Seyran Park
Doğa Veteriner Kliniği
SON DAKİKA
00:48 Sel suları mahallede paniğe neden oldu00:34 Trafikte tartıştığı kişi tarafından bıçaklanarak öldürüldü23:56 UEFA Şampiyonlar Ligi: Borussia Dortmund: 1 - Paris Saint-Germain: 023:55 Kamyona arkadan çarpan kamyonet sürücüsü yaralandı23:50 MAST İzmir Boat Show kapılarını açtı23:41 Köpeğe çarpmamak için manevra yaptı, araziye devrildi: 2 yaralı23:39 Hamas’ın son ateşkes teklifine yarın yanıt vermesi bekleniyor23:38 Seyir halindeki araç park halindeki tıra ok gibi saplandı: 1 ağır yaralı23:06 Gürcistan’da "Yabancı Etkinin Şeffaflığı" yasa tasarısına karşı protestolar...23:05 Kazada ölen kızlarının cenazesinin getirildiği evleri 6 yıl sonra kendileri...23:03 Kocaeli’de 2 motosiklet ve kamyonetin karıştığı kazada 4 kişi yaralandı23:03 THY Euroleague: Fenerbahçe: 89 - Monaco: 7823:01 Turhal Belediyesi, su baskınlarına karşı gece gündüz çalışıyor23:00 Edirne’de bariyerlere çarpan otomobilin sürücüsü yaralandı22:58 ABD’nin Gazze kıyısına inşa ettiği iskelenin yüzde 50’den fazlası tamamland...22:56 İletişim Başkanı Altun: "TRT, Batılı medya organlarının görmezden geldiği h...22:43 Şiddetli yağışlar ekili arazileri sular altında bıraktı22:41 Teknik Direktör Gülay’dan Turgutluspor taraftarına çağrı22:06 Yoldaki çukurlar kazaya neden oldu, otomobil şarampole uçtu: 1 yaralı22:03 Kudüs’te öldürülen Şanlıurfalı imam için gıyabi cenaze namazı kılındı
Hakkı Yiğit

Ehl-i Beyt Bağının Bülbülleri

12 Ocak 2010 - 16:15 Yorum: 1

EHL-İ BEYT BAĞININ BÜLBÜLLERİ YETİŞTİREBİLMEK                       

Malatya Belediyesi tarafından 9 Ocak Cumartesi günü Belediye Konferans Salonunda “Ehl-i Beyt Paneli” gerçekleştirildi.

Bu panelden dolayı belediyemizi tebrik ediyorum.

Sadece belediyeyi mi?

Elbette hayır.

Malatya"mızda kardeşliğin ve dayanışmanın oluşuma katkısı çok olan Sayın Eşref DOĞAN, Sayın Hasan MEŞELİ ve Sayın Erdoğan ÜNVERDİ de teşekkürü fazlasıyla hak edenlerden…

Çünkü isimlerini zikrettiğim bu büyüklerimiz gönüllerini ve kapılarını herkese açıyorlar…

Tutundukları yol; sevgi, kardeşlik, saygı, hoşgörü yolu…

Dillerindeki vird-i zebanları; “Kin ve nefrete zamanımız yok…” “Zalim olmaktansa mazlum olmayı tercih etmek lazım…” “Alevilik İslam dışı değil, bilakis İslam"ın ta kendisidir…” “Yaratılı olarak Allah (c.c), peygamber olarak Hz. Muhammed (sav) kitap olarak Kuran-ı Kerimimiz varken bu ihtilaf da niye” diye sorabiliyorlar…

Eşref Doğan dede, her fırsatta “gelin mezhep İmamlarımız Ebu Hanife"yi, İmam-ı Şafii"i, Ahmet b. Hambeli, İmamı Maliki, tekrar iyi bir okuyalım… Onları hakkıyla tanıyalım.

Onları tanıdığımızda onların Ehli Beyt âşıkları, Ehli Beyt şehitleri olduğunu göreceğiz.” diye çağrıda bulunuyor…

Maalesef ne aleviyim diyenler, Kuranı, peygamberimizi, Hz. Ali"yi, Ehl-i Beyti, Hoca Ahmet Yeseviyi, Hacı Bektaşı Veliyi, Yunus"u okuyup anlama yolunda ciddi gayret ediyorlar; ne de sünniyim diyenler Kuranı, Peygamberlimizi, Ehli Beyti, H Hacı Bektaşı Veliyi hakkıyla okuyup öğrenme derdindeler…

Hal böyle olunca mesele kördüğüme dönüşüveriyor…

“Benim babam senin babanı döver”e dönüşüyor…

İşte bundan dolayı okuma özürlüsü olan bir toplumda Ehl-i Beyt Sevgisi gibi paneller önem kazanıyor…

Sayın, DOĞAN; MEŞELİ; ÜNVERDİ"nin söylem ve demeçleri çok önem arz ediyor…

Muhataplarını doğru bilgilendiren, tarihteki olup biten vakalardan doğru dersler çıkarabilen, yaşadığını anı iyi okuyabilen ve bunları hakperestçe aktaran, anlatan büyüklerin varlığı çok önem arz ediyor…

Çok şükür Malatya"mız bu konuda şanslı…

Her ilde böyle akl-ı selim, kalb-i selim değerli büyükler yok çünkü…

Her ilde geleneksel hale dönüşen “Ehl-i Beyt Paneli” yapılmıyor…

Programa konuşmacı olarak katılan Hitit Üniversitesi Hacı Bektaşı Veli Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Osman Eğri Beyefendiye gelince…

O artık bir Malatyalı sayılır...

Bu panelin müdavimlerinden oldu…

Bu tür güzelliklerin gelişmesinin mimarlarından…

Ehl-i Beyt sevgisinden mahrum bir gönül kalmasın diye çırpınıp duranlardan…

Ehli Beyt"in bir sulh, sevgi, şefkat, merhamet, hoşgörü adacığı olduğunu göstermek, anlatmak derdinde…

O her fırsatta, “Peygamber Efendimiz (sav)"in hanesinde yetişen ve O"nun kızıyla evlenen Hz. Ali ve ailesinde kin ve nefretin, düşmanlığın, hırçınlığın, zulmün olması hiç mümkün mü? diye soruyor…

Ve cevabını da yine tarihten veriyor…

“Bu tür kalbi ve manevi pislikler, virüsler, hastalıklar ancak intikam duygusu ile yatıp kalkan Hindin, Ebu Süfya"nın hanesinde yetişenlerde neşet edebilir…”

İşte tam bu noktada nasıl bir aile olduğumuzun önemi kendiliğinden ortaya çıkıyor…

Hangi ortamda yetiştik, hangi ortamda, psikolojide, iklimde yetişiyor çocuklarımız…

Acaba meyvesi Ehl-i Beyt olan sevgi, merhamet, şefkat, adalet, doğruluk…  gibi değerler mi beslenme kaynaklarımız; yoksa meyvesi Yezid"ler olan/olacak olan kin, nefret, aldatma, zulüm, isyan, kötü ahlakın her çeşidi mi bizim beslenme kaynağımız…

Bu gün bizim için can alıcı nokta işte budur?

Sayın Eğri Hocam kendisiyle Ufuk Tv. yaptığımız programda söylenecek her şeyi söyledi…

Sözün faciayı anlatmaya kifayet etmediği yerde “gözyaşları” devreye girdi…

Bilmezdim
Şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerin kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce” diye Orhan Veli,

“Ağlarım ağlatamam; hissederim, söyleyemem,
Dili yok kalbimin, ondan ne kadar bîzarım!”
diyen Akif gibi kelimelerin kifayetsizliği karşısından gönül diliyle konuştu…

Akan gözyaşları Kerbela"da akan kanın zayi olmadığının bir göstergesiydi aslında…

Asırlar geçse de çok şükür Ehli Beyt sevgisi gönüllerde eksilmemiş…

Akan kanlardan bir gülistan oluşuvermiş…

Ve o bağın bülbülleri kıyamete kadar firak ve vuslat aşkıyla yanıp tutuşmaktalar…

Kerbala faciasında akan kanlardan meydan gelen gülistanın kıyamete kadar kurumayacağını, solmayacağına inancım, imanın tamdır…”

Ama “Her devirde ve zamanda, her beldede, dünyanın her coğrafyasında bu bağa yakışır bülbüllerin şakıması konusunda ise bu kadar emin değilim…”

Çünkü bülbüllerin varlığı dedelerimizin, hocalarımızın, gönül erenlerimizin, bizim himmetlerimize bağlıdır…

YAZARIN DİĞER YAZILARI