CANI SAĞOLSUN
“Canı sağolsun” diyebilmek bir erdemdir. Bizim insanımıza mı hastır bilmem ama erdem sahibi olan herkesten duyabileceğim bir cümle olduğu düşüncesindeyim. Bu cümle kişi seçer pek tabi; ahlaksızlarla, düşmanlarla işi olmaz.
Candan Erçetin’in “Canı sağolsun” parçasında çok güzel özetler bu erdemi:
Sevenin de sövenin de ah edenin de canı sağolsun
Gelenin de gidenin de dönmeyenin de canı sağolsun
Bu dünyaya sevmeye geldim, eşi dostu görmeye geldim
Mutlu oldum, dertli oldum, aşk uğruna sarhoş oldum
Hancı oldum, yolcu oldum, meşk uğruna sırdaş oldum
Güçlü oldum, suçlu oldum, dost uğruna yoldaş oldum
Hem soruldum hem sürüldüm ben
Ama hepinizin canı sağolsun
Soranın da bilenin de öğrenenin de canı sağolsun
Alanın da verenin de isteyenin de canı sağolsun
“Canı çıksın”ın panzehiridir. Tüm olanlara rağmen “canı sağolsun” diyebilmek “canı çıksın”dan çok daha başka kılar hayatı.Gönlü geniştir ve de ferahlatır.
“Hayat kısa”; çok klişe fakat çok da doğru bir söz. Üzülmeye değmez çoğunlukla karşılaştığımız olumsuzluklar. Çünkü geriye dönüp baktığımızda üzüldüklerimize üzülürüz.
“Gül, geç” diye bir mantık vardır hayatta. Aslında “Canı sağolsun “ de ve geç diyebilmektir.
“Değmez!” diyebilmektir. Bunu yıllar önce Ömer Hayyam fark etmiş ve demiş ki rubailerinde:
Boş yere gam yeme yaşamını şen götür
Zulüm yolunda, adaletle geçsin ömür
Sonu yokluk olduktan sonra şu dünyanın
Hiç olmamış gibi davran, olasın özgür
Herkese; gülüp geçebileceği, “canı sağolsun” diyebileceği, güzel ve bir o kadar anlamlı günler dilerim.