Seyran Park
Doğa Veteriner Kliniği
SON DAKİKA
Konuk Yazar

Çocuklarımızı Ne Kadar Önemsiyoruz?

14 Ağustos 2009 - 10:44 Yorum: 8

Öğrencilerime ders anlatmaya başlamadan önce onların dikkatlerini konuya adapte etmek için birçok yol denerim. Bunun içinde çok çeşitli örnekler seçerim.

Yıllar önce idi. ÖSS sınavına hazırlandığım yıllarda, ÖSS Türkçe kitabında bir soru beni bir eğitici olarak, bir baba olarak çok etkilemişti. Sorunun tam metni aklımda değil ama özü şöyleydi. Bir öğrenci kendi ve arkadaşları adına şöyle diyordu.

Biz lise yıllarında okurken, bizim okula yeni bir öğretmen geldi. Bizim derslerimize girmeye başlamıştı. Bu hocamız nerede bir kâğıt görse, çöp tenekesine atardı. Öğretmenlerimizin bu davranışını gördükçe, ben ve arkadaşlarım artık yere çöp atamaz olduk. Eğer bir kâğıt parçasını yere atarsak biliyorduk ki, onu öğretmenimiz hiç üşünmede bir çırpıda çöpe atacaktı. Bundan dolayı artık yere çöp atmak şöyle dursun, nerede bir çöp görsek biz onu çöp kovasına atar olduk. “Hulasa bu soruda yorum isteniyordu. Ben sorunun yorumundan ziyade özüyle ilgilenmekteyim.

Acaba, anne-babalar çocuklarına bu öğretmen misali terbiyelerine katkı sağlama hususunda neredeyiz? Hani hepimiz biliriz hırsız çocuk ile annesinin hikâyesini, Hırsız çocuk, hırsızlıkta o kadar ilerlenmiş ki sonuçta: “su testisi su yolunda kırılır”. Misali, hırsızlık esnasında çatışmaya girer ve birini öldürür. Katil olur ve sonuçta mahkemelik olur. İdam cezasına çarptırılır. Adettendir, İdamlığa son bir isteği olup olmadığı sorulur: O da, evet bir isteğim var, anamı getirinde onu göreyim der. Sonuçta kadıncağızı getirirler. Çocuk anasına; ana görüyorsun ben idam oluyorum, son kez seni görmek istedim, o dilini öpmek isterim. Uzatta o dilini öpeyim der. Anası dilini uzatınca, anasının dilini bir çırpıda dişleriyle kopararak atar. Araya hapishane görevlileri girer, idam mahkûmuna kızmaya başlarlar. O da: “bana kızmayın anama kızın” Zira ben suçlu değilim. Tek suçlu varsa, o da anamdır. Çünkü daha çocukken ben yumurta çaldım, anam oğlum bunu nerden aldın demedi, sonra tavuk çaldım, nerden getirdin demedi, beraberce yedik. Yumurta, tavuk derken memleketin en hızlı hırsızı oldum. Sonuçta bu yolda katil oldum. Şimdi de idam sehpasındayım. Şimdi doğru söyleyin, zamanında annem beni uyarsaydı. Beni terbiye etseydi. Şimdi ben burada olur muydum?

Evet, inanın çocuk nasıl yetiştirilirse o şekilde hayatını idame edecektir. Geçen yıllarda teravih namazından önce idi. Camiye cemaat yeni yeni geliyordu. Bende arka safta oturuyordum. Camiye bir baba ve arkasında ise beş yaşlarında oğluyla girdi. Gözlerim bu baba ve oğlunun üzerine sabitlendi. Neden diyeceksin, baba önde camiye girerken eli arkasında bir şekilde camide bir yürümesini görseniz, adabı muaşşerata aykırı bir durum, çok üzüldüm. Ama beni daha çok üzen o beş yaşlarındadaki çocukta aynı babası gibi eli arkasında, babasını bire bir taklit ediyordu. Şekil aynıydı. Demek, anne babanın hakaretleri, tavırları çocuk için çok önemli olduğunu bizlere hatırlatan başımdan geçen bu durum bize büyük bir örnektir..

Yine hepimiz biliriz, köylü bir vatandaşımız oğlunun haylazlıklarından dolayı, “oğlum sen adam olmasın dermiş”. Bunun üzerine oğlu okumuş, büyük bir idareci olmuş, zabitlerini göndermiş, babasını zorla huzuruna getirtmiş. Babasının yüzüne “baba sen hep bana, sen adam olamazsın diyordun, nasıl bak şimdi vali oldum. Ne dersin. Adam olmuş muyum? ” “Oğlum ben sana vali olamazsın demedim ki, adam olamazsın dedim. Eğer adam olsaydın şu yaşlı halimde beni ayağına getirtmezdin. Sen benim ayağıma gelirdin.”

Evet, bu kadar misalden sonra az şeyle çok şey anlatmak isterim. “Ne ekersek onu biçeriz.” Hep çocuklarımızın maddiyatını düşünür olduk. Şu okul, şu dershane vs. Acaba çocuklarımızın maneviyatını kimlere emanet ettik? O masum yavruların dünyaya gelmelerine vesile olduk. Oldukta, sonuçta bu yavrularımızın sosyalleşmelerine, toplumsal yaşamdaki yerlerini öğrettik mi? En önemlisi Allah korkusunun yanında, “Allah sevgisini” çocuklarımızın yüreklerine koyduk mu?

Çocuklarımızın ibadet hayatına dikkat ettik mi? Giyimine, yiyimine dikkat ettik, hastalanınca doktora götürdük, ama sevgimizi onlara suna bildik mi?

Yoksa çocuklarımızla konuşmaya başladıkça, hep tartışma ile mi sonuçlandırdık? Geçmişimizi hatırlatarak, çocuğumuzun geleceğine ipotek mi koyduk. Hep başa kalkan anne- baba mı olduk.

Anne başlar şöyle yaptım, böyle yaptım, Baba başlar en iyi okula gönderdim, dershaneye gönderdim vs. giymedim, giydirdim; yemedim, yedirdim; içmedim, içirdim.

Tamam, da bir de anne baba olarak şunu kendi kendimize soralım mı? “Çocuklarıma örnek bir baba, örnek bir anne olabildik mi? Onlara sevgimizi verebildik mi? Onlara güzel örnek olabildik mi? Evde anne- baba tartışması olursa, çocuklar yarın evlilik hayatında, sizin gibi kavgacı, tartışmacı olmaya namzet mi acaba? Çocuklarımıza yalan söyleye söyleye, acaba onları da mı yalancı ettik?

Çocuklarımıza hak etmediğimiz ücretin, yâda ticaretin kazançlarını mı yedirttik? Uzattıkça uzatabiliriz. Sonuç ta şu biz bize ait olmayana talip olmayana hakkımız yok. Dedik ya “Kişi ektiğini biçecek. Çiftçi kardeşim tarlasına buğday ekmişse, hasat zamanı niye "arpa" olmadın deyip tarlaya kızamazsın.” “Biz bizim gölgemizle hakaret ettiğimiz sürece, gölgemiz bizi bırakamayacaktır.” Allah için bir defa daha düşünün. Yorumlarınız bizlere daha çok yazmaya yönlendireceğini hatırlatarak, Rabbim cümlemize Rabbimizin rızasına matuf evlatlar nasib eyleye!

“Empati” yaparak yaşamaya “diğer kamlık” yaparak yaşanılacak ortamlar oluşturalım.” Saygı ve selamlarımla.

M. Emin YAĞMUR
Orduzu Kireç Ocağı
Camii İmam-Hatibi

YAZIYA YORUM YAP
UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderilen, yorumlar/yorumcuya aittir.
Hiç bir şekilde Malatyaguncel.com sorumlu değildir.
İHA tarafından geçilen tüm haberler, bu bölümde malatyaguncel.com editörlerinin hiçbir editoryal müdahalesi olmadan otomatik olarak ajans kanallarından geldiği şekliyle yer almaktadır. Bu alanda yer alan haberlerin hepsinin hukuki muhatabı haberi geçen İHA ajansıdır.
YORUMLAR 8
Yorumcu
meryem doğan 25 Ağustos 2009 - 12:52
çoçuklar yontulmamış taşlar gibidir.sizin de dediğiniz gibi onlara istediğiniz şekli verebilirsiniz.anne babaların ve anne baba adaylarının bu bilinçte olması gerekmektedir.böyle aydınlatıcı yazıların devamı dileği ile
Yorumcu
SAMİ 16 Ağustos 2009 - 14:26
Peygamber Efendimiz (s.a.v.), söylediği hakikatleri bizzat yaşayarak hayatıyla göstermiştir. Karşılıklı konuşma ve soru-cevap şeklini kullanmıştır. Bir insana bir şeyi zorla yaptıramayız fakat insan bunu başkasından görünce ister istemez etkileniyor. Çocuklarımıza, ailemize, kardeşlerimize öğretmenin en güzel metodu bizzat yaşarak göstermektir. <br>Allah bu güzel yazılarınız için sizden razı olsun.. Yazılarınızı devamını bekliyoruz.. <br>Allah (c.c.) razı olsun.. Selam ve dua ile...
Yorumcu
Ahmet Karlıdağ 16 Ağustos 2009 - 09:52
Hocam hep babalar şunları bunlarıbilhassa çocukluk dönemlerindeki sıkıntıları giydiği lastik ayakkabyı hatta o lastik ayakkabının yırtığın bahsediyor. İyne diktiğinden bahsediyor.Kendisi bir yere gelememiş bizim gelmemizi istiyor.Ama konuşamıyoruz.Ne zaman konuşalım desk sonu kavga küfür. Sağolun güzel yazmışsınız da anlayana sevgim sizlerle olsun.sizinle tanışmak için geleceğim.
Yorumcu
neriman tatar 15 Ağustos 2009 - 10:59
Naz hanımın hissettiklerini ben de hissettim,ve hep düşünüyorum biz bu hale nasıl geldik,neden geldik,insanların her şeyi nasıl para oldu,tüm özelliklerimizi kaybetmeye başladık,yanlış bilmiyorsam şayet avrupa da aileler çocuklarını daha 18 yaşına gelmeden kendilerinden ayırıyorlarmış,biz de toplum olarak aynı şeyi yapmaya başladık,ama yanlış olduğunu bile bile..acaba ekonomik sıkıntımı kopardı aileleri birbirinden,sevgisiz bir toplum olduk,kimse kimseye selam vermiyor,ancak yaşlılar birbirlerini selamlayabiliyor halen,anneler 14 yaşındaki kızının elinde son model cep telefonunu görünce nerden aldığının nasıl aldığının peşine düşmüyor,lütfen ailemizi sevelim,çocuklarımızı sevelim,sorunları ile ilgilenelim,arkadaşları kimdir takip edelim,bu kadar başıboş bırakmayalım gençlerimizi,kitap okumaya yönlendirelim,gençlerde genel kültür sıfır,az giyinelim ama okuyalım,kitaba para verelim lütfen..iki paket sigara az içelim onun yerine kitap alalım,bakın sonra bu gidişatın acısını toplum olarak çok çekeceğiz,kızlarımızın başını kapatıp nasıl olsa yanlış yapmaz diyip geceleri dışarı bırakmayalım,o istemiyorsa başını gecenin 23.00 de uygun bir yerde açıyor inanın,sanmayın başı örtülü yanlış yapmaz,gençtir neticede,cahildir yanlış yapması kaçınılmazdır,benim en yakın dostum kızlarında yaşadı bu acıyı ve zor toparladı onları,lütfen gençlerimizle ilgilenelim,ne yapıyorlar,kimlerle görüşüyorlar,gece nerelerde oturuyorlar,arkadaşları kim..ve lütfen sevginizi onlara sunun tüm açık yüreklilikle,sevginin yapamayacağı hiç bişey yoktur,saygılar
Yorumcu
Abuzer Bozdoğan 14 Ağustos 2009 - 22:34
Öncelikle çok teşekkür ederim hocam güzel yazınızdan dolayı devamı dileğiyle Allah yar ve yardımcınız olsun
Yorumcu
İBRAHİM DİNÇER 14 Ağustos 2009 - 17:37
güzel yazı teşekkürler naz hanıma katılıyorum bende selamlar dualar sevgiler...
Yorumcu
naz 14 Ağustos 2009 - 15:52
Ağzınıza yüreğinize sağlık,inanın yazınızı ve örneklerinizi okurken gözyaşlarımı tutamadım,umarım çok sayıda insan okur bu güzel yazınızı,zira o kadar güzel özelliklerimizi kaybetmeye başladık ki toplum olarak,..
Yorumcu
Kılıç ATAN 14 Ağustos 2009 - 13:50
hocamıza bu güzel yazılarından dolayı teşekkürlerimi sunuyorum Allah yardımcınız olsun
YAZARIN DİĞER YAZILARI