Seyran Park
Doğa Veteriner Kliniği
SON DAKİKA
Ramazan Durmuş

Her taşın altından çıkan İngiliz!

17 Kasım 2008 - 17:19 Yorum: 0

Okuya okuya, tarihimizle ilgili her gün yeni bir gerçek ile karşı karşıya geliyorum. Benim gibi herkesin başına gelebilecek türden acı gerçekler…

Nasıl “Tarih kitabı” yazarı olduğu konusunda tereddütlerim olan çok anlı şanlı müfredat şöhretleri ile yıllarca avunup durmuşuz!

Örneğin, Tanzimat Fermanı dendiğinde akan sular durmuş! Ferman, bataktaki (!) Osmanlı"nın Batı"ya yönelişi diye yutturulmuş!

Çok ilginçti, tarihimle yüzleştikçe şu İngiliz denen emperyalist gücün oyunları da beyinlerimize kazanıyor.

Gelin tarihin gerçek yaprağından meşhur Tanzimat Fermanı"nı ve elbetteki emperyalist İngiliz"in Osmanlı"yı arkadan hançerleyen bir başka Lavrance"ini hafızalarımıza kazıyalım:

1838, zordaki Osmanlı, İngilizlerle ticaret anlaşması yapıyor ve 1839"da Büyük Reşit Paşa Tanzimat Fermanı ilan ediyor. Nasıl mı, elbette İngiltere"nin Osmanlı"ya empozesi ile... Çeşitli reformları içeren bu gelişmeler sözde Osmanlı ekonomisinin kapitalizmle ilerlemesini hedef alıyordu. Fakat ortaya çıkardığı sonuçlar Osmanlı ekonomisini serbest piyasa kuralları ile geliştirmemiş aksine ülkeyi Batı kapitalizminin yararına tamamen açık pazar haline getirdi. Sonunda da Osmanlı"nın tamamen çöküşüne kadar etkisini gösterdi.

Bakınız, o Büyük Reşit Paşa neler yapmış?

Paşa; o zamana kadar, nüfuzlu paşaların koruması altına girilerek, elde edilen kariyer merdivenlerine bu yeni devirde bir devlete dayanarak çıkılması geleneğini başlatmıştır.

Paşa sırtını, maalesef “Sultanların sultanı” diye adlandırılan, İngiliz Büyükelçisi Lord Stratford Canning"e dayamış, onun kanatları altına girmiştir. İngiliz"in bitmeyen Lavrence"lerinden biri olan Lord Stratford"un “Türkiye Hatıraları” isimli kitapta “Canning"in yardımıyla kabul edilmiş yasaları uygulamayan paşalar tepetaklak olurlardı” denilmektedir.

Bir İngiliz generalinin “Sultan demek, Lord Stratford demektir” diye övdüğü bu büyükelçi kılıklı Lavrence, gerçekten Türkiye devlet ricalinin kariyerini elinde tutmuştur. Canning, 1853"te karısına yazdığı bir mektupta “Osmanlı hükümeti apansız değişiverdi. Reşit"le sadrazam azledildi. O saat Padişaha çıktım, yeniden vazifeleri başına getirildiler” buyurmaktadır. Yine ayni kitapta, Hariciye Nazırı Reşit Paşa"nın gözlerinden yaşlar akarak büyükelçinin elini öptüğü yazılıdır. (Doğan Avcıoğlu; Türkiye"nin Düzeni; Birinci Cilt; 1974; İstanbul sahife; 117 -8).

Yeni devlet adamı tiplemesi

Bakanlığa atanma sefarethanelerden geçince buralara bağlanan devlet adamı tipi de ortaya çıkmıştır. Reşit Paşa İngiltere"ye, Ali ve Fuat Paşalar Fransa"ya ve Mahmut Nedim Paşa Rusya taraftarı olmuştur. Şakacı Fuat Paşa bu durumu şöyle açıklamaktadır:

“Bir devlette iki kuvvet olur. Biri yukarıdan, biri aşağıdan gelir. Bizim memlekette yukarıdan gelen kuvvet cümlemizi eziyor. Aşağıdan ise bir kuvvet hasıl etmeye imkân yoktur. Bunun için papuçcu muştası gibi yandan bir kuvvet kullanmaya muhtacız. O kuvvetler de sefaretlerdir”.

Maalesef günümüzde Türkiye de, açık pazar olunca yalnız Batı malları değil Batı sermayesi de ülkeye girmeye başladı. Demiryolları, limanlar, madenler ve daha çok tekel nitelikteki alanlara ilgi gösterdi. Sonunun ne olduğunu elbette bilmeyenimiz yok değil mi?

Şimdi geldiğimiz noktada bu taptaze bilgilerin ışığında, çok fazla analiz yapmadan, insan tarih tekerrür mü ediyor demekten kendini alamıyor!

Sahi, 170 yıl sonra aynı oyunlar mı oynanıyor! Allah aşkına bir milletin belleği bu kadar nasıl zayıf olabiliyor?

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI