Önemli olan zoru başarmaktır
Öncelikle bir konuya açıklık getirerek cümlelerime başlamak istiyorum. Yazar terimi üretken fikre sahip olan kişilerin profesyonel olarak eserler ortaya çıkarmasıdır ki bu bir sanattır. Sanattır çünkü bu kimseler dili doğru ve çok güzel bir şekilde kullandıklarından eserin edebi bir değeri vardır. Toplumda yazarlar sanatçı olarak addedilirler.
Benim burada yaptığım ise sadece duygu paylaşımıdır. Yazar köşesinde olmak yazarlık sıfatını otomatik olarak insanlara yüklememelidir. Bu nedenledir ki, ‘’Bende olmayan sıfatlardan dolayı Allah’a sığınırım.’’ diyerek, yazılarımın o anki bir duygu paylaşımı olarak değerlendirilmesi gerektiğini vurgulamak isterim.
Şimdi gelelim bizim bölge birincisi olduğumuz konuya. Türkiye İstatistik Kurumunun 2013 yılı verilerine göre Malatya’da boşanma oranı büyük bir artış göstermiş. Dilekçelerde genelde şiddetli geçimsizlik, terk veya zina gibi üst kavramlar belirtilmektedir ancak bunların asıl temeli başkadır. Boşanma nedenlerini belirlemek ve saymak aslında mümkün değildir. Ancak çok kaba bir şekilde değinecek olursak teknolojinin yanlış/olumsuz kullanımı, eğitim seviyesinin yükselmesi, ekonomik özgürlüklerin kazanılması, katlanabilirlik çıtasının aşağılara inmesi, toplumun algısındaki değişmeler gibi birçok faktörler sayılabilir.
Ancak benim burada dile getirmek istediğim boşanmaların sebebi veya neden arttığı değil, İNSANLARIN NEDEN EVLENDİKLERİ!
Buna cevaplar farklılık göstermekle birlikte birkaç başlık sayabiliriz; sevdiği ile mutlu olmak için, toplum önünde görevini ifa etmiş ve evlenmiş olmak için, çocuk sahibi olmak için, ailesi istediği için, menfaati gereği v.s
SONUÇ, evlenenlerin büyük bir oranı tekrar boşanıyorlar. Peki ne oldu bu amaçlara, ne oldu da bu çiftler boşanma kararı aldılar.
Toplum olarak şımardık galiba, sahip olduklarımızın değil sahip olmadıklarımızın listesini (hem de başkalarının sahip olduklarıyla kıyaslayarak)çıkarır olduk. Oysa sıralama zahmetine girmediğimiz sağlığımız, aklımız, eşimiz, çocuklarımız, arkadaşlarımız, dostlarımız, ebeveynlerimiz, kardeşlerimiz, komşularımız ve daha sayamadığımız birçok hazinemiz bulunmakta. Nefes bile almak kendi başına bir servet kıymet bilene.
Ortak bir şirket kurduğumuzda dahi çaba sarf ediyor, işler kötüye gitmeye başlayınca çözümler arıyoruz yine olmaz ise iflastan belki kurtulurum diye iflasın ertelenmesi kararı aldırıyoruz.
PEKİ, NEDEN: Artık maddi unsurlar hayatımızın en önemli unsuru haline gelmiş de ONDAN.
OYSA EVLİLİK Kurumu, sadece insan ilişkilerinin öne çıktığı, duyguların yaşandığı basit bir kurum (!)
Allah aşkına ne oldu bize böyle. Biz kadınlar mı suçluyuz acaba ekonomik özgürlüğümüz başta olmak üzere, sınırlarımızı bilmediğimiz için yoksa yuvasına, eşine bağlılığı ve sadakati bilmeyen, eşinden esirgediği iltifat ve takdirleri başkalarına cömertçe sunan erkekler mi.
Biz Kadınlar: Altın günlerinde arkadaşlarına gösteriş yapmak için hazırladığımız ikramlara verdiğimiz emeği ve gösterdiğimiz özeni eşimiz için de gösterip özel sofralar hazırlıyor muyuz acaba. Yoksa meşhur o ‘’Alan almış satan başından savmış’’ cümlesini mi benimsiyoruz.
Erkekler: Başka kadınlara layık gördüğü başarı ve övgü sözlerini karısına da söyleyip, eve giderken sırf eşini sevindirmek amacıyla bir küçük hediye, bir çikolata v.s alıyor mu, emek çekilerek pişirilmiş yemekler için, yapılmış olan temizlik ve ev işleri için, ‘’Ellerine sağlık çok yorulmuşsun.’’ deniliyor mu acaba.
Biraz özeleştiri yapalım ve kendimize düşen kısım için düşünelim.
HEP BİZ HAKLI OLAMAYIZ. Belki karşımızdaki de haklıdır. Aşağıdaki bazı örnekleri okuyalım ve ‘’bunları ben de yapıyor muyum acaba’’ diye kendimize soralım.
Geçmişte hata yapılmıştır, geçmiştir ama biz onu sakız gibi çiğneyerek gündemde tutmaya bayılırız.(!)
Eşimizle tartışırız, akabinde hemen ailelerimiz aranır.(!)
Konuların izahı yerine yasaklayıcı tutumla ‘’Şunu yapma, buraya gitme.’’demek ayrı bir zevktir.(!)
Asrın hastalığı memnuniyetsizlik ve şikâyet. (!) Karşımızdakine bol bol negatif enerji yükleriz.
Alışveriş için verilen para nedense hiç bitmemesi gereken sihirli bir nesnedir. Hesabı sorulur.(!)
Dizilerimiz, oyunlarımız veya maçlarımız eşimizden daha kıymetlidir. (!)
Evlilik aşkı öldürür. Ne gerek var güzel cümlelere, sevgiyi pekiştiren tutum ve davranışlara. ‘’Biz evliyiz zaten.’’(!)
En önemlisi bizim papazın doğum günü.(!) Sakın unutmayın sevgililer günü hediye almayı.(!) o gün kesin evlerde kavga var bu beklenti nedeni ile. Yazık! ne uğruna.
Tüm bunlar bizim yaptığımız, yapmaya da devam ettiğimiz olumsuzluklarımız ve mümkün değil sıralamakla bitmez. Her evlilik kendi içerisinde özeldir ve güzeldir. Biz artık doyumsuzluk hastalığına öyle bir yakalanmışız ki, mutlu olmayı UNUTMUŞUZ elimizdekinin kıymetini bilmiyoruz.
Mücadele etmek artık bize zor geliyor. HÂLBUKİ ASIL GÜZEL OLAN ŞEY MÜCADELE İLE KAZANILMIŞ OLANDIR.
YUVAMIZ VE SEVGİMİZ İÇİN MÜCADELEYİ BIRAKMAYALIM!
Unutmayalım ki, kolay olanı herkes yapar önemli olan zoru başarmaktır.
Sevgiyle kalın
UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderilen, yorumlar/yorumcuya aittir.
Hiç bir şekilde Malatyaguncel.com sorumlu değildir.
İHA tarafından geçilen tüm haberler, bu bölümde malatyaguncel.com editörlerinin hiçbir editoryal müdahalesi olmadan otomatik olarak ajans kanallarından geldiği şekliyle yer almaktadır. Bu alanda yer alan haberlerin hepsinin hukuki muhatabı haberi geçen İHA ajansıdır.