Biri CHP’li, biri MHP’li ve biri de AK Partili üç arkadaş ormana gezmeye giderler. CHP’li olan kör, MHP’li olan sağır ve AK Partili olan dilsizdir. Ormanda yürürken bir uçurumun kenarına yaklaşırlar. Bir anlık dalgınlıkla sağır olan MHP’li uçurumdan aşağı düşer ve ölür. Peki; dilsiz olan AK Partili, bu durumu kör olan CHP’ye nasıl anlatabilir? Sorunun net cevabı son cümlede.
Gelelim asıl meselemize; Türk’üz ve düşmanımızın haddi hesabı yok. Yaşadığımız coğrafyanın önemini tüm dünya biliyor. Bu bölgelerin BAKİR oluşu sermaye ülkelerinin iştahını kabartıyor. Burada pay alabilmeleri için Türkiye’nin parçalanıp bölünmesi gerekiyor. Türkiye’nin başına PKK’yı, PYD’yi, IŞİD’i ve FETÖ’yü bela ettiler. Sınırsız destekledikleri bu örgütler adeta kuduz köpek gibi saldırmaya başladı. Bu da yetmezmiş gibi bizden birilerini devletin ŞAH DAMIRAN yerleştirerek PARELEL DEVLET kurdular. Vatandaşın bile attığı adımdan haberdar oldular.
15 Temmuz İŞGAL GİRİŞİMİNİN ardından HDP hariç tüm siyasi partiler BİRLİK ruhunu yakalayarak beraber hareket etmeye başladı. Ülkede tüm taşların yerinde oynayacağını, tüm hainlerin cezasını çekeceğini, AK’la KARA’nın belli olacağını beklerken yine gizli ve güçlü bir el devreye girerek o taşları yeniden yerine koydu. CHP KIVRAK bir hareketle aslına geri döndü. Birlik ve beraberlik ruhunu bir çırpıda öldürdü. Tekrardan ERDOĞAN düşmanlığı başlattı.
Oysa Atatürk Sivas Kongresi’ni gerçekleştirirken bir lise binasında kalıyordu. ATA’nın hizmetini ise temiz yüzlü bir genç yapıyordu. O günlerde padişahın lise binasına baskın yapacağı ve içeride bulunan herkesi öldüreceği söylentisi ortalıkta dolaşıyordu. Atatürk’ün hizmetini yapan delikanlının babası sık sık oğlunu lise binasında ziyarete geliyor ve “Etme eyleme, evine dön, bugün yarın kente baskın yapılacak. Mustafa Kemal ve arkadaşları yakalanacak. Onlar her şeyi göze almışlar, sen aileni düşün” diyerek dönmesi için oğlunu iknaya çalışıyordu. Babanın sık gelişleri Atatürk’ün dikkatini çekmişti. Bir gün delikanlıyı yanına çağırarak, “Sık sık seni ziyarete gelen kimdir? Ne istiyor?” diye sorar. Delikanlı da “BABAM” diyerek her şeyi anlattır. Bunun üzerine Atatürk, elini çocuğun omzuna koyup, “Hizmetinden memnunum, ancak baba hakkı büyüktür. Madem razı olmuyor, git! Git, ama babana da şunu söylemeyi unutma, vatan elden giderse evladın ne hükmü kalır?” der.
Şimdiki durumda aynısı. Vatan elden giderse ne AK PARTİ’NİN ne CHP’nin, ne MHP’nin ne de diğer partilerin hükmü kalır. Recep Tayyip Erdoğan ülkeyi kurtarmanın peşinde iken, siyasiler FETÖ geri gelir korkusuyla SUS-PUS izlemeye devam ediyor. Bazı çevreler ise 2. DARBE geliyor korkusu yayıyor.
Şimdi gelelim başta sorduğum sorunun cevabına; SORUNUN NET BİR CEVABI YOKTUR! Çünkü sağır MHP’li uçurumdan düştüğü için, dilsiz AK PARTİ’li hiç bir şekilde durumu kör CHP’’liye anlatamaz. Bu ülke elden gittiği zaman hiç biriniz bu durumu çocuklarınıza, torunuza ve sizi seçenlere anlatamazsınız. Siz siz olun BİRLİK ve BERABERLİĞİNİZDEN ödün vermeyin. İçinizdeki hainleri bir an önce ADALETE teslim edin. Aksi halde TARİH sizi HAİN olarak yazar ve öyle de kalırsınız…
