Siz Siz Olun Da Dininizin Kıymetini Bilin
Fi tarihinden muz cumhuriyetinin birinden
Kavurucu sıcaklığın olduğu günler
Bir mabette uğultular yükselmekte
Seher vaktindeki kuş cıvıltısı gibi sesler
Hayatının en hareketli, enerjik, kanın damardan durmayıp aktığı, deli dolu günlerin yaşandığı dönemlerini yaşayan ben diyeyim 80 siz deyin 90 öğrenci
Başlarından yavrularım susun Çocuklar susun Kızım susun demekten boğazı patlayan, sesi kısılan bir hoca
Bir yandan fiziki şartların yetersizliği, diğer yandan bunca talebeye kendisinin yetersiz kalışı
Diğer yanda ise ruz-i mahşerden öğretemediğim şeylerden dolayı ya yakama yapışırlarsa bu çocuklar endişesi ile öğrencilere bir şeyler öğretmenin çırpınışı
Dile kolay
Çokların yahu nedir bu cehennem ateşi gibi sıcaklık Bu sıcaklar hayra alamet değil... değip bir gölgelik aradığı,
Dini bütün bir kısım insanların ise kaylule sünnettir deyip uykuya daldığı;
Amir ve memurların çoğunlukla izne ayrıldığı,
Zenginin tatile çıktığı bir zamanda çocuklara bir şeyler öğretmeye çalışmak zorlardan zor bir iş olsa gerek
Sıcaklıklardan dolayı birçok kişi üstündeki pantolonu, gömleği atarken bizim hazret öğrencilere giyimiyle kuşamıyla örnek olması için ayağındaki çorabı dahi çıkarmaz
Ter tabandan çıkıyor haliyle
Bizim hazret görevimi nasıl en güzel şekilde yapabilirim gayreti içinde
Yaşları, kültürleri, cinsiyetleri, bilgi seviyeleri farklı farklı olan bu öğrencileri bıktırmadan, usandırmadan vedahi disiplini elden bırakmadan nasıl eğitebilirim gayretinde
Derken günlerden bir gün içeriye birkaç kişi ile bir bayan giriverir
Önceleri gelenleri öğrencilerin velisi zanneder
Ama gelenlerin elinde çantalar, devletlu ve soğuk duruşları görevli olduklarını hissetirir
Hangi gerçek saklı kalmış ki
Derken şu evrak, bu evrak, şu liste, şu belge istenir, incelenir
Görevlerini yapan kim olursa olsun, yardımcı olmak lazım
Ancak hazret bu kadar yoğunlukta ve bu sıcaklıkta bunun zamanımıydı yani Bir bunlar eksikti diye içinde geçirir ama yine de hizmette ve saygıda kusur etmez
Büyüklerin yanında sadece dilimize değil, kalbimize de sahip olmak lazımmış
Velayet, derece derecedir
Ve insanları giyim kuşamına, duruşuna göre hemen yaftalamamak lazımmış
Yaz aylarının verdiği sıcaklıktan olsa gerek, rahat giyinmiş hanım görevli, velayetçe belli makamda olmalı ki hazretin içinde geçirdiklerini okur
İşi yokuşa sürer, kabir sualine çeker hazreti
Ancak hazret her ne kadar yüksek diplomalı değilse de ilmi siyaset sahibi
Ne de olsa yıllar yılı her yaş ve makamdaki insanlarla haşir neşir olmuş
Neyse görevliler işini yaparken bizim ki; görevlinin adını, memleketi, ailesini, hatta ve hatta dinini mezhebini dahi öğreniverir bu arada
Görevliler eksik ve gedikleri tespit edip bir üst makama gereken bilgileri rapor etmek için bir şeyler yazar çizerler
Ancak çıkarken hanımefendinin bizim hazrete, üstüne vazife olmayan ikaz ve tembihlerde bulunması bardağı taşıran son damla olur.
Hazret hanımefendiye dönüp:
Haddime değil amma benim de diyecek bir çift sözüm var
Malumunuz asli görevimiz irşat ve tebriğ
Bu görevimizi yerine getirmez isek hem halk katında, hem de hak katında mesul oluruz
Siz siz olun dininizin kıymetini iyi bilin
Siz bu dinde olmasaydınız ve bu mabette olmasaydınız, siz bu kıyafet ve bu şekille değil görevli, cemaat olarak dahi giremezdiniz bu tür mabetlere ha der.
Görevliler siz siz olun dininizin kıymetini bilin sözleri kulaklarında çınlar halde ayrılırlarken hazret de irşat ve tebliğ görevini ifa etmenin mutluğu içinde öğrencilerinin yanına döner