Seyran Park
Doğa Veteriner Kliniği
SON DAKİKA
Hakkı Yiğit

Biz Çanakkale’deki Ruh

19 Mart 2013 - 13:01 Yorum: 0

ÇANAKKALE’DEKİ RUH

“Anlamıyor musunuz? Biz Çanakkale’de Türklerle değil, Allah ile savaştık!... Tabi ki yenildik...”

Churchil

Çanakkale, imanın, ümidin, azmin, mananın, zaferidir.

Çanakkale, İmanı sıradağlar muhkem,

ye’si küfür sayan,

ümidi imanın cüzzü olduğuna inanan,

ekmeksiz, havasız kalabileceğine ancak hürriyetsiz kalamayacağına inanan

ve hürriyeti imanının olmazsa olmaz rüknü kabul eden,

zillet altında yaşamaktansa ölmeyi tercih eden aslanların yatağıdır.

Çanakkale, sadece kendi insanına, kendi milletine değil, tüm esaret ve sömürü altında bulunan devletlere, milletlere istiklalinin kazanmaları yolunda gök kubbeyi yırtan bir sadadır.

Çanakkale, insanlığını unutmuş, vahşileşmiş, Akif’in ifadesiyle “tek dişi kalmış canavara” dahi insanlık dersinin verildiği, insanlık ve medeniyet anlayışımızın sergilendiği mekândır. Zira İman dolu göğsünü, düşmana siper etmiş ve o imandan fışkıran merhamet öyle coşkundur ki düşmanları dahi ondan faydalanmıştır. Kendisini tehlikeye atarak da olsa yaralı düşman askerini siperine götürüp bakmayı ihmal etmeyen sözde medenilere ahlak dersinin verildiği irfan mektebidir.

Çanakkale, milletimizde mevcut bulunan ancak son birkaç asır küllenmiş özün, cevherin tekrar kor haline dönüştüğü ocak; zaferi ise, beslenme kaynaklarımıza dönülmesi inancını kıvılcımlandıran kor.

“Mehmetçik” kutsal bir ad.

Bu ad Efendimiz (SAV) in pâk adında gelmekte.

İsmine saygısızlığı dahi günah sayan ecdat Mehmet’e çevirmiş.

Saygının en alasını da askerine küçültme haline getirip “Mehmetçik” yaparak göstermiştir.

Zahiren isimde bir küçültme var. Bu tevazunun ifadesi. Hadd-i zatında tevazunun içinde öyle bir iman, öyle bir sevgi var ki, o da dişsiz kalmış medeniyetleri boğan ruhu Muhammedi.

Ve bu gün sadece bizlerin değil, huzuru arayan tüm insanlığın aradığı ruh: “YAŞATMA UĞRUNA YAŞAMAKTAN VAZGEÇME” ruhu

Çanakkale, ilim ve tekniğin, teknolojinin imanın, azmin, ümidin, aşk-u şevkin karşısındaki inkisarı;

Maddenin mana karşısında ayakta kalamayacağının göstergesidir.

Bu hakikati geç de olsa fark eden General macArthur bakın ne diyor:

“Savaşta silahlar önemlidir, komutan önemlidir; ama daha önemli olan maneviyattır, ruhtur!”

Maalesef bu gün dıştaki hasımlarımızın içteki mirasyedi ve art niyetlilerin topa tuttukları ruh.

Çanakkale, hasımlarımıza Anadolu kapılarının topla tüfekle açılamayacağının haykırışıdır.

Bu haykırış onları yeni cepheler ve metotlar bulmak için düşündürmeye sevk ettirirken, bize de ayakta kalmamızın ne ile ancak mümkün olacağı hakikatini bütün çıplaklığıyla gösterilmesidir. O zamana kadar ecdadımızın güç ve takatten düşmesi için savaş açanlar, Osmanlıyı yıkmak için seferber olan zihniyet Çanakkale’de anladılar ki devletlerin yıkılması çözüm değil, o ruhun öldürülmesi lazım.

Ve o gün bugündür haçlı cephesi bu milletin imanına, Kuranına, Peygamberine savaş açtı.

Yeri geldi görmediklerimize inanmayız deyip her şeyi maddede arama virüsünü zihinlere attılar,

Yeri geldi Efendimiz(sav) ve onun güzide ashabı için, Bir Arap ve bir avuç bedevi dediler,

Yeri geldi Kuranımıza çöl kanunları diye dil uzatıldı.

Ve yeri geldi her cihetle kadar birliği olan bu aziz milleti, biz ve ötekiler, -cı, -cu” lar, etnik gruplara ayırmak için seferber oldular, oluyorlar.

Ancak en acısı da, söyleyenlerin bu ülkenin ekmeğini yiyor olmaları. Zavallı kadirbilmez bazı bedenen bu topraklarda yaşayan ama ruhen hiç bu milletle olmayanlara söylettiler.

Çanakkale, bir neslin yok olması değil, nesillerin yok olmasıdır.

İnsanların ölmesi değil Alemin ölmesidir.

M.Kemal Atatürk, “biz Çanakkale’ye bir darülfünun (üniversite) gömdük.” demekle bir hakikati tarihe not düşmüştür.

İstanbul’a girecek işgal güçlerini karşılamak için evlerinin pencerelerini, camlarını kiraya verenler, dükkanlarını kapatıp, sevinç çığlıkları içinde sahile koşup işgal güçlerini karşılamaya gidenler karşısında, imanlı gençler anadan yardan vazgeçip Çanakkale yolunu tutmuşlar.

Böylece okur-yazar cephemizde kaht-ı rical yılları başladı.

Ve bu gün yarının aydınları olacak üniversitelerde, eğitim yuvalarında okuyan gençlerimiz illada can vermek istiyorlarsa, kan akıtmak istiyorlarsa, dükkânları, eşyaları yağmalamak istiyorlarsa –ki böyle şeyler istenilmez -nerde verecek? Niçin verecek? Nasıl verecek? Kime verecek? Kim için verecek?

Tüm bunların cevabı Çanakkale’de gizlidir.

Çanakkale bir destan,

Çanakkale bir mezar,

Çanakkale bir çığlık,

Çanakkale bir imtihan mekanı,

Çanakkale, paha biçilmez değerlerin sergilendiği can pazarı,

Çanakkale kendinden sonraki nesiller için iftihar kaynağı,

Çanakkale sadece bir milletin varolma-yok olma savaşı değil, “Ekmeksiz yaşarım ama hürriyetsiz asla” diyen her ferdin, milletin İstiklal savaşıdır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI