MENÜ

Sanıklar ve mağdurlar da adalet bekliyor

Kamuoyunda Askeri Casusluk Davası olarak bilinen ve 16 Nisan’da 2.Silivri Çadırı kurulacak olan bu dava üzerinden çok ciddi bir psikolojik harekat yürütülmektedir.

Yayınlanma: 13 Mart 2013 15:31 Güncelleme: 11 Eylül 2025 21:03
Sanıklar ve mağdurlar da adalet bekliyor

Değerli Basın Mensupları;

Kamuoyunda Askeri Casusluk Davası  olarak bilinen ve 16 Nisan’da 2.Silivri Çadırı kurulacak olan bu dava üzerinden çok ciddi bir psikolojik harekat yürütülmektedir.

Çünkü;

Belli yayın organları tarafından bu dava sürekli ‘casusluk, fuhuş, şantaj, tehdit’ kelimeleriyle kamuoyunda anılarak, davanın bu şekilde zihinlerde yer etmesine yönelik sistemli bir kara propaganda başlatılmıştır.

Nitekim davanın sanıkları ile yaptığımız görüşmelerdeki tutanaklarımız ve iddianamenin ortaya çıkardığı  gerçek bunun büyük çaplı bir TASFİYE OPERASYONU olduğunu ortaya koymaktadır.

Bizler, CHP cezaevleri İnceleme ve İzleme Komisyonu üyeleri olarak bugüne kadar birçok cezaevini ziyaret ettik ve bugüne kadar yaptığımız ziyaretlerde;

hiçbir bölge ayrımı yapmadan,

suçun türünü ayırmadan,

suçlunun menşesine bakmadan,

sağcı solcu demeden,

KCK’lı ve PKK’lı demeden,

Hizbullah hükümlüsü demeden, tutuklu ve hükümlüleri cezaevlerinde ziyaret ettik. 

Etmeye de devam edeceğiz.

Bu kapsamda yaptığımız ziyaretlerden bir kaçı da bu davanın sanıklarına yönelikti. Askeri Casusluk Davası kapsamında tutuklu bulunan sanıkları, hem İzmir Ege Ordu Komutanlığı Askeri Cezaevinde hem de İzmir Şakran Kadın Kapalı ve Buca F Tipi cezaevlerinde toplamda 6 kez ziyaret ettik ve her bir ziyaretimizde bu davaya ilişkin farklı bir hikayeye tanık olduk. İddianamenin yayınlanmasının ardından ise yaptığımız ziyaretlerde bir kez daha gördük ki; bu dava askeri ile bürokratı ile bir TASFİYENİN diğer adı.

Dijital komplolar cenneti haline dönüşen ülkemizde devam eden benzer davalardaki sürecin bir benzeri bu davada yaşanıyor.

Asılsız suçlamalar, dijital belgeler, CD’ler, hard diskler… Örneğin; Buzdolaplarının üzerinde, arkasında bulunan CD’ler bu davada buzdolaplarının üzerindeki siyah poşetlere, aynı marka HARD DİSKLERE dönüşüyor.

Yüzlerce asker, yüzlerce sivil, bürokrat şimdi bir çetenin üyesi olmakla hem de casusluk, şantaj ve fuhuş  çetesinin üyesi olmakla suçlanıyor!

Ve şöyle bir geriye dönük baktığınızda, görüyorsunuz ki; bu davanın da konusu olan casusluktan dolayı, Türk Ordusunda şimdiye kadar 1 kişi bile atılma cezasını almamış.

Ama İzmir’deki davada 253 TSK mensubu, sayıları 500’lere yaklaşan bürokrat ve birçok sivil sanık/ mağdur casuslukla, fuhuşla, şantajla suçlanıyor. Bunlardan 57 tanesi Ege Ordu Komutanlığı Askerî Cezaevinde tutukluydu. Toplamda 85 tutuklunun bulunduğu bu davada, sanıklar tam dokuz ay iddianame beklediler. Ve bu insanlar bu süre zarfında, casus, şantajcı ve fuhuş çetesi olarak basına lanse edildiler.

Ve altını bir kez daha çizmek isteriz ki; Askeri Casusluk davasının İstanbul’da görülen duruşmaları bittiğinde davanın ismini teşkil eden casusluk suçlamasından ceza alan bir kişi bile olmadı!

 

Bu dava ile ilgili bugüne kadar birçok rapor yayınladık.

Kamuoyunu bilgilendirmeye çalıştık.

En son Şubat ayının sonunda, aralarında şizofreni tedavisinde dünyaca ün kazanmış, Prof.Dr. Tabip Albay Tayfun Uzbay’ın da bulunduğu 5’i muvazzaf asker, 1’i eskort olduğu iddia edilen kadın, toplam 6 kişi tahliye edildi.

Şimdi diğer sanıklar ve mağdurlar da ADALET bekliyor.

Davanın kapsamına baktığımızda;

Askerlerden, bürokratlardan ve sivillerden oluşan SÖZDE BİR  ÖRGÜTÜN olduğunu görüyoruz. Sizlere dağıttığımız birer kopyadan da görebileceğiniz gibi, bu kişiler her nedense birbirini tanımıyor!

Dava kapsamında tutuklu bulunan askerlerin kimler olduğuna yakından baktığımızda;

Deniz Kuvvetlerinin boğaz komutanlıklarından başlayarak İskenderun’a kadar neredeyse tüm deniz üst komutanları, komodorlar, firkateyn komutanları,

Hava Kuvvetlerinin kendi dönem arkadaşlarından 3 ila 5 yıl ileriye terfi etmiş olan ve geleceğin Hava Kuvvetleri Komutanlığı için birbiri ile ileride yarışacak 3 tane F-16 Filo Komutanı, 
 

Ankara ve İstanbul GATA’dan en başarılı bilim adamları,

Diyarbakır askeri hastanesinin başhekimi, Jandarma Genel Komutanlığı’nın Muhabere Komutanlığı ve MEBS Başkanlığı’nın çok kritik subayları,
 

özelikle subayların askere alınmasında, subaylık sınavlarında, subayların seçilmesinde, terfide, eğitiminde, en kritik görevlerde bulunan komutanlar, 

bütün dünyadaki ilaç devlerinin peşinde olduğu, şizofreniye çare bulan bilim adamından,
 

Savarona gemisindeki fuhuş operasyonunu yapan bot komutanına,

Milli Gemi Projesi’nin ve Milli Torpido projesinin başındaki komutanlara kadar birçok üst düzey ve kritik görevdeki subay burada bulunuyor.
 

Bu insanların ortak özellikleri ise; her sınıftan eşit ve özenle seçilmiş bir örneklemin parçaları olmaları.

Kendi alanlarında son derece başarılılar

Pek çoğu geçtiğimiz Yüksek Askeri Şura’da terfi beklerken tutuklanıyor.
 

En üst düzeyde, ödüller, takdirnameler, şerit rozetlere layık görülen, yönettikleri birlikler silahlı kuvvetlerinin en başarılı birlikleri olarak seçilmiş, katıldıkları uluslararası eğitimlerde derece almış, pek çoğu kendi alanında uluslararası düzeyde yüksek başarıları ile tanınmanın yanında çok fazla sayıda panel ve konferansa konuşmacı, eğitmen olarak çağırılmış uzmanlar bunlar.

Bu kişiler, dönemlerini derece ile bitirmiş, kurmaylığa ilk seferinde hak kazanmış, yüksek dereceler ile harp akademisinden mezun olmuş ve Türk ordusunun parlayan yıldızları gözbebekleri olarak ifade edilen kişiler.
 

Ve ayrıca, hepsi düşük gelirli ailelerin çocukları. Hali hazırda da mal varlıkları son derece mütevazi, en büyük zenginlikleri silahlı kuvvetlerden almış oldukları ödüller ve takdirnameler.

Para karşılığı belge satmakla suçlanan askerlerin, banka hesaplarında borçlarını ödemeye yetecek kadar dahi parası yok...
 

-Amerika’da dünya rekoru kırarak birincilikle bitirdiği TOPGUN olarak bilinen askeri eğitimden sonra ordudan ayrılıp  çok yüksek ücretlerle uçuş okulu eğitmenliği yapması  teklif edildiği halde görevini bırakıp gitmeyen,

-Milyon dolarlık cihazlarla ordu yararına ameliyat yapıp özel hastanelerin inanılmaz maaş tekliflerini geri çeviren,

-İcat ettiği tedavi yöntemini satın almak için uluslararası veya ulusal ilaç firmalarının milyon dolarlık tekliflerini geri çeviren,

-Büyük şirketlerde çok yüksek maaşlı  pilotlukları, kaptanlıkları reddedip şimdilerde kredi ile almış oldukları evin taksitini ödeyemeyen insanlar bunlar...

Ve onlar için casusluk suçlaması idamdan daha ağır bir ceza...!

Orduya yirmi yıl, otuz yıl, kırk yıl şerefle hizmet etmiş  subaylar, komutanlar,  23 yaşındaki bir kızın emrinde oldukları  bir örgüte üye olmakla suçlanıyorlar.

Örgütün lideri olduğu iddia edilen Bilgin Özkaynak ile de, bağlı oldukları iddia edilen Narin K.  ile de ne bir ses kaydı, ne bir temas, görüşme ne aynı mekanda bulunmuşluk ne de fiziki takip sonucu elde edilen bir somut delil ortada yok.

Bilgin Özkaynak veya Narin K. İle ya da cezaevindekilerle ya da başka herhangi biri ile bir tane telefon kaydı, bir fiziki takip belgesi, en ufak bir delilde yok.

13 Eylül 2012 tarihinde CHP Cezaevleri İnceleme ve İzleme Komisyonu üyeleri olarak yaptığımız ziyaretin ardından hazırladığımız raporu kamuoyu ile paylaşmış ve ‘Bir orduda 400 casus olur mu? Eğer Silahlı Kuvvetlerde 400 casus varsa, bu durumdan Genel Kurmay Başkanı’nın, Milli Savunma Bakanı’nın ve bu ordunun Başkomutanı’nın sorumlu olması gerekmez mi?’ diye sormuş ve eğer hal böyle ise sorumlular istifa etsin demiştik. O açıklamamızın ardından laf kendisine dokununca Genelkurmay’dan yanıt gecikmemiş ve Genel Kurmay tarafından yapılan açıklamada ‘bu personelin casus olmadığı, gizli belgeyi temin ile değil, bulundurmak ile suçlandıkları’ ifade edilmiş ve casus ifadesine ilk kez tepki gösterilmişti.

Ancak bu açıklama ile de hiçbir şey değişmemiş  ve o günden bugüne belli bir grup sürekli bu personeli casuslukla, fuhuş, şantaj ile anarak manşetlere taşımaya devam etmiştir. Cezaevinde bulunan personel de Genel Kurmay Başkan’lığının bu kesime karşı bu sessiz tavrını anlamakta güçlük çektiklerini, kendilerine karşı yapılan bu kara propagandaya Genel Kurmay Başkanlığının susarak adeta “aslanı çakala boğdurduğunu” ifade etmektedirler. 

Görüştüğümüz askerlerin hemen hepsi, “Şehit olmak hepimizin aklındaydı ama casus olmak nereden çıktı” diye soruyorlar.

Bu kadar başarılı ve kritik görevde olan personel şu an görevini yapamıyor hem orduya ve ülkeye faydalı olamıyorlar, hem de yetenekleri köreltiliyor.

Bu kişilere yapılan operasyonla birliklerindeki yani silahlı  kuvvetlerin en kritik bilgisayarların imajları alınmış oldu ve ileri askeri gizlikteki pek çok belge şu an polisin ve savcıların elinde bulunuyor.

Bu dava ile hemen tüm birliklerdeki diğer tüm personele bir gözdağı verildi.  “Artık erişemeyeceğimiz kimse yok, ayağınızı denk alın” denilmiş olundu.

Gelecekte çok önemli görevlere gelecek bu kişilerin önü kesilmek suretiyle, birileri silahlı kuvvetlerin yarınlarını dizayn etti.

Geçtiğimiz haftalarda da (4 MART 2013) davanın sivil tutukluları ve sözde örgüt yöneticileri ile yaptığımız ziyarette gördüğümüz hususlar şunlardı:

Yapılan ev aramalarını ayrı ayrı sanıklardan dinledik ama aynı olayı birkaç kez yeniden yaşadık.

Çünkü; YAPILAN FARKLI EV ARAMALARINDA AYNI EBATTA SİYAH POŞET ve AYNI MARKA VE MODELDE HARD DİSK BULUNUYOR. HEM DE HEPSİ BUZDOLABININ ÜSTÜNDE!

Üstelik; bulunan aynı marka hard disklerin, uzun tutukluluk süreleri boyunca sanıklar tarafından dile getirilmiş olmasına rağmen, Türkiye’ye ne zaman girdiği, hangi bayi tarafından satıldığı, seri numaralarının incelenip incelememesi gibi sanıkların lehine sayılabilecek bu delillerin toplanmamış olması da dikkate değer.

Görüştüğümüz sivil sanıklardan S.K. kendisinin 20 yaşındayken koskoca albayların koordinatörü nasıl olabildiğini anlamadığını söylemiştir.  Üstelik S.K’nın babası 28 Şubatçılar tarafından Fettullahçı, irticacı, cemaate yakın kaymakam olarak fişlenmiş.

Sivil sanıkların evlerinde yapılan aramalarda;

Aynı siyah torbalar elleri ile aranmış gibi bulunuyor,
Evdeki av tüfeklerinin ruhsatlarının olup olmadığı dahi sorulmadan, istenilen poşet bulununca arama bitiriliyor.
N.K:’nın ise doğuştan kör babasına tutanak imzalatılmış.

Eskort kızlardan ismini vermek istemeyen sanıklardan birisi de, haklarında açılan bu dava nedeniyle “‘BABAM BENİ ÖLDÜRSE SORUMLUSU SAVCIDIR’ demektedir.

SÖZDE ÖRGÜT YÖNETİCİSİ Bilgin ÖZKAYNAK İSE; “28 ŞUBAT’TA İÇERİ ALINDIM, ŞİMDİ CUMHURİYET MİTİNGLERİ FİNANSÖRÜ OLDUM’ diyor.

Ayrıca, Özkaynak: ‘AKP’NİN ELİNDEKİ İSTANBUL DENİZ TİCARET ODASI BENDEN RAHATSIZ’dı diyor ve aslında neden içeride olduğunun ipucunu da veriyor.

Davanın delillerine ve iddianamesine baktığımızda;

Dijital delillerde, kendi ad ve soyadlarının yanında karışıklık olmasın diye TC Kimlik Numaralarını yazacak kadar amatör ve beceriksiz casuslar bunlar (!)
Bir kişinin bilgisayarında bir dosya açılıyor, o dosyada bu personelin isimleri var veya bu personelden geldiği söylenen dijital bilgiler var. Yollayan personelin ismi açıkça belli.
Dijital verilerin bulunduğu tarih 9 Mayıs, verilerin içinde ise 9 Mayıs’tan 10 gün sonraya ait kayıtlar bile var!
Hard diskler bulunurken ev sahiplerinin hiçbirisi evde değil!. Yoldaki avukatlar beklenmiyor. Muhtar ya da işlem tanığı adı altında bir kişi kullanılarak aramalara başlanıyor.
Teknik yetersizlik gerekçesi ile hiçbirinin imajları verilmiyor.
Üzerlerinde parmak izi aransın ve DNA kontrolü yapılsın talebi kabul edilmiyor.
İşlem tanığı alt kattayken üst kattan,  muhtar yan odadayken öbür odadan hard disk bulunuyor. 
Hard disklerin hiçbirisi bilgisayarlara dahi takılmamış!
İddianameye ilişkin olarak görüştüğümüz kişilerden birisi şunları ifade etmiştir:

“İddianame Facebook gibi ve en sıkı takipçim savcı”

“İddianame Facebok gibi, çünkü yüzlerce fotoğraf var. herhalde savcı Facebook kolik olmalı ve bu iddianameyi Facebook’tan yazmış olmalı. Elinde ayrıca polisle çekilmiş fotoğrafım var ama onu değil de, Facebook fotoğrafımı kullanmış. Delil diye koyduğu 129 fotoğrafımın 129’unu da facebook profilimden almış. En sıkı takipçim savcı. Bir tane de video var kullandığı, o da delil olarak kayıtlara girmiş, ama o video da Facebook’ta var.  Bu kadar fotoğrafımı Facebook’ta kim beğeniyor diyordum demek ki zamanında savcı girip beğenmiş. Beğenmese iddianameye koyar mıydı?”

Ve tabi Sözde casusluk davasının iddianamesine konu olan ama hiçbir şekilde ifadelerine dahi başvurulmayan yüzlerce üst düzey bürokrat..!

Sözde Casusluk örgütüne Eskort Kızlar aracılığı ile belge verdiği iddia edilen bürokratlar arasında kimler var?

Vali yardımcılarından

Kaymakamlara,

Daire başkanlarından,

Uzmanlara,

Baş denetçilere,

Müsteşar yardımcılarından,

hukuk müşavirlerine ve

Genel müdürlerden

Baş müfettişlere kadar birçok isim yer alıyor.

Kimisi,

İçişleri Bakanlığından, kimisi Dış İşleri Bakanlığından. Maliye Bakanlığından,

Turizm Bakanlığı, Savunma Bakanlığı, Merkez Bankası, MİT, SPK; Sayıştay, SGK, Devlet Personel, gibi kurumlarda üst düzey yönetici, kimisi memur, kimisi sadece hizmetli yüzlerce kamu personeli İDDİANAMEDE.

ANCAK BU BÜROKRATLARIN HİÇBİRİ BU DAVADA NE ŞÜPHELİ, NE DE SANIK!

ÜSTELİK; İddianamede adı geçen bu bürokratların ifadelerine dahi başvurulmamış!

Kimisi 6000 küsur personelin kişisel verilerini paylaşmaktan, kimisi firma bilgilerini vermekten, kimisi raporları sunmaktan iddianameye konu olmuş.

Şimdi, geçtiğimiz hafta bu davadan tahliye olan kişilerin suçlandıkları konuları ve bu konulara istinaden haklarında istenen cezaya bakınca durum daha net anlaşılacaktır.

Örneğin; Tahliye olan isimlerden Albay Ahmet Gençer Kıvrakdal

Tabip Albay İsmail Tayfun Uzbay

Kurmay Albay İlkay Altındağ

Kurmay Albay Zeki Aşım

Timuçin Şenkul.

haklarında 1-3 yıl arası hapis cezası istenen bu kişiler Kişisel verileri bulundurma gibi suçlarla suçlanıyor.

 

Bu sözde davanın iddianamesinde geçen bürokratlardan bazılarının ne ile davaya konu olduklarını görmeniz açısından birkaç örnek sıralamak gerekirse;

Bu bürokratlardan bazıları Ali Babacan ve ailesinin pasaport bilgilerini
Bazıları Hürkuş Projesi ile ilgili 290 sayfalık belgeyi,
Kimisi de Muammer Güler, Hüseyin Çapkın, Reşat Altay’a ait cinsel içerikli resim ve belgeleri paylaşmış.
Ya da, Mardin’deki Bilge Köyü katliamı ile ilgili soruşturma yazısı,
Recep Tayyip ERDOĞAN ve Ali Babacan adıyla iki belge, ve Avrupa İnsan Hakları Komisyonu Başkan vekili Jochen Frovein adına hazırlanan gizli belgeyi paylaşmaktan bu davanın mağduru olmuşlar.
Şimdi, birilerinin çıkıp bu kişilerin ifadelerine neden hiç başvurulmadığını açıklamasını bekliyoruz.

Burada ilginç olan, devletin neredeyse tüm kurumlarından bürokratlar bu iddianamede suç işlemiş ve sözde örgüt üyesi gibi gösterilirken, yalnızca iki kurumdan hiçbir personelin adının yer almamasıdır. Tahmin edeceğiniz gibi bu kurumlar: EMNİYET  ve YARGI’dır.

Bu iddianame göstermektedir, DEVLETİ TASFİYE OPERASYONU büyümüştür.

ORTADA BİR ÇETE VARDIR! AMA bu çete kamuoyunun bildiğinin aksine, ne askerler ne de bu bürokratlardır!

Ve açıkça görülmektedir ki; bu iddianame savcılar dışında kişiler tarafından, dışarıdan hazırlanmıştır.

Bu iddianameye savcılar dahi bu belgeleri okumadan koymuşlardır! Kes yapıştır yaparken ya yanlışlık yapılmıştır ya da çok yakında büyük bir gözaltı dalgası olacaktır.

Her iki durumda da bu davanın;

Ergenekon ve Balyoz davası dışında kalan güneşin altındaki tüm askeri ve sivil bürokrasiye yönelik olduğu artık kesinleşmiştir. Özel Yetkili Mahkemelerin mevcut davalarla ulaşamadığı tüm askeri ve sivil bürokrasi bu davada toplanmıştır.

Bu dava ile herkese dokunulabilir mesajı verilmiş ve TSK’da birçok istifa yaşanmıştır ve emeklilikler artmıştır.

Açıklanan iddianame ile BÜTÜN DEVLET FİŞLENMİŞTİR,

BİRİLERİ BULUNAN HARD DİSKLERİ TOPTAN SATIN ALMIŞTIR.

ŞİMDİ HÜKÜMET TARAFINDAN, BU DAVANIN BİLGİLERİNİN NASIL TOPLANDIĞINA İLİŞİKİN BİR AÇIKLAMA BEKLİYORUZ.

Saygılarımızla,

Ek-1: Sözde Örgütün  Şeması

ETİKETLER: malatya, malatya güncel, malatya haber, www. malatyaguncel.com, memurlar, haber
KAYNAK:
Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Artık uluslararası toplumun, Filistin halkına olan borcunu ödeme zamanı gelmiştir"

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Artık uluslararası toplumun, Filistin halkına olan borcunu ödeme zamanı gelmiştir"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Uluslararası Barış ve Güven Forumu’nda yaptığı konuşmada, "Barışın tesisine yönelik tüm aşamalara Filistinlilerin dahil olmasını ve katkı vermesini elzem görüyoruz. Nihai hedef ise iki devletli çözümdür. Bunun formülü Filistinli kar

Cumhurbaşkanı Erdoğan Türkmenistan’da

Cumhurbaşkanı Erdoğan Türkmenistan’da

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ’Uluslararası Barış ve Güven Forumu’na katılmak üzere Türkmenistan’a geldi.Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ’Uluslararası Barış ve Güven Forumu’na katılmak üzere Türkmenistan’ın başkenti Aşkabat’a geldi. Erdoğan, Aşk

NATO Genel Sekreteri Rutte: "Rusya’nın bir sonraki hedefi biziz"

NATO Genel Sekreteri Rutte: "Rusya’nın bir sonraki hedefi biziz"

NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, Rusya’nın bir sonraki hedefinin kendileri olduğunu savunarak, "Rusya, beş yıl içinde NATO’ya karşı askeri güç kullanmaya hazır hale gelebilir" dedi.NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, Almanya’da Münih Güvenlik Konferansı (MSC

Cumhurbaşkanı Erdoğan Türkmenistan’a gitti

Cumhurbaşkanı Erdoğan Türkmenistan’a gitti

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Uluslararası Barış ve Güven Forumu"na katılmak üzere TUR uçağıyla Türkmenistan’a gitti.Erdoğan’ı Esenboğa Havalimanı’ndan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, AK Parti Genel Başkan Vekili Efkan Ala ile Ankara Valis

Başkan Doğan: "Dönüşüm sürecinde kentsel dönüşüm ofisleri iletişimin en güçlü adresi oluyor"

Başkan Doğan: "Dönüşüm sürecinde kentsel dönüşüm ofisleri iletişimin en güçlü adresi oluyor"

Büyükşehir Belediye Başkanı Halit Doğan, "Kentsel Dönüşüm Ofislerimiz kentsel dönüşüm süreçlerinde iletişimin en güçlü adresi oluyor. Samsun’umuzu, Samsun’da yaşayan, kalbi Samsun ile atan kıymetli hemşehrilerimizle birlikte dönüştüreceğiz" dedi.Samsun Bü

AK Parti geleceğin şehirlerine dair politikaların belirleneceği ‘Odak Grup Çalışmaları’nı İstanbul’dan başlatıyor

AK Parti geleceğin şehirlerine dair politikaların belirleneceği ‘Odak Grup Çalışmaları’nı İstanbul’dan başlatıyor

AK Parti Çevre ve Şehircilik Politikaları Başkanlığı, "Türkiye Yüzyılı" vizyonu doğrultusunda çevre ve şehircilik alanında bütüncül, sürdürülebilir ve katılımcı politikaların oluşturulması amacıyla hayata geçirilen ‘Odak Grup Çalışmaları’ programını İstan

Başkan Altun: "Sorun, asgari ücretin artması değil, alım gücünün yok olmasıdır"

Başkan Altun: "Sorun, asgari ücretin artması değil, alım gücünün yok olmasıdır"

Saadet Partisi Kayseri İl Başkanı Erdal Altun; yaptığı basın açıklamasında asgari ücretin artmasının değil alım gücünün yok olmasının sorun olduğunu söyleyerek, "GSS uygulaması yeniden düzenlenmelidir" dedi.Saadet Partisi olarak alın terini savunmaya deva

Bakan Bolat ile CHP’li milletvekilleri arasında akaryakıt kaçakçılığı tartışması

Bakan Bolat ile CHP’li milletvekilleri arasında akaryakıt kaçakçılığı tartışması

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’nda Ticaret Bakanı Ömer Bolat ile Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) milletvekilleri arasında akaryakıt kaçakçılığı yapıldığı gerekçesiyle tartışma çıktı.Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) 2026 Merkezi Yöne

Malatya Namaz Vakitleri

Yükleniyor...

00:00:00

İmsak 06:01
Güneş 07:29
Öğle 12:26
İkindi 14:53
Akşam 17:14
Yatsı 18:37

Süper Lig Puan Durumu

Takım Puan
Galatasaray A.ş. Galatasaray A.ş.
39
Trabzonspor A.ş. Trabzonspor A.ş.
34
Fenerbahçe A.ş. Fenerbahçe A.ş.
33
Göztepe A.ş. Göztepe A.ş.
26
Beşi̇ktaş A.ş. Beşi̇ktaş A.ş.
25
Samsunspor A.ş. Samsunspor A.ş.
25
Gazi̇antep Futbol Kulübü A.ş. Gazi̇antep Futbol Kulübü A.ş.
23
Kocaeli̇spor Kocaeli̇spor
19
Corendon Alanyaspor Corendon Alanyaspor
18
Çaykur Ri̇zespor A.ş. Çaykur Ri̇zespor A.ş.
18
Rams Başakşehi̇r Futbol Kulübü Rams Başakşehi̇r Futbol Kulübü
17
Tümosan Konyaspor Tümosan Konyaspor
16
Gençlerbi̇rli̇ği̇ Gençlerbi̇rli̇ği̇
15
Kasimpaşa A.ş. Kasimpaşa A.ş.
15
Hesap.com Antalyaspor Hesap.com Antalyaspor
15
Zecorner Kayseri̇spor Zecorner Kayseri̇spor
14
İkas Eyüpspor İkas Eyüpspor
13
Misirli.com.tr Fati̇h Karagümrük Misirli.com.tr Fati̇h Karagümrük
8