Ahilik, bir rivayet göre kardeşim anlamına gelen Arapça ahi kelimesinden; diğer bir rivayete göre ise Türkçe akıdan (cömert)ten türemiştir.
Hangi kelimeden türemiş olursa olsun türediği kelime itibariyle, pozitif bir anlam içeren bir menbağdan türemiş
Kelime ve kavramlar birer semboldür.
Önemli olan bu sembollerin doğduğu günden bu yana zihinlerde oluşturduğu manadır.
Her bir sembol; zihinde, ruhta, gönülde, amelde, içtimai hayatta oluşturduğu mana ile kutsiyet, yücelik kazanır.
Ve yine önemli olan bu sembollerin işaret ettiği kaynağın paklığı, duruluğu, saflığıdır.
Dünden bu güne ahi kelimesinden sıcaklık, dostluk, sevgi, samimiyet saklı
Ahilik, birçok güzel meziyeti içinde taşıyan, taşıyan bir nüve, sanduka
İnsanoğlu, içten sevdiği birisine ancak kardeşim diye hitap eder
Kardeşim kelimesinden bir sıcaklık, candan bir yaklaşım, sevgi, muhabbet saklı değil mi, bir düşünsenize?
Sıcak ve samimiyet ihtiva etmesi belki de ancak müminler kardeştir ilahi fermandandır
Güle saksılık yapan toprak gül kokar da, İlahi kelamdan yerini bulan kelimelerde neden ruhu okşayacak bir kutsiyet, bir sihir, bir sıcaklık olmasın ki?
Ahilik kavramının içtimai hayatta hüsnü kabul görmesi de zaten İlahi kaynaktan beslenmesinden değil mi ki?
Bu teşkilatta riayet edilmesi gereken kurallar zaten Efendiler Efendisi Hz. Muhammed (sav)"in söz ve amellerini ihtiva eden sünneti seniyesine ve O"nun nurlu yolunda giden Horasan erlerinin, Anadolu gönül erlerinin hayat felsefesine bağlı kalarak belirlenen düsturlardan oluşmuyor mu?
Ahilik, fütüvvetten doğmuştur
Fütüvvet nedir?
Lügatler bize fütüvveti; gençlik, delikanlılık, mertlik, yiğitlik, cömertlik, fedakârlık, mürüvvet, yardımseverlik olarak ifade ederler.
Bütün bu hasletleri ihtiva eden teşkilatlanmanın, kurumlaşmanın adıdır Ahilik
Hak dostları inandığı, gönül verdiği dini mübini islamı deniz aşırı diyarlara yaymak için yola revan olurlarken, fütüvvet ruhuna sahip tacir, esnaflar da geri durmamışlar
Hak dostlarının, ilim erbaplarının arkasından onlar da yola revan olmuşlar
Önden giden gönül erlerine, horasan erlerine, Ahmet Yesevilere, Mevlanalara, Haci Bayram Velilere psikolojik, ekonomik takviye güç olmuşlar
Önden gidip de Kuranın nurlarını, Efendiler Efendisi Hz. Muhammed (sav)"in yüce ahlakını gönüllere maya çalan Mevlanaların, Ahmet Yesevilerin, Yunusların ektikleri tohumların yeşermesi, emeklerinin zayi olmaması için üzerine düşen hizmetleri yapmak için teşkilatlanmışlar, kurumlaşmışlar
O gönül erlerinin dine, imana ve içtimai hayata dair anlattıklarıyla zihinlerde yeşeren ilmel yakin hakikatlerin, aynel yakin ve hakkal yakin makamına ulaşmaları için
model olsun diye gitmişler
Onlar yeri geldi canlı birer kitap oldular
İçtimai hayata dair, İslam medeniyetine dair güzelliklerin şahıslarından okunduğu birer canlı kitap
Zaten onların, bizim ve kainatın piri de canlı bir Kuran değil miydi?
Efendiler efendisinin (sav) çarşı-pazara, ticarete dair sünnetini ihya etme sevdasındaydılar
Onlar çağdaşlarına ve kendinden sonra gelecek nesle model oldular asırlarca
Ahilik, cihadın sadece kılıçla, dille olmadığının; hele hele irşat ve tebliğin sadece belli bir okur-yazar kısmına münhasır olamayacağının, herkesin kendi konumunda ve mevkiinde irşad ile mükellef ile sorumlu olduğunun adıdır
Öyle ya
Efendiler Efendisinin dürüst tacirin şehitlerle, sıddıklarla ve şehitlerle birlikte olacağı müjdesinde saklı sır nedir yoksa?
Ahilik bir döneme has bir teşkilatlanma değildir
Dün görevini yapıp bugün artık yerini modern kurumlara ve teşkilatlara terk etmiş, miadı dolmuş bir teşkilat değildir
Dünya durdukça varolması gereken bir teşkilat
Huzurlu bir toplumun oluşturma yolunda temelleri kardeşlik, samimiyet, fedakârlık, cömertlik, diğergâmlık, yiğitlik üzerine kurulmuş bir teşkilatın varlığı korunmalı değil mi sizce?
Belki bu günlerde kelime ve kavram olarak senede bir hafta ancak gündemde kalabilse de; onun himmeti, ruhu Anadolu"muzun güzel insanları üzerinde hiç ayrılmadı
Korkmayınız, üzülmeyiniz, varlığını koruyor yani
Onun himmeti, edebi, inancı, samimiyeti, fütüvveti, gençliği, yiğitliği, cömertliği, ruhu olmasaydı bu gün Anadolu"muzun dört bir tarafında bu kadar mabet, ilim irfan yuvarları olmaz ve bu kadar dini ve milli değerler ile donatılmış nesiller yetişmezdi.
Anadolu"dan başlayıp dünyanın dört bir tarafına çil çil yayılan Türk okulları vb. güzellikler olmazdı
Anadolu insanı kendine güvenip de bu kadar açılımlar gerçekleştirmezdi
Anadolu"dan yeşerip dünyanın dört bir tarafına yayılan gönül erlerinin arkalarında; bu gönül erlerine, aş lazım, burs lazım, sıcak bir yuva-yurt lazım, ev lazım, para lazım, okul lazım deyip yollara revan olan, hicret eden ahililik düsturlarının edep ve ahlakıyla ahlaklanan esnafın, tüccarın olması Ahiliğin yok olmadığının en büyük göstergesidir bence
Ahilik sadece bir esnaf teşkilatı olmaktan öte bu milletin genlerine dair fazilet, şeref, fedakârlık, fütüvvet
gibi bir çok hasletin içinde saklı olduğu tarihi bir sandukadır
Bu milletin kara kutusudur, DNA"sıdır
Bu kara kutudan bihaber olanların bu milleti anlaması da elbette düşünülemez