Seyran Park
Doğa Veteriner Kliniği
SON DAKİKA
Güncel 22 Kasım 2014 - 14:31 Yorum: 0

Müezzin Yıldırım Gezi'de yaşadıklarını anlattı

Bezm-i Alem Valide Sultan Camisi'nin o dönemki müezzini Yıldırım, "Polis gaz sıkınca eylemciler gruplar halinde camiye girmeye başladı. Akşam eylemci sayısı 50 bini buldu. Gün boyu polisten yardım talep ettim" dedi.

Müezzin Yıldırım Gezi'de yaşadıklarını anlattı

Taksim Gezi Parkı odaklı eylemler esnasında Dolmabahçe'deki göstericilerin sığındıkları Bezm-i Alem Valide Sultan Camisi'nin o dönemki müezzini Fuat Yıldırım, başka bir camiye atanması kararının iptali istemiyle açtığı davada yaşadıklarını anlattı. 

İstanbul 4. yönetim Mahkemesi'nde görülen davanın duruşmasına davacı Fuat Yıldırım ve avukatı Ali Tizik ile davalı Diyanet İşleri Başkanlığı'nın avukatı katıldı.

Fuat Yıldırım, dava dilekçesindeki ifadelerini tekrarlayarak yer değiştirme kararının iptalini istedi. Diyanet İşleri Başkanlığı avukatı da kararın hukuka müsait olduğunu savunarak, davanın reddini istek etti.

İstanbul 4. yönetim Mahkemesi'nin, kararını bir ay içinde açıklaması bekleniyor.

Müezzin Yıldırım, avukatı Ali Tizik sebebi ile 21 Mart 2014'de İstanbul 4. yönetim Mahkemesi'ne verdiği dilekçede, Gezi Parkı olaylarının başladığı 31 Mayıs 2013 akşamı, polisin gaz sıktığı eylemcilerin bir kısmının duvarları aşarak caminin bahçesine, bir kısmının da içeriye girdiğini belirterek, lakin dışarı çıkarılan grubun kapıları tekmeleyip, kilitlerini kırdığını kaydetti.

Grubun cemaatle karşı karşıya gelmemesi için 00.30'da dışarı çıkarıldığını anlatım eden Yıldırım, istenmesine karşın polisten katkı alamadıkları gibi eylemcilerin camiye doğru püskürtüldüğünü aktardı.

Yıldırım, eylemcilerin küçük gruplar biçiminde sabaha kadar caminin önünde slogan attığını, dolayısıyla kendilerinin sabaha kadar gaz yediklerini, hiç bir idarecinin de vakaya müdahale etmediğini savunarak, şunları anlattı: 

'Ertesi gün, etraftaki ilçelerden gelen insanlar Dolmabahçe Meydanı'nda toplanmaya başladı. Camide yalnızdım ve uğraşmama rağmen idarecilere ulaşamadım. Polis gaz sıkınca eylemciler gruplar biçiminde camiye girmeye başladı. Akşam eylemci sayısı 50 bini buldu. Caminin derhal 500 m. ilerisinde eylemciler bir polis otobüsünü yaktı. İtfaiye araçları bölgeye sokulmadı. İnsanlar çıldırmıştı, sanki küçük bir kıyametti. Durum vahimdi. Gün boyu polisten katkı istek ettim. Fakat hiç bir sonuç alamadım. 2 Haziran'da da vakalar devam etti. Pazar günü izinli olmama karşın gece ½ si camiye döndüm. Cami imamı Halil Necipoğlu o gün görevli olmasına karşın yoktu. Cami yaralılarla doluydu. İnsanlar ayakkabıyla cami arasında dolaşıyorlardı. Herkes işsiz güçsüz bir şekilde, kaos ve panik haldeydi. Hemen müdahale edemedim. Çünkü provoke edip beni linç edebilirlerdi. Camiye sürekli yaralılar taşınıyordu ve oradaki doktorlar sebebi ile tedavi ediliyordu. Cami içine giren eylemcilerin çoğunluğu dışarıda alkol almış, sarhoş ve ne yapacaklarını bilmiyorlardı. Saatler geçtikçe hadise büyüyordu. Ortam provoke ve sabote edilmeye fazla fazla hazırdı. Biber gazından gözlerimizi açamıyorduk.' 

Fuat Yıldırım, caminin yakılmasını, kişilerin birbirini öldürmesini, çevreye ziyan verilmesini önlemek için mikrofonla eylemcilere seslendiğini kaydederek, onlara molotofkokteyli atılırsa caminin yanabileceği, yaralıların ziyan göreceğini ve caminin Sivas'taki Madımak Oteli olayına dönebileceğini söylediğini aktardı.

Yıldırım, 'Camideki yaklaşık 3 bin eylemci panik içindeydi. Dışında kalan eylemciler sinirlenerek caminin cam ve kapılarını tekmelemeye başladı. Önlerine ne geldiyse kırıyorlardı. Ortalık cehennem gibiydi. Allah korusun bir molotof yada bir el bombası atılsaydı hem insanlık şekilde hem de yurt şekilde biterdik. Belki de bu güzel yurt iç savaşa gidecekti' değerledirmesini yaptı.

Dışarıya çıkıp bir polis müdürüyle konuşmasının ardından grubu dışarı çıkartabildiğini dile getiren Yıldırım, caminin kan ve ilaçlarla dolduğunu, iç tarafta pencerenin önünde ezik bir bira kutusu ve müezzin mahfilinde yarım paket sigara saptama ettiklerini anlattı.

Yıldırım, 3 gün 3 gece tek başına savaş ettiğini ve iri bir kriz yönettiğini vurgulayarak, '3 gündelik bu mücadelem süresince bütün yetkilileri ve bana katkı edecek memur arkadaşları aramama karşın kimseye ulaşamadım. Ulaştıklarımdan da sonuç alamadım' ifadelerini kullandı.

Camiye hadise noktayı tetkik takımı gelmeden Milli Saraylar görevlisinin müftülük izniyle camide fotoğraf çektiğini, bir takım matbuat mensuplarının da camiye girdiğini savunan Yıldırım, camide içki içilip içilmediği konusunda basınla mülakat, röportaj ve söyleşi yapmadığını, emniyet ifadesinde de bu yöndeki sorular üstüne görmediğini söylediğini anlattı. 

Diyanet İşleri Başkanlığı'nın iki müfettiş görevlendirdiğini ve 15 gün boyunca tetkik yapıldığını aktaran Yıldırım, 2 ay sonra hazırlanmakta olan raporun basına sızdırıldığını öne sürdü. Yıldırım, rapor doğrultusunda vazife yerinin değiştirilmesine fazla fazla şaşırdığını, teşekkür ve takdir beklerken tenzil edilmesinin kendisini fazla fazla üzdüğünü aktardı.

Müezzin Fuat Yıldırım, yetinme mahkemesine itiraz davası açacağını söylemesi üstüne ikinci bir tahkikat geçirdiğini ve evinden 90 kilometre uzaklıktaki Kayaşehir Hazreti Hüseyin Camisi'ne görevlendirildiğini, eşinin lösemi hastası olduğunun basına yansıması üzerine geçici olarak Karaköy'deki Arap Camisi'ne atandığını belirtti.

ETİKETLER: Bezm-i Alem , Vali , Sultan , Cami
Haber Kaynağı: MALATYA GÜNCEL
Malatya Haber
Malatya Haber
Malatya Güncel Haber