Seyran Park
Doğa Veteriner Kliniği
SON DAKİKA
Hakkı Yiğit

Bir ölümün çağrıştırdıkları

18 Ocak 2013 - 21:43 Yorum: 2

Nasrettin Hoca bir gün cemaate:

“­Ey Cemaat şayet ben ölürsem, size benim nasıl olduğumu sorduklarından siz ne cevap verirsiniz” der.

Cemaat:

“­Hocam o nasıl söz(?) Ağzında yel alsın, Allah geçinden versin.”

Hoca:

“­ Siz onu bunu bırakın da o gün ne diyeceğinizi söyleyin.” Der.

Cemaat:

“­Elbette iyi bilirdik deriz hocam” derler.

Bunun üzerine hoca gülümseyerek “Ben ölmeden şu güzel sözü bir söyleseniz de şu kulaklarımla duysam kıyamet mi kopar yani yahu!.. Bunu söylemeniz için illa da ölmem mi gerekiyor.” diye cevap verir.

Her ne kadar yakın zamanda medyaya yansıyan bir cenazede “Rahmetliye hakkını helal ediyor musunuz?” diyen hoca efendiye cemaatten biri “hakkımı helal etmiyorum” demiş olsa da “Merhumu iyi biliriz, hakkımızı helal ediyoruz, Allah rahmet eylesin” demek adettendir(!).

Oysa öyle mi olmalı?

Neden ölmeden önce sevdiklerimize sevdiğimizi; sevmediklerimize sevmediğimiz izhâr etme gereğini duymayız.

M. Ali Birand Rahmet-i Rahman’a kavuştu.

Allah Rahmet eylesin.

Rahmetlinin arkasında görüş beyan edenlere baktığımda “meğer merhumun ne kadar da seveni varmış” diye işin doğrusu şaşırdım.

Aramızda bu kadar güzel, iyi insanlar var iken neden ölmeden önce bu güzel insanlara hayatta iken gerekli kadir kıymet verilmez.

Anlayamıyorum doğrusu…

Mesela 28 Şubat sürecinde “andıç” landığı zaman neden kendisine o kadar sahip çıkılmadı.

Ahmet Kaya,

Barış Manço,

Turgut Özal,

Necmettin Erbakan,

Muhsin Yazıcıoğlu,

Bülent Ecevit,

Neşet Ertaş,

Hangi birini saysam ki…

Hepsinin kaderi ardında sevenlerin ortaya çıkması…

Şaşılacak durum doğrusu…

Hayatta iken yeteri kadar kadir kıymet bilinmemeleri büyüklüğün bedeli, cezası mı dersiniz?

Galiba biz de durum şöyle:

İnsanları hayatta iken ideoloji, inanç ve düşüncelerine göre değerlendiriyoruz.

Onların görüş ve ideolojileri bizim onların insani meziyet ve erdemlerini görmemize engel oluyor.

Biz aslında sevdiklerimiz bizatihi onlardan var olan meziyet ve faziletlerinden dolayı değil de “bize benzediği” “bizden olduğu” için seviyoruz. Sevmediklerimizi de “bize benzemediği” ve “bizden olmadığı” için sevmiyoruz, takdir etmiyoruz.

Böyle olunca aslında onları değil “kendimizi” seviyoruz.

Farklılıklara karşı tahammülümüz olmuyor.

Ne zaman kadar bu böyle devam ediyor.

Ölene kadar.

Öldüklerinde “bizim” “onun” “ötekileştirilen unsur” olmaktan çıktıklarından daha objektif ve biraz da duygusal, insancıl davranıp gök kubbede bırakılan insani meziyetlerine dair hoş sedanın anılarıyla hayırla yad etmeye başlıyoruz.

Üzülecek bir durum…

Oysa ki, hayatta iken kadir kıymet bilip, insanı insan olduğu için, güzel meziyet ve erdemlere sahip olduğu için sevmeli/sevmemeli ve bunu da izhar etmeliyiz.

Rahmetli 2011 yılının Haziran ayındaki ağır ameliyat öncesinde izleyicilere veda ederken “sevenlerimden, sevmeyenlerimden herkesten dua istiyorum” demişti.

Şimdi merhuma dua etme zamanı…

Allah rahmet eylesin…

Keşke bu kadar seveni olduğunu kendisine hayatta iken hissettirebilseydik.

Ve Keşke hayatta olanların güzelliklerini, erdemlerini takdir etme erdemliğini gösterebilsek.

YAZARIN DİĞER YAZILARI