Geçtiğimiz günlerde benim yazılarımı da sitesinde yayınlayan Caner İnternet Medya Grubu Sahibi Lütfi CANER beni telefonla arayıp Malatya siyaseti, adayları üzerine görüştük.
İstanbul’da bulunduğum zaman diliminde de Lütfi Caner Beyle zaman zaman bir araya gelip Malatya üzerine konuşur, fikir alışverişinde bulunurduk. Kendisi yaşça bizden büyük bir ağabeyimiz. Siyasete çok erken yaşlarda girmiş ve bugün ülkeyi yöneten Başbakan ve başbakanın A takımının çoğuyla gençlik yıllarında birlikte siyasi mücadele vermiş olduklarından dolayı siyasi tahlillerine önem veririm. Ayrıca hep Malatya’dan uzak yaşamış olmasına rağmen Malatya’dan hiç kopmamış. Bizim çoğu Malatyalıdan var olan klasik Malatya milliyetçiliği ondan biraz daha ağır bastığından dolayı Malatya gündemini hep yakın takip eder ve kendince meseleler üzerinde kafa yoran birisidir.
“Gelecek seçim hakkında ne düşünüyorsun, adayları nasıl buluyorsun?” soruma “hali hazırdaki mevcut aday adayları değerli insanlardır. Kötüleyecek, hakkında olumsuz düşüncede bulunacak insanlar değillerdir. Ancak ben daha önce mevcut belediye başkanı Ahmet Bey’in başkan olmasını destekledim düşüncelerimle, yazılarımla. "Ondan dolayı birileri bana ‘yahu helvacının neyini destekliyorsunuz, niçin destekliyorsunuz?’ diyenlere şöyle derdim. Ben seçim öncesinde Malatya’da idim. Malatya’da görüşlerini aldığım insanların çoğu onun inançlı, dürüst, sakin, mütevazı bir insan olduğu ve asla çalıp çırpmayacağını belirttiler. Bir siyasetçide olması gereken en önemli özellikler kendisinde mevcut. Geri kalan projeler, çalışmalar ise ekip işi olduğundan Sayın Çakır’ın desteklenmesinin daha uygun olacağına o zaman inandım. Bu seçimde de geçmiş beş yıl içerisinde yine şahsına yönelik herhangi bir yolsuzluk, ciddi bir sıkıntı olmadığına göre ve Malatya’ya küçümsenmeyecek birçok hizmetler gerçekleştirdiğine göre ufak tefek bazı aksaklıklara bakmadan Sayın Çakır'ı desteklemek gerektiğine inanıyorum. Çünkü dere geçilirken at değiştirmek doğru bir iş değildir. Bunun içinde bence kendisine yardımcı olunmalıdır.” Şeklinde konuştu. Geçtiğimiz gün adaylar belli olunca Lütfi Beyi arayıp “hadi gözün aydın” yine istediğiniz oldu dediğimde “Ahmet Bey’i destekliyorum yazılarımla. Bilmeyen de der ki, kim bilir ne kadar para alıyordur? Ne menfaati var? Allah şahittir bir kuruş menfaatim olmadığı gibi, geçen yaz aylarında Malatya’da bulunduğum zaman içerisinde kendisiyle görüşmek istediğim de, bana görüşmem için randevu dahi vermediler. Her şeye rağmen, inşallah Sayın Çakır'ın Malatya için hayırlı olacağına inanıyorum” dedi. Kulislerde yok efendim kamuoyu yoklamalarında, temayül yoklamasında sıraya dahi girmeyen birisinin başkan adayı gösterilmesine karşı Malatya tepkili, hali hazırda aday adayları içerisinden birinin rakip olarak çıkması karşısında kaybedermiş… mış… miş… diyenler olduğu gibi bu kez de büyük ustanın hatırı için vermek zorunda kaldıklarını, kendilerince sayın adayın yapacağı en güzel seçim çalışmasının Malatya halkına görünmemesi, odasından dışarıya çıkmaması, bu şekilde daha çok oy alacağının düşüncesine ne dersiniz?” soruma gülerek “herkes kendi düşüncesini Malatya’nın düşüncesiymiş gibi dillendiriyor. Öncelikle böyle konuşanlar dedikodudan başka bir şey yapmıyorlar. Malatya gibi yerlerde de böyle zamanlarda dedikodu yapan çok olur. Hem bakınız bu günlerde sayın başkan için söylenen sözler, sıradan bir insana söylenmeyecek sözler. Ama bir gün olsun bu sözlere dönüp cevap vermeyen bir insan takdir edilmez mi? Ayrıca bakmayın bu günlerde şöyle böyle konuşanlara. Böyle diyenlerin çoğu başkan seçildiğinde etrafından pervane gibi dönüp dolaşırlar. Bence başkanın en büyük zaafı işte bu tür insanlara karşı tavrını net koymaması, böylelerine karşı eli sopalı olmamasıdır. Siyaset yeri geldiğinde bazen kişinin babasına dahi acımama sanatıdır. Çünkü siyaset duygusal davranmayı kaldıramaz” dedi. Bu günlerde aynı çizgide durur gibi görünenlerin birbirin arkasında söyledikleri sözlere, hakaretlere; çevirdikleri dolaplara bakınca siyasetin mutfağından yetişmiş, basın ile hep içli dışlı olmuş ve Malatya ile yakın ilgilenen Sayın Caner’in düşünceleri yabana atılacak gibi değil doğrusu… Düşüncesin “d”sinden nasibi olmayanların bu gün güya Müslümanlık, İslam, din, düşünce, fikir adına önüne gelen, beğenmediği kişi, kurum, parti, cemaat, tarikat… ların “maddi ve manevi şahsiyetlerine” yönelik hakaretvâri sözleri duyunca insan böyle Müslümanlıktan Allah’a sığınası ve böyleleri ile cennete dahi bir arada olmak istemeyişi geliyor ve Malatya adına ümitsizliğe kapılıyor.
Atalarımız ne demişler: “Akılsız dostun olacağına akıllı düşmanın olsun daha iyi” Bu memleket ahmak dostlardan çektiği kadar düşmanlarından çekmemiştir… Günümüz atmosferi ve havası, iklimi akıllı düşman değil; ahmak dost yetiştirmeye uygun olduğundan bugünlerde böylelerinden geçilmiyor maalesef…
