Akılla yönetilmeyen bir ülkede adalet ve hukuk olmaz

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, 'Türkiye Cumhuriyeti akılla yönetilmiyor. Akılla yönetilmeyen bir ülkede adalet de olmaz, hukuk da olmaz' dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 'Üzülerek söylüyorum, içim yanarak söylüyorum Türkiye Cumhuriyeti akılla yönetilmiyor. Akılla yönetilmeyen bir ülkede adalet de olmaz, kanun da olmaz' dedi.

CHP TBMM Grubu 5. Çalışma ve Değerlendirme Toplantısı, Antalya Belek Turizm Bölgesi’ndeki bir otelde başladı. Eski CHP Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal, CHP milletvekilleri ve Merkez Yönetim Kurulu (MYK) üyelerinin katıldığı toplantının açılışında konuşan Kılıçdaroğlu, cumhuriyetin 91'inci yılında Ermenek'ten gelen haberin yürekleri burktuğunu söyledi.

Devletin us ve bilimle yönetilmesi gerektiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, uygar dünyanın benimsediği ve kabul ettiği bu olgunun Türkiye'de yaşama geçirilemediğini savundu. Devletin kin, öfke, intikam duygusuyla yönetilemeyeceğini, us ve bilimle yönetilmesi gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, 'Üzülerek söylüyorum, içim yanarak söylüyorum Türkiye Cumhuriyeti akılla yönetilmiyor. Akılla yönetilmeyen bir ülkede adalet de olmaz, kanun da olmaz' diye konuştu.

İş kazaları

Akılla yönetilen bir devlette iş kazalarının iş cinayetlerine dönüşmediğini, kitlesel ölümlerin gerçekleşmediğini anlatım eden Kılıçdaroğlu, oldukça çok ülkede yer altında şahısların çalıştığını, oralarda da süre vakit kazalar olduğunu fakat Türkiye'deki bunun şeklinde kitlesel ölümlerin yaşanmadığını kaydetti.

Türkiye'nin iş kazalarında Avrupa birincisi, dünya üçüncüsü olduğuna değinen Kılıçdaroğlu, 'Bu da Türkiye'nin akılla yönetilmediğini gösteriyor, bilimle yönetilmediğini gösteriyor. Gönül isterdi ki ahlakta birinci olalım, hayat standardında birinci olalım, demokraside birinci olalım ama biz iş kazalarında Avrupa birincisiyiz' dedi.

Akılla yönetilen bir ülkede yer altında çalışmayla ilgili tüm risk unsurlarının masaya yatırıldığını, Uluslararası Çalışma Örgütü'nün ortaya koyduğu standartlara bakıldığını ve tüm riskler bulunmamaktadır edildikten sonra işçinin yer altına inmesine izin verildiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, Türkiye'de ise doğru dürüst eğitimden geçirilmeden işçilerin yer altına indirildiğini, bunun neticesinde kitlesel ölümler yaşandığını vurguladı.

'Cinayete el konulmaz'

Kazanın arkasından Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakanlar, valiler, kaymakamlar ve milletvekillerinin hadise yerine geldiğine işaret eden Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

'Neymiş? İş kazası olmuş, el koymaya gidiyorlar. Cinayete el konulmaz, iş cinayetine el koyacak bireyin adresi bellidir, devletin savcısı el koyacak o kadar. Sonra üçüncü perde, gitmekteler oraya başlıyorlar şikayet etmeye. Her önüne geleni şikayet ediyor. Ya kardeşim sen nerede oturuyorsun? Cumhurbaşkanlığı koltuğunda. Nerede oturuyorsun? Başbakanlık koltuğunda. Nerede oturuyorsun? Bakanlık koltuğunda. Sen şikayet edersen bu yurttaş şikayetini kime anlatacak? Geldiğimiz nokta bu. Akılla yönetilmeyen bir Türkiye ile karşı karşıyayız. Günlük kararlarla bir yurt yönetilmez.'

Kazanın arkasından sendikaların suçlanmasını da eleştiren Kılıçdaroğlu, 'Neymiş? Sendikalar yer altına inecek işçileri eğitmiyorlarmış. Bunu söyledikleri süre emin olun içimden bir şeyler koptu. Ülkemizde sendika mı bıraktınız? Hangi maden ocağında doğru dürüst sendika var?' diye sordu.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı'nın sözleri

Ermenek'te yaşanan maden kazasının arkasından Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik'in sözlerini de eleştiren CHP Lideri Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

 '(Efendim) diyor, (Bir maden ocağını kurallara uymadı diye kapatıyoruz, 50 şahıs araya giriyor açtırmak için). Müthiş bir itiraf. Bu itirafta yer aldığı için de bu bakanı tebrik ediyorum lakin başbakanlık koltuğunda oturan insana de şunu sormaktan kendimi alamıyorum: Şimdi sen o bakanı çağırıp, (Gel dost bu maden ocağıyla ilgili müfettiş raporu vardı, kapatma kararı alman gerekiyordu, kimler araya girdi, hangi gerekçeyle sen maden ocaklarını açtırdın) bunu sorabilir mi? Ağabeyinden izin isteyecektir mutlaka. Başbakansın sen, ağabeye muhtaç değilsin. O koltuğun hakkını vereceksin, çağıracaksın o bakanı bunun hesabını soracaksın. Araya girenler içerisinde pabuç kutusu sahibi bulunan var mı, çikolata kutusu sahibi olanlar var mı, bakanlar, bakan çocukları, başbakanlar var mı?'

Medyada çıkan kimi haberler

İktidara yakın medya grubunun Ermenek'te yaşanan kazayla ilgili yalnızca patronları suçlayıcı haberler yaptığını, iktidarın aleyhine bir haber yapmadıklarını savunan Kılıçdaroğlu, 'Onları ben fazla aşırı iyi anlıyorum, iktidarı korumaları gerektiğini de anlıyorum. Çünkü onların umumi yayın yönetmenleri bir halk bankasına telefon edip, (Oğlum Süleyman, 2 milyon gönder, işçinin aylığını ödeyeceğim) dediğini de biliyorum. İktidar giderse bir daha telefon edemeyeceklerini fazla aşırı iyi biliyorlar' dedi.

İktidara yönelik 'Taşeronlaşmayı sen getirdin, sendikacılığı öldürdün, sendikadan medet umuyorsun' diye eleştirilerde bulunan Kılıçdaroğlu, iktidara yer altı işletmelerinde sendikacılığın mecbur bir vaziyete getirilmesi anlamında teklifte bulunduğunu kaydetti.

İstifa çağrısı

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik'e istifa çağrısında da bulunan Kılıçdaroğlu, 'Ben maden ocağını kapatıyorum, 50 şahıs araya giriyor ben açmak mecburiyetinde kalıyorum' diyen bir bakanın siyasi ahlak gereği istifa etmesi gerektiğini savundu.

Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

'Cumhuriyet fazilettir diyoruz, cumhuriyet erdemdir diyoruz. Eğer cumhuriyet erdemse, faziletse o koltuktan ayrılacaksın kardeşim. Kendine saygı duyuyorsan, ailene saygı duyuyorsan, yer altında kurtarılmalarını umutla beklediğimiz o işçilere ve ailelerine saygı duyuyorsan hükümetten çekileceksin, (Ben beceremedim) diyeceksin.'

Kılıçdaroğlu, 1995 yılında yer altında çalışan maden işçileri için iş güvenliği ve sağlıkla ilgili bir sözleşme bulunduğunu, 2014 yılına gelinmesine karşın hala bu sözleşmenin TBMM’den geçmediğini belirterek, bu sözleşmenin parlamentonun gündemine getirilmemesinin sorgulanması gerektiğini bildirdi.

'Çalışma şartları Türkiye'de felaket'

Çalışma koşullarının Türkiye'de 'felaket' olduğunu, işçinin emeğinin 'vahşi kapitalizme teslim edildiğini' savunan Kılıçdaroğlu, işçilerin emek koşullarını merak edenlerin İstanbul Davutpaşa'ya, Zeytinburnu'na, Merter'e gidebileceklerini söyledi.

'Bir lokmaya bırakın 8 saati, 12 saat kesintisiz çalışan var' diyen Kılıçdaroğlu, 'Yer altında çalışan işçinin yer üstüne çıkıp ekmek yemesini yasaklayan bir düzeni siz nasıl savunacaksınız? Burada çalışan işçilerin etnik kimliğine bakan var mı? Yok. İmanına bakan var mı? Yok. Yaşam tarzına bakan var mı? Yok. Çünkü vahşi kapitalizmde emeğin sınırsız sömürülmesi var' diye konuştu.

Siyasetin para, şahsi hırs, makam, mevki için yapılmayacağını, insan mutluluğu için yapılması gerektiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, iktidarın bunları unuttuğunu, şahsi çıkarları ve yandaşları için politika yaptığını iddia etti.

'Demokrasilerde vesayet olmaz'

Demokrasilerde vesayet olmadığını, CHP'nin de vesayeti kabul etmeyen bir siyasi gelenekten geldiğini belirten Kılıçdaroğlu, iktidarın da vesayetten şikayet ettiğini söyledi.

Demokrasinin derinleşmesi ve birinci derslik demokrasi için, 12 Eylül askeri vuruş çağında yapılan yasaların değiştirilmesi için iktidara teklifte bulunduklarını anlatım eden Kılıçdaroğlu, bu talebin iktidar sebebi ile görülmediğini iddia etti.

İktidarın, inanç, etnik kimlik, hayat tarzı bağlamında ayrıştırdığını, toplumu böldüğünü savunan Kılıçdaroğlu, toplumun özgürce düşünmesinin önüne set çektiğini öne sürdü.

Kılıçdaroğlu, 'Cumhuriyet tarihimizde 21. asrın başında Ortaçağ'a art dönüş yaptık. İnanç, etnik hüviyet ve hayat tarzı üstünden siyaset, toplumu ayrıştırdı ve kutuplaştırdı. İktidar bundan besleniyor, cebini dolduruyor ama sokaktaki yurttaş bunu görmezlikten geliyor' dedi.

'Birileri için hususi kanun yoktur'

Aklın egemen yer aldığı bir yönetimde hukukun üstünlüğü ve adalet kavramlarının yüce kavramlar olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, bu devletlerde bazıları için hususi kanun bulunmadığını, 'darbe anayasası' diye tanımlanan var anayasada dahi 'Hiçbir sınıfa, zümreye ayrıcalık tanınamaz' diye açık hüküm konulduğunu söyledi.

Türkiye'de vatandaşların eşit koşulları olmadığını savunan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

'İki lira çaldı diye garibanın çocuğu 15 sene cezayla yargılanıyor. Ayakkabı kutularında, yatak odalarındaki kasalarda milyonlarca dolar çalanlar ellerini kollarını sallayarak geziyor. Hırsızlığın prim yaptığı bir sistem olabilmekte mi? Hırsızların el üzerinde tutulduğu bir sistem olabilmekte mi? Bu düzeni yıkmak zorundayız, bu sisteme karşı savaş etmek zorundayız.'

Vesayetten söz eden bir iktidarın kendi hukukunu oluşturmaması gerektiğini anlatım eden Kılıçdaroğlu, 'Hukukun üstün yer aldığı bir toplumda kanun iktidarın sopası değildir. Hukukun egemen bulunmadığı bir toplumda politik iktidarın sopası mahkemelerdir' dedi.

'Hitler’in taktikleri'

Tek parti iktidarıyla devletin iç içe geçtiğini savunan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

'Tek parti devletlerinin bir ayrıcalığı daha var, içte ve dışta devamlı hasım yaratmak. Düşman yaratarak gidersiniz. Bunlar Hitler'in taktikleridir. 21. asrın başında Adalet ve Kalkınma Partisi'nin izlediği taktikler Goebbels ve Hitler'in taktikleridir. Bütün yurttaşlarımın bunu bilmesini isterim. O manzara Almanya'yı felakete götürdü, bu manzara da korkarım ki Türkiye'yi felakete taşıyacaktır. Ben temel muhalefet partisinin umumi başkanı şekilde bunları izah etmek zorundayım, toplumu uyarmak zorundayım. Yargıyla oynuyorlar, yargıyı değnek şekilde kullanıyorlar. Kendileri için kullanıyorlar. Biz hakimi ne diye bilirdik, savcıyı ne diye bilirdik? Savcı devletin savcısıdır. Bir yurttaş haksızlığa uğramışsa onu savunur. Savcılar o işi bıraktılar. Kimi savunuyorlar? Kimse kusura bakmasın, hırsızları savunan savcılar çıktı. Nasıl korursunuz hırsızlık yapanları? Süreç Deniz Feneri ile başladı. Hırsızı soruşturan savcıyı soruşturdular. Şimdi 17 Aralık, 25 Aralık sürecini kapatıyorlar. İstedikleri kadar savaş etsinler, istedikleri kadar kapatsınlar, bir tek CHP'li dahi yaşamda kalsa biz bu dosyayı kapatmayacağız.'

Yeni kanun tasarısı

TBMM'ye getirilen güvenlikle ilgili yeni kanun tasarısını da eleştiren Kılıçdaroğlu, yeni kanun ile 'makul şüphe' iddiasıyla bir bireyin hapse atılabileceğini, mal varlığına el konulabileceğini, bu kişiyi savunacak avukatın da ilgili dosyayı göremeyeceğini söyledi.

Salondaki bir partilinin, 'Hitler'in taktiği bu' sözleri üstüne Kılıçdaroğlu, 'Hitler'in dahi aklına gelmemiştir bu emin olun' diye yanıt verdi

Gelinen süreçte hükümetin ömrünün bittiğini savunan Kılıçdaroğlu, hükümetin kanunu çıkararak kendi yandaşlarını varlıklı etmek istediğini iddia etti.

Tezkere

Meclis'ten çıkan tezkereyi de eleştiren Kılıaçdaroğlu, Türkiye'nin hariç politikada duvara çarptığını öne sürdü. 'Ben kendi ülkemin topraklarına yabancı bir askerin postallarının değmesini istemem. O postalların Türkiye'ye gelmesinden ben rahatsızım' diyen Kılıçdaroğlu, tezkereye 'Evet' diyenlerin bunun hesabını vermesi gerektiğini kaydetti.

Türkiye'de üniversite mezunu gençler başta olmak üzere işsizlik sorununun tırmandığını, iş bekleyen gençler dururken ülkeye gelen Suriyelilere iş bulunduğunu savunan Kılıçdaroğlu, 'Kimse kusura bakmasın, işse öncelikle benim insanım iş bulacak' dedi.

Siyaset Haberleri

Bakan Göktaş’tan Türkiye’nin ilk Anne Müzesi’ne ziyaret
TBMM Başkanı Kurtulmuş, Küba’da
Emet Belediye Başkanı makam odasının kapısını söktürdü
Erbaa Belediye Başkanı Karagöl’e Türkiye Medya Temsilcilerinden tebrik ziyareti
Çin Devlet Başkanı Şi, Sırbistan’da
TBMM Başkanı Kurtulmuş, Türkiye’nin Meksika Büyükelçiliğini ziyaret etti
Milli Eğitim Bakanı Tekin’den İbrahim Oktugan’ın vefatıyla ilgili açıklama
Hamas Siyasi Büro üyesi Hamdan: “İsrail’in Refah’taki askeri operasyonunun devam etmesi halinde ateşkes anlaşması olmayacak”
CHP Niğde İl Kadın Kolları Başkanı Yaşar ve yönetimi istifa etti
Netanyahu’dan müzakere heyetine talimat: “Rehinelerimizin serbest bırakılması için gerekli koşullar konusunda ısrarcı olmaya devam edin”