MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yazılı açıklamasında, IŞİD terörünün körüklediği bölgesel kargaşa ve kriz dalgasının Türkiye'nin bekası ve birliğini üst seviyede tehdit ettiğini savundu.

Türkiye'nin çok riskli, fazla aşırı sıkıntılı ve fazla aşırı aktörlü vahim bir dönemin, çözülmesi süre alacak fazla aşırı değişkenli bir denklemin ortasında bulunduğunu aktaran Bahçeli, açıklamasında şu görüşlere yer verdi:

'Sınır güvenliğimizin kontrol ve dengesi bıçak sırtındadır. Türk milleti ve komşu halklar barbarların, sulh ve insanlık katillerinin hedefinde. Bölgesel ayak oyunları anormal bir seviyede. Çevremizdeki yurt ve coğrafyalar ateşin, asayişsizliğin ve anlaşmazlığın merkezindedir. Kiralık terör örgütleri, projelendirilmiş paylaşım ve bölüşüm kavgalarına efendilerinin nam ve adına aktif şekilde katılmaktadır.

Demokrasi, değişim, özgürleşme şekilde müjdelenen Arap Baharı, kan, kayıp, kıyım ve kitlesel göçlere dümen kırmıştır. Etnik ve mezhep kutuplaşması Şam'dan Bağdat'a, Trablus'tan Sana'ya, Tunus'tan Kabil'e kadar etap etap bütün alanı kavramış, deyim yerindeyse karantinaya aldı. Arap Baharı'nın acıklı neticeleri Kuzey Afrika'dan Ortadoğu’ya kadar her noktayı baştan ayağa karabasan bu şeklinde sarmış ve sarmalamıştır.'

'Hükümetin hiç bir tahmini tutmadı'

Bahçeli, Büyük Ortadoğu Projesi'nin (BOP) yan imalatı, derin komplosu ve stratejik tuzağı şekilde nitelendirdiği Arap Baharı'nın, rejimleri, sistemleri, devletleri, toprakları, sınırları, inançları, kültürleri ve hepsinden önemlisi kardeşlik duygularını linç ettiğini savundu.

İslam aleminin çırpına çırpına kapkaranlık bir dehlize düştüğünü anlatım eden Bahçeli, sözde diktatörlerden arınma, statükodan kurtulma ve demokratikleşme macerasının hüsrana uğradığını belirtti.

Devlet Bahçeli, şunları kaydetti:

'Geçen yıl, 'yüz yıllık parantezi' kapatma hezeyanıyla avunanlar ve 'tarihin coğrafi sınırlara başkaldırı ettiğini' mırıldananlar acaba öngörüsüzlüklerinin ağır faturasını nasıl telafi edecekler? Sınırları propaganda filmine benzeterek 'Arap Baharı'yla ortak alanda asrın tasfiyesi ve değiştirmek yaşanıyor' diyenler günümüzde bu sözlerini nasıl tavzih ve tevil edecekler? 

Arap Baharı'nı 'bölgesel bir uyanış' olarak anlatım ve takdim edenler yanılmıştır. Tunus'tan itibaren ödenen bedellere ve yaşanan bunalımlara 'tarihin normalleşmesi' diyenler hata yapmıştır. Aşama etap genişleyen toplumsal çöküşe, Ortadoğu'da naturel havzaların birbiriyle buluşması yorumunu getirenler kaybetmiştir. Ortadoğu'daki sınırları, hata örülmüş duvarlara benzeterek daha iri ölçeklerde bir araya gelme önerisinde bulunanlar saygınlıklarından olmuştur.

Geriye dönüp baktığımızda, AKP’nin komşu coğrafyaları anlama, algılama ve anlamlandırma konusundaki perişanlığı daha net görülebilecektir. 

Şimdiye kadar, hükümetin hiç bir tahmini tutmamıştır. Hükümetin hiç bir politikası yerini bulmamış, hiç bir taahhüdü, hiç bir tasavvuru amacına ulaşamamıştır.

AKP'nin hariç politikadaki vizyonsuzluğu, uzun vadeli stratejik planlama yapmadaki yeteneksizliği Türkiye'nin sorunlarına sıkıntı eklemiştir. Hükümet selin önünde sürüklenen kütük misali iç ve hariç meselelerin edilgen ve edilgen bir ögesi durumuna gelerek sürekli savrulmuş, sürekli sürüklenmiştir.'

'Fiili boşluk terör grupları yönünden dolduruldu'

'Yalnızlaşan, kabuğuna çekilen, içine kıvrılan, demokrasi rezervi tükenen, adalet ve ahlak temeli çürüyen Türkiye resmi, hepimizi kara kara düşündürmektedir' diyen Bahçeli, başkent Ankara'nın mirasını, tarihin ve coğrafyanın yüklediği ulusal mesuliyeti idrak edemeyen AK Parti'nin, Türkiye'nin 12 yılını çaldığını ve harcadığını iddia etti.

Türkiye'nin sınırlarının alev topuna döndüğünü öne devam eden Bahçeli, şöyle devam etti:

'Sınırlarımızın derhal dibinde konuşlanan değişik terör örgütleri komşu devletlerin insan ve toprak bütünlüğünü tartışmaya açtı. Türkiye de artan doz ve ölçekte bu menfi süreçten etkilenmeye başladı.

Esad yönetiminin Suriye'nin kuzeyinden çekilmesiyle ortaya çıkan fiili boşluk radikal, selefi ve bölücü terör grupları yönünden dolduruldu.

Nitekim, Nusaybin'in tam karşısındaki Kamışlı, Ceylanpınar'ın tam karşındaki Resulayn, Akçakale'nin tam karşısındaki Tel Abyad, Suruç'un tam karşısındaki Ayn el-Arap, Karkamış'ın tam karşısındaki Carablus, Kilis'in tam karşısındaki Azez ve Afrin, teröristlerin istila ve hesaplaşmasına sahne olmaktadır.'

'Terör karşısında tarafsız bölge yoktur'

Devlet Bahçeli, dünyanın bir ahlak ve vicdan sınavından geçtiğini belirterek, 'Terör karşısında tarafsız bölge yoktur. İyi yahut fena terörist tasnifi ise insanlığın ihlalidir' dedi.

Bahçeli, açıklamasını şöyle sürdürdü:

'Karşımızda insan kafası kesen, toplu infazlara imza atan, kadınları tutsak alıp cariye şekilde satan, beşeriyeti titreten kanlı ve katil bir örgüt vardır. Bu örgüt ki, ulu dinimiz İslam'ı eşkıyalığına aygıt ederek cihat ve şehadeti aleni ve alçakça sömürmektedir. 

Çok iyi bilinmelidir ki, Türkiye için IŞİD ne kadar gayrimeşru ise PYD-PKK da o kadar gayri meşru, hukuk dışı ve uluslararası hukuka marjinal insanlık düşmanlarıdır. AKP Hükümeti'nin terör örgütleri içinde seçim yapma, ehveni şer görme hak ve salahiyeti yoktur, olamayacaktır

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçtiğimiz Pazar günü Dünya Ekonomik Forumu'nda; 'Ey dünya, IŞİD’e karşı ayaklanıyorsun da PKK’ya karşı sebep ayaklanmıyorsun?' sözleri son yılların en tutarsız, en ucuz, en sorunlu açıklamasıdır. Erdoğan bu ifadelerini BM Genel Kurulu'nda söylemekten çekinmiş yahut aklı başına yeni gelmiştir.

PKK'yı şımartan, pazarlıklarla dirilten, terörist devşirmesine kolaylık sağlayan, hain isteklerine çözüm ve açılım süreçleriyle kucak açan Erdoğan'ın şikayet ve sızlanmaya hiç hakkı yoktur. Ve hiç kimse saf değildir. Erdoğan'ın, dünyaya davet yapacağına kendi vicdanına ve geçmiş siciline bakması ahlaken tutarlılık olacaktır.'