. Eski Türkiye'nin partileri CHP, MHP ve irili ufaklı statüko partileri ittifak ettiler. Eski Türkiye'nin medyası tam da beklendiği benzeri bu ittifakta saf tuttular. Eski Türkiye'nin nema lobisi, iş çevreleri bu safta yerlerini aldılar. İhanet şebekesi Pensilvanya us hocaları oldu. Bu şer ittifakının Türkiye'de başarılı olma imkanı yoktur. Eski Türkiye'nin kapıları bundan böyle kapanmış, yeni Türkiye'nin ışıkları ülkemizi aydınlatmıştır. Ben biliyorum ki, CHP'nin, MHP'nin, HDP'nin, öteki partilerin seçmenleri eski ile yeni Türkiye arasındaki bu mücadeleyi görmüş, tercihlerini yeni Türkiye'den yana yapmıştır.'

Erdoğan, 10 Ağustos'ta bir kez daha yeni Türkiye'nin kazanacağını, karanlığı özleyenlerin, kaostan beslenenlerin, Türkiye için hiç bir planı, projesi, vizyonu olmayanların kaybedeceğini belirterek, 'İnanın 10 Ağustos'ta öncü Türkiye kazanacak. Böylece dünya mazlumları, Irak'ın, Suriye'nin, bilhassa de Filistin'in mazlumları kazanmış olacaktır. Türkiye şekilde önümüzdeki haftalar içerisinde oldukça çok bayramı bir arada yaşamak istiyoruz. Gazze'de kanın durduğunu duymak ve bayram yaşamak istiyoruz. Musul'da alıkonulan vatandaşlarımızın bırakılmasını bekliyor, orada bir bayram yaşamak istiyoruz. Ramazan Bayramı'na umutlarla uluşmak, bayramı bayram benzeri idrak etmek istiyoruz' dedi.

10 Ağustos'ta yeni Türkiye'nin zaferine tanık olmak, ayrıcalıklı bir bayram coşkusunu milletçe yaşamak istediklerini dile getiren Erdoğan, 'Rabbim, ülkemizi, milletimizi her çeşit şerden, karanlıktan korusun. Rabbim, Filistin'de, Gazze'de bombalar altında ramazanı geçiren kardeşlerimizi korusun' dedi.

İftara eklenmiş olan Filistin Devlet Başkanı Abbas'a teşekkür eden Erdoğan, şunları söyledi:

'Bu akşam bizlerle birlikte olan sanat camiamızın değerli temsilcilerine, bütün mahalle baskılarına karşın aramızda olmaları itibarı ile bilhassa teşekkür ediyorum. Vizyon belgemizin açıklanmasında bizimle birlikte olan sanat camiamızın temsilcilerine sosyal medyada yapılan hakaretleri gördüğümde gerçekten içim fazla aşırı ayrıcalıklı bir biçimde burkuldu. Çünkü bu ülkede demek ki mahalle baskısının mimarlarının kim bulunduğu fazla aşırı açık net ortaya çıktı. Sanat ipotek altına alınamaz, sanatçının iradesine ipotek konulamaz. Eğer sanat ipotek altına alınacak olursa, sanatçının iradesine ipotek konulmaya kalkılırsa sanat iflas eder. Ülkemin geleceğinde sanat da sanatçı da fazla aşırı daha ayrıcalıklı bir biçimde bu demokratik yürüyüşümüze kuvvet katacaklardır, inanıyorum ki zemini fazla aşırı daha kuvvetli bir duruma getireceklerdir.'

İftara eklenmiş olan spor camiasına da teşekkür eden Erdoğan, spor camiasının temsilcilerinin de burada yer almasının ayrı bir kuvvet kaynağı olduğunu söyledi.

Erdoğan, iftarın verildiği Yenikapı'daki kent Parkı'nın bulunduğu yerlerin 1 milyon metrekareye yakın dolgu piyasası ve İstanbul'un ikinci büyük meydanı olduğunu belirterek, bunun daha büyüğü olan Maltepe'deki yerlerin da 1 milyon 250 bin metrekare olduğunu, sanatçıların buralarda dev festivaller yapabileceklerini kaydetti.

ETİKETLER: Batı , Gazze'de , ölen , her , masumun , katiline , ortak
Haber Kaynağı: MALATYA GÜNCEL
Malatya Haber
Malatya Haber
Malatya Güncel Haber