Türkiye İmmün-onkoloji Derneği Genel Başkanı ve Ege Üniversitesi (EÜ) Tülay Aktaş Onkoloji Hastanesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Rüçhan Uslu, AA muhabirine akciğer kanserine karşı aşı tedavisinin niteliklerini ve öteki kanser türlerine karşı yürütülen immün sistem çalışmalarını anlattı. 

Günümüzde rahim ağzı ve karaciğer kanserine karşı koruyucu aşı uygulamalarının gerçekleştirildiğini, lakin tedavi edici aşının olmadığını söyleyen Uslu, onkologların ve İlim adamlarının hedefinin de bağışıklık sisteminin kanser hücrelerini tanımasını sağlamak olduğunu aktardı. 

Son zamanlarda bağışıklık sistemini harekete geçirici tedavilerin kullanıldığını söyleyen Rüçhan Uslu, ur aşısının yalnızca ileri dönem akciğer kanserinde kullanıldığını dile getirdi. 

Sadece 'küçük hücreli dışı tipi' ismi verdikleri ileri evre, metastaz yapmış, kemoterapide müspet cevap vermiş hastalarda kullanılan aşının, hastalığın uzun vakit kontrolünü sağladığını kaydeden Uslu, 'Hastalık ilerlemiyor, başka organlara sıçramıyor, bazı hastalarda stabil seyir kronikleşiyor. Bazı hastalarda cevap elde edilebiliyor, bazılarında ise yüzde yüz yoktur edilebiliyor' diye konuştu. 

3 ayda 20'den çok hasta

Kübalı İlim adamlarınca geliştirilen ur aşısının son 3 aydır Türkiye'de kullanıldığını da söyleyen Rüçhan Uslu, klinik düzeydeki tedaviden Ege Üniversitesi Tülay Aktaş Onkoloji Hastanesi'nde 10, bütün Türkiye'de ise 20'den çok akciğer kanseri hastasının faydalandığını anlatım etti. 

Aşının şu ana kadar önemli bir menfi etkisini görmediklerini söyleyen Uslu, 'Bazı hastalar SGK sebebi ile arka ödemesi olmaması sebebiyle aşıları kendileri alıp getiriyordu. Türkiye'deki 12 merkezde de klinik şekilde uygulamaya başladık. Hastalara tedavi iyi geldiği ve taraf tesir bulunmadığı sürece devam edeceğiz' diye konuştu. 

Rüçhan Uslu, tedavinin kati sonuçlarını alabilmek için 1 sene beklemek gerektiğini belirtti.

Her aşı en az 2 bin dolara mal bulunduğu için tedavinin pahalı olabileceğini, bu nedenle hastaların klinik tedavilerde yer alabileceğini kaydeden Rüçhan Uslu, şöyle konuştu:

' Aşı tedavisi onkolojik hastalarda daha öncelikle kullanılmıyordu fakat biz biliyorduk ki bağışıklık sistemi kanserojeni yoktur ettiği, çalıştığı sürece kimsekanser olmuyordu. Bağışıklık sistemi kanser sebebi ile kandırıldığı, direnci yenildiği vakit kanser ortaya çıkıyordu. Immünolojik sistemin kansere karşı silah olduğunu biliyorduk. Ancak geliştirilmiş silahlarımız yoktu. Akciğer kanserinde aşı ile başarılı olabilirsek öteki kanserlerde de yeni tedavi sahası açacağını düşünüyoruz. Başta malign melonom olmak üzere, akciğer, böbrek, pankreas, mesane kanserlerinde ve beyin tümörlerinde bağışıklık sistemine ilişkin çalışmalar tedavi alanına giriyor.'

Pankreas kanseri ve beyin tümöründe de aşı hakkında müspet gelişmeler olabileceğini aktaran Uslu, kanser sayısının gün geçtikçe yükseldiğini anlattı.

'Kanserden ölüm koşul değil'

Geçmiş zamanlarda testis kanserinin ölümcül olduğunu, bugün ise kullanılan tedavilerle bazı hastaların yüzde yüz kurtulduğunu hatırlatan Rüçhan Uslu, meme kanseri hakkında da müspet gelişmeler bulunduğunu söyledi.

Gelişen tedavi yolları ile bundan sonra kanserle yaşamanın olası olabileceğini vurgulayan Prof. Dr. Uslu, şöyle devam etti:

'Kanserin kronik bir hastalık olduğunu kabul etmek zorundayız. Nasıl şeker hastaları ilaçlarını kullanıp normal hayatını sürdürüyorsa kanserle yaşamak da olası olacak. Eskiden kanser hastası olsaydınız kısa zamanda hayatınızı kaybederdiniz. Kanserden ölüm koşul değil. 'Kanserden kurtulacağız' bunun gibi düşünceye sahip olmak yerine 'Hastalığı denetim altında tutacağım' demeleri gerekir.'

Rüçhan Uslu, immün sisteme ilişkin tedavi yöntemlerinin yalnızca aşı ile değil ilaçlar yardımı ile de sürdürülebileceğini kaydederek, 'Baskılanmış immün sistemi harekete geçirmek için çok aşırı akıllı moleküller geliştirilmiş durumda. Bunlar T hücrelerini etkiliyor ve uyanmayan hücrelerin tepki vermesini sağlıyorlar. İlaçlar da aşılar da kullanılır durumda. Hastalardan rica ediyorum doktorlarına immünolojik tedavi ve klinik çalışmalar hakkında danışsınlar ve bilgi almaya çalışsınlar.'