İnsanlar üzerinde olumsuz etki yapan ve hoşa gitmeyen seslere gürültü dendiğini hepimiz biliriz. Kent gürültüsünü artıran sebeplerin başında trafiğin yoğun olması, sürücülerin yersiz ve zamansız klakson çalmaları ve belediye hudutları içerisinde bulunan endüstri bölgelerinden çıkan gürültüler gelmektedir. Meskenlerde ise televizyon ve müzik aletlerinden çıkan yüksek sesler, zamansız yapılan bakım ve onarımlar ile bazı işyerlerinden kaynaklanan gürültüler insanların işitme sağlığını ve algılamasını olumsuz yönde etkilemekte, fizyolojik ve psikolojik dengesini bozmakta, iş verimini azaltmaktadır. İnsanların dinlenmesini etkilediğinden dolayı insanlar mutsuz olması, stresli hayat yaşamalarına sebep olmaktadır. Bu yüzden birçok kaza ve kavgalar olmaktadır. Kalp kırmalar ve tartışmalar yaşanmaktadır.
Özellikle büyük kentlerimizde, bilhassa da Malatya"mızda yaz günleri gelince gürültü yoğunlukları oldukça yükseldiğini fark etmiş olmalısınız. Geçen cumartesi akşamı idi. Camide yatsı namazı kılıyoruz. Bir yandan davul zurna sesi, öyle sesli, öyle sesli ki; Dünya Sağlık Örgütünün yasakladığı gürültünün belki birkaç kat daha fazla gürültüyle insanları rahatsız ediyor. Tabi bunu ölçecek aletimiz yok ama 120 ila 150 desibel arası olduğunu tahmin etmemek elde değil. Bu sese itirazımız var ama; bazıları diyecek işte kültürümüz vs. tamam da saat gece 01:00 "e kadar bunu çalma hakkını sana kim verdi? Kardeşim diye sormak lazım? Hastası olan var, taziyesi olan var, yarın sınava girecek olanı var, sabah namazına kalkacak olanı var, yarın işe gidecek olanı var, küçük çocuğu olanı var. Bırakın yine bunları kişinin evin de yatmaya istirahat etmeye hakkı var. Malum yaz ayları insan camını açmayacak mı? Camını açmasa içerde yanacak sıcaktan, yoksa dışarıdan gelen çalgı sesi ve birazdan değineceğim diğer gürültüler insanımızı canından bezer ediyor.
Ayrıca son birkaç yıldan beri bazılarının marifetiyle toplumumuzun içine enjekte edilen bir garip uygulama var. O da fakir olsun, zengin olsun herkes düğünün de havai fişek patlatılıyor Birde bu havai fişekler patlarken bir ses çıkartıyor ki, tam savaş topu sesi. Şimdi bu israfsal davranış ve ses kirliliğiyle toplumumuzu rahatsız edenlerden, Malatya Valiliğimiz, Emniyetimiz ve Belediyemizin bunlardan hesap sormalarını vatandaşlık hakkımız olarak istiyor, ilgili birimlerimizi göreve davet ediyorum.
İnanın, gürültü kirliliği geçici veya sürekli işitme bozuklukları gibi hastalıklara sebep oluyor. Ayrıca kan basıncının artmasına, dolaşım bozukluklarının, solunumda hızlanmasına, kalp atışlarında yavaşlamasına, ani refleks bozukluluklarına sebep olmaktadır. Bunun yanında davranış bozukluklarına ve aşırı sinirlilik ve stres yaptığını bu işin uzmanları söylemektedir.
Gürültüye maruz kalma süresi ve gürültünün şiddeti, insana vereceği zararlı etkiler. Endüstri alanında yapılan araştırmalar göstermiştir ki; işyeri gürültüsü azaltıldığında işin zorluğu da azalmakta, verim yükselmekte ve iş kazaları azalmaktadır.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı verilerine göre; meslek hastalıklarının %10'u, gürültü sonucu meydana gelen işitme kaybı olarak tespit edilmiştir. Meslek hastalıklarının pek çoğu tedavi edilebildiği halde, işitme kaybının tedavisi yapılamamaktadır.
Hava alanlarının, endüstri ve sanayi bölgelerinin yerleşim bölgelerinden uzak yerlerde kurulması,
Motorlu taşıtların gereksiz korna çalmalarının önlenmesi,
Kamuoyuna açık olan yerler ile yerleşim alanlarında elektronik olarak sesi yükseltilen müzik aletlerinin çevreyi rahatsız edecek seviyede olmasının önlenmesi,
İşyerlerinde çalışanların maruz kalacağı gürültü seviyesinin en aza (Gürültü Kontrol Yönetmeliğinde belirtilen sınırlara) indirilmesi,
Yerleşim yerlerinde ve binaların içinde gürültü rahatsızlığını önlemek için yeni inşa edilen yapılarda ses yalıtımı sağlanması,
Malatya"mız da yapılan etkinlikler şehir dışında yapılmalı. Zaten Malatya Belediyesinin böyle uygun yerleri bulunmaktadır.
Düğünler sessizleştirilmelidir. Saatleri de akşam 10.00 ile sınırlandırılmalıdır.
Radyo, televizyon ve müzik aletlerinin evlerde rahatsızlık verecek seviyede seslerinin yükseltilmemelidir.
Komşular arası huzursuzlukların bilhassa apartman dairelerinde ses yani gürültü kirliliğidir. Hâlbuki Rabbimiz bizi bu dünyaya gönderirken bize git komşunu rahatsız et emri vermediği halde. Bilakis tanıdığımız ya da tanımadığımız bütün insanları rahatsız edemeyiz. Edersek, kul hakkına düşmüş oluruz ki, o zaman da Rabbimiz bize nasıl sesleniyor, kulum bana geldiğinde bütün günahlarını affedebilirim ama kul hakkı hariç, zira kulun hakkı kuldadır, diyecek. O zaman dünyada iken hakkına girdiğimiz kişiye ya sevaplarımızdan vereceğiz ya da onun günahlarını yükleneceğiz.
O halde gelin bir daha düşünelim
.. Ses kirliliği deyip geçmeyelim.
M.Emin YAĞMUR
Orduzu Kireç Ocağı
Camii İmam - Hatibi