Seyran Park
Doğa Veteriner Kliniği
SON DAKİKA
Hakkı Yiğit

Geldiğimiz nokta...

31 Mayıs 2015 - 16:58 Yorum: 22

Geldiğimiz noktaya dair birkaç anekdot…

Son zamanlarda paralel yapı diye adeta terörist olarak gösterilen Hizmet hareketinden bir arkadaşı asgari ücretle kıt kanat geçinen; hakikati, havuz medyasında ve meydanlardaki yalanlardan ibaret gören ablası arar.

Abi bizim oğlanla bir konuşsan…
Hayırdır ne olmuş oğlana.
Yeğeniniz bizi dinlemiyor, evde huzursuzluk çıkarıyor, itiraf etmiyor ama galiba hap kullanıyor. Seni belki dinler biraz kendisiyle konuşsan…
Bu durumda beni değil, ilgili makamları bilgilendirin.
Kimse bir şey yapmıyor ki. Babası ilgili makamlara şikâyetçi oldu, bırakmayınız dedi ama nerdeyse başına bir şey gelirse siz suçlusunuz dercesine babasına imza karşılığında hemen teslim ediverdiler.
Abla ben ne konuşayım. Dediğinize bakılırsa çocuk biraz yoldan çıkmış, serseri, hapçı vs…  Şimdi ben kendisiyle konuşsam terörist olacak. Terörist olmaktansa hapçı olması daha iyi değil mi sizce?

Ablası söyleyecek bir şey bulamaz…

Kardeşi kardeşe düşman ettiren, derdiyle dertlenmez hale getirenlerin söyleyecekleri kardeşlik türküleri, Mısırdan, Suriye’den, Filistin’den, şurdan burdan kardeşlik adına dem vurmaları ne derece samimi olabilir ki?

Yoksa Türkiye’deki kardeşi, kardeş; ümmeti, ümmet; anne-babayı, anne baba olarak görmüyorlar mı acaba diye insan düşünmeden edemiyor?

*                                            *                                            *

Bir diğer anekdot…

Hizmet evlerinden kalan üniversitede okuyan bir yakınım…

Bu olayların başlaması ile çevresinin ve babasının baskısıyla evden ayrılır.

Kendisine Kredi Yurtta yer bulacaklarına dair bazıları devreye girer. Sonra da özel bir yurtta kendisine zar zor bir yer bulur.

Babasına, niçin aldınız çocuğu. Bir yanlışlık, kötülük, ihanet mi gördünüz?

Yok… Ama duymuyor musunuz söylenenleri, fişlemeleri… Yarın öbür gün öğretmen yapmazlar…
Hepsi bu mu?
Evet.

Kıza soruyorum.

Namaz niyazını devam ediyor musun bari?
Tabi cemaatte olduğu gibi düzenli değil. Orada kimse karışmıyor bize. Arkadaşlar da kılmayınca haliyle cemaatteki gibi olmuyor. Ama kılmaya çalışıyorum.

“Yedi yaşına geldiklerinizde çocuklarınıza namazı emredin. On yaşına geldiklerinde gerekirse dövün ve yataklarını birbirinden ayırın.” Hadisi şerifini namaza başlama hususunda bir emir, ölçü olarak görenlerin üniversite çağındaki çocuğu fişlenme, iş vermez kaygılarıyla ibadetinden, namazından, yaşantısından taviz verdirmelerinin vebali kime, kimlere acaba?

Sebeb olan yapan gibidir.

Bir taraftan verilen zarara, kapatılan evlere, kapatılan müesseselere, koparılan insanlara, öğrencilere bakarak zafer kazanmış bir komutan edasıyla sevinirlerken diğer tarafta “bir insanın hidayetine vesile olmak güneşin üzerinde doğduğu battığı her şeyden hayırlıdır” anlayıştan yola koyulup “Altından, zümrütten bir bina yapsanız, sonra da bu bina birisinin hidayetine vesile olsa, ondan sonra da bu müesseseye dozer dayayıp yıksanız yine de israf yapmış olmazsınız. Zira sadece birisinin imanına vesile olmak her şeyden daha üstündür” fehvasında işine, rızaya odaklanan adanmışlıkların duruşu, meseleye yaklaşımı…

Ve geçen yıl yaşanan bir vakıa…

İkindi vakti yeni cami meydanında Mısır mitingi var…

Cuma günü İstiklal Marşı daha biter bitmez safdillerin can simidi olan sloganlar eşliğinde meydana doğru yürür bir grup dindar nesil!

Pazartesi günü mitinge katılan öğrencilere ikindi namazını kaç kişinin kıldığı sorulur.

30 küsur kişiden ikindi namazını kılanların sayısı bir elin parmak sayısını geçmez…

Rabbiyle arasındaki bağı böylesine kopuk ve laubali olan kişilerin çevresiyle, diğer mümin kardeşiyle alakadar olmaları, onların dertleriyle dertlenmelerinin keyfiyetini siz düşünün…

Din buysa ben böyle bir dinden; Müslümanlık bu ise böyle bir Müslümanlıktan Allah’a sığınırım.

Bu nasıl bir Müslümanlık, nasıl bir din algısı, nasıl bir dindarlık…

Her şeyden daha önemlisi “din samimiyettir” diye buyuran Efendiler Efendisinin çizgisinde bu hale nasıl geldik…

Ve geldiğimiz noktada memnun olan, fahırlanan var mı acaba?

YAZARIN DİĞER YAZILARI