Seyran Park
Doğa Veteriner Kliniği
SON DAKİKA
Kültür 22 Aralık 2014 - 12:33 Yorum: 0

Osmanlı'nın izlerini ortaya çıkarıyorlar

Saraybosna Müzesi'nde görev yapan Muftareviç ile Avdiç, Balkan coğrafyasında bugün izleri dahi silinmiş Osmanlı eserlerini gün yüzüne çıkararak ülkelerin tarihlerine önemli katkılarda bulunuyor.

Osmanlı'nın izlerini ortaya çıkarıyorlar

Balkanlar'ın ilk 'Osmanlı arkeologları' bulunan ve Saraybosna Müzesi'nde vazife oluşturan Adnan Muftareviç ile Mirsad Avdiç, başta Bosna Hersek olmak üzere bütün Balkanlar'da, bugün izleri bile kalmayan Osmanlı zamanına ait eserleri gün yüzüne çıkararak, devletlerin tarihine mühim bir katkıda bulunuyor.

Osmanlı'nın dört asırdan çok hüküm sürdüğü ve ardında yüzlerce yapıt bıraktığı Bosna Hersek'te, ülkenin 1878 yılında Berlin Anlaşması ile Osmanlı yönetiminden çıkmasının arkasından Osmanlı'nın yaptırdığı çok birçok cami, han, hamam ve medrese benzeri eserlerin bir bölümü bu ülkede yönetimi devralan Avusturya-Macaristan İmparatorluğu, Sırp-Hırvat-Sloven Krallığı ve Yugoslavya devrinde yıkıldı ve üzeri toprakla örtüldü.

Sadece başkent Saraybosna'da, o çağda bulunmamakta edilen 10'dan çok Osmanlı eseri, Saraybosna Müzesi'nde Osmanlı arkeologu şekilde vazife oluşturan Adnan Muftareviç ve Mirsad Avdiç'in muvaffakiyetli çalışmaları sonucu yeniden toprak üstüne çıkarıldı. Bosna'nın 'Osmanlı arkeologlar' bugüne dek yaptıkları kazılarda, 1463 yılındaFatih Sultan Mehmed'in şehrin fethedilmesi anısına Saraybosna'nın Beyaz Tabya mevkisinde yaptırdığı ve sırf Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesi'nde bahsi geçen 'Ebu I' Feth Mehmed Han Camisi'nin temellerinin yanı paradigma gene Saraybosna'da 16. yüzyılda yaptırılan, fakat Avusturya-Macaristan devrinde yıkılan, Yugoslavya devrinde üzeri toprakla örtülen Bakır Baba Camisi ve derhal yanı başındaki mezarlık, medrese ve kütüphane de bulunuyor.

Kurdukları '1894 Arkeologlar Derneği' ile başta Bosna Hersek olmak üzere bütün Balkan coğrafyasında mühim çalışmalara imza atan arkeolog Adnan Muftareviç, bugüne dek yaptıkları kazılarda, geçmişte tam olarak bulunmamakta edilmiş oldukça çok Osmanlı eserini tekrardan gün yüzüne çıkardıklarını söyledi.

Bosna Hersek'in yanı paradigma Karadağ'da da çalışmalar yürüttüklerini ifade eden Muftareviç, gelecekte bu çalışmalarını daha geniş bir  alanda yürütmeyi planladıklarını anlatım etti.

Muftareviç, Türkiye'den de arkeoloji bilimi ile ilgilenenlerin çalışmalarına alaka göstermesi halinde, hem Türkiye'de hem de Balkanlar'da beraberce kazılar yapılabileceğini ve Osmanlı'nın kaybolan eserlerini ortaya çıkaracaklarını belirtti.

Kazılarda azami cami ve mezarlığa rastladıklarını ifade eden Muftareviç, bunun yanı paradigma medrese, hamam, han, kale benzeri Osmanlı eserleri de bulduklarını kaydetti.

 

-Tarihi cami, silah deposu şekilde kullanıldı

 

Muftareviç, Balkanlar'da, bilhassa de Bosna Hersek'te 1878 yılından itibaren Osmanlı mimarisine karşı yıkım başlatıldığına dikkati çekerek, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu devrinde başlatılan yıkımın, Sırp-Hırvat-Sloven Krallığı ve komünist Yugoslavya devrinde de sürdüğünü anlatım etti.

Yugoslavya devrinde üzeri toprakla örtülen, fakat eski yerinin derhal yanı başında Bursa Büyükşehir Belediyesi öncülüğünde yenisi yapılan Saraybosna'daki Bakır Baba Camisi'nin avlusunda buldukları mezarlık, medrese, kütüphane ve sebillerin yaşanan yıkımın en kocaman işareti olduğunu vurgulayan Muftareviç, 'Bu cami 19. yüzyılda, Avusturya Macaristan İmparatorluğu devrinde ibadete kapatılmış ve silah deposu şekilde kullanılmış. Sonraki senelerde çıkan yangında cami tam olarak yerle bir olmuş. Caminin derhal yanı başında bir medrese, kütüphane ve mezarlık bulunuyor. Tüm bunların üzeri, 1939 yılında toprakla kapatılıyor. Ancak çalışmalarımız neticesinde bu alana şimdi cami yapıldı, mezarlık ve kütüphanenin temellerine ise ulaşıldı ' dedi.

İzleri kaybolan Osmanlı eserlerini bulurken tarihsel belgelerden yararlandıklarını ifade eden Muftareviç, bunun yanı paradigma Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesi yardımıyla de Saraybosna'da bir cami bulduklarını söyledi.

Muftareviç, Saraybosna'daki Beyaz Tabya'da temellerine ulaştıkları Ebu I' Feth Mehmed Han Camisi'nin tarihsel belgelerde mevcut olmadığını, sırf Seyahatname'de isminin geçtiğini belirterek, yaptıkları kazılarda caminin temellerine ulaşarak 'gerçeği gün yüzüne çıkardıklarını' kaydetti.

'Osmanlı arkeologları', yaptıkları kazı çalışmalarında ayrıca, Uzun Hacı Mustafa Camisi (Saraybosna, 16. yüzyıl), Eski Cami (Breza, 17. yüzyıl), Kalın Hacı Ali Mektebi (Saraybosna, 16. yüzyıl), Hacı İsmail Mısri Medresesi (Saraybosna, 18. yüzyıl), Taşlıhan (Saraybosna, 16. yüzyıl), Konak (Bihaç, 19 yüzyıl), Firuz Bey Hamamı (Saraybosna, 16. yüzyıl), Beyaz Tabya (Saraybosna), Ostrovitsa (Kulen Vakuf), Sarı Tabya (Saraybosna), Tekke Mezarlığı (Kakanj), Bakır Baba Cami Mezarlığı (Saraybosna), Bar Mahalle Mezarlığı (Rojaye-Karadağ) ve Baruthane'nin (Saraybosna) de izlerine ulaşmayı başardı.

Kazılarda ortaya çıkardıkları eserlerin geleceğiyle ilgili şehrin idarecilerinin karar verdiğini, kendilerinin sırf bu eserleri ortaya çıkarma anlamında görevleri olduğunu anlatım eden Muftareviç, ''Ancak hukuk gereği bulduğumuz bu eserlerin üstüne diğer bir şey yapılması olasıdır değildir. Eski biçimine getirilmesi ise şehrin idarecilerinin takdirindedir'' diye konuştu.

 

- Osmanlı Arkeolojisi

 

Muftareviç ayrıca, Osmanlı Arkeolojisi'nin de arkeolojinin bir alt bilimi şekilde kabul edilmesi için hummalı gayret harcadıklarını belirterek, 'toprağın altındaki her şeyin arkeolojinin alaka sahasına girdiğini ve bu sebeple Osmanlı Arkeolojisi'nin de bir İlim şekilde kabul edilmesi gerektiğini' söyledi.

Osmanlı Arkeolojisi'nin İlim şekilde kabul edilmesi yolunda Bosna Hersek'te mühim yol kat ettiklerini kaydeden Muftareviç, kazı çalışmalarının sürdüğü Bakır Baba Camisi'nin avlusunda yer sektör mezarlık, medrese ve kütüphanenin olduğu alanın 'arkeolojik park' şekilde kabul edildiğini anlatım etti.

Muftareviç, kazı çalışmalarının bazılarını cemiyet şekilde kendilerinin, bazılarını ise Saraybosna Müzesi'nin finanse edildiğini belirterek, Türkiye'nin arkeolojik kazılarak destek olmadığını, sırf yenileme kısmında destek olduğunu söyledi.

Kazı çalışmalarında maddi imkansızlıklar itibarıyla problem yaşadıklarını ifade eden Muftareviç, 'Mesela mezarlığı ilk bulduğumuzda öncelikle işçileri motive ediyoruz. Paramız bitmeden işi bitirelim, diyoruz. Kimi süre ise bazı belediyeler bizi finanse ediyor ve şehirlerinde arkeolojik çalışmalar yapıyoruz. Ama bunlar çok çok küçük paralar' halinde konuştu.

Muftareviç, ilerleyen çağda içinde Osmanlı eserlerinin, belgelerin, kazı çalışmalarına ilişkin verilerin bulunacağı bir 'Osmanlı Arkeoloji Merkezi' kurmayı amaçladıklarını kaydederek, konuyla ilgili tetkik yapmak isteyenlerin bu merkeze gelip burada iş yapabileceğini sözlerine ekledi.

Eğitimini Akdeniz Üniversitesi Arkeoloji Bölümü'nde 1999 yılında tamamlayan Muftareviç ile Saraybosna Üniversitesi Arkeoloji Bölümü mezunu Avdiç, 2001 yılında Saraybosna Müzesi'nde çalışmaya başladı. Bosna Hersek ve Balkanlar'da arkeologların genellikle Osmanlı öncesi dönemlere ilişkin kazılar yaptıklarını gören ikili, alanda 500 sene kalan ve inşa ettiği eserlerin mühim bölümü bulunmamakta edilen Osmanlı'nın kaybolan eserleriyle ilgilenilmemesini kocaman bir eksiklik şekilde görerek bu bölgeye eğildi.

Muftareviç ve Avdiç, bunun üstüne 2005 yılından itibaren sırf Osmanlı'ya ilişkin bulunmamakta edilen yapıtlar üstüne arkeolojik kazı çalışmalar yapıyor.

ETİKETLER: Osmanlı , İz , Müze
Haber Kaynağı: MALATYA GÜNCEL
Malatya Haber
Malatya Haber
Malatya Güncel Haber