Seyran Park
Doğa Veteriner Kliniği
SON DAKİKA
Hakkı Yiğit

Kİm kimi öptü

21 Temmuz 2016 - 09:02 Yorum: 0

Bir Yüzbaşı ile emir eri ve Temel bir trende yolculuk ederler.

Aynı kompartmanda çok alımlı bir kız ile annesi de yolculuk ederler. Bunlar birbirlerini tanımasa da mecburiyetten olsa gerek birbirlerine çok yakın otururlar.

Derken tren bir tünele girer. Ortalığın kararmasıyla bir öpücük sesi ve ardından “şaakkkk” diye çok şiddetli bir tokat sesi duyurur.

Tren tünelden çıkar.

Herkes şaşkınlık içerisinde ne oldu diye birbirine bakarlar.

Genç kız; “Benim yerime annemi öperlerse, işte böyle tokadı yerler…” diye düşünür.”

Kızın annesi; “Helal benim kıza, terbiyesizce öpülünce nasılda tokadı yapıştırdı…”diye düşünür.

Yüzbaşı;“Ulan kızı Temel öptü, tokadı ben yedim...” diye hayıflanır.

Bütün bunlar olurken Temel ise; “İntikamımı aldım daa. Havaya bir öpücük, yüzbaşıya bir tokat!” deyip yağdan kıl çekercesine intikamını almanın hazzını yaşar.

15 Temmuz hain bir darbe girişiminden ziyade Milletimizin varlığına ve birliğine karşı işlenmiş hain bir cunta girişimidir.

Bence bu hain cunta girişimi darbeden de kötüdür.

Zira darbe denilince ilk planda ülkenin yönetimine illegal bir şekilde el koyma akla gelirken; cunta eyleminde ise yönetime el koymaktan öte milletin evlatlarını birbirine kırdırma, fitne çıkararak kan dökme ve iç savaşın gerçekleşmesini sağlamak akla gelmektedir.

Bundan dolayı bu cunta eyleminde bulunan, masum vatandaşa karşı silah kullanan her kim/kimler olursa isterse bunun adı isterse İslam, din, Bayrak, Cemaat, Tarikat, FETÖ, Yamuk, Üçgen, Paralel, Vatansever, İnsever, Vampir, Goril, Balyoz, Ayı… adı ne olursa olsun mutlaka en ağır şekilde cezalandırılmalıdırlar. İdamsa idam edilmelidirler. Çünkü bir insanı haksız yere öldüren, öldürmesine sebep olan, fırsat veren, bilip de engellemeyen bütün insanları öldürmüş olur.

Bu hain girişimin ilk dakikalarından itibaren ağız birliği edilerek suçlanan cemaat yıllarca “Bir Müslüman terörist olamaz, terörist de Müslüman olamaz.” prensibini yüksek sesle dillendirmektedir. Bu gün şayet şöyle ve böyle bu işin içinde olurlarsa hem dünya da hem de ahrette kendilerini kurtaramazlar. 

Yarın öbür gün Ergenekon, Mavi Marmara, Rusya uçağının düşürmesi vb. olaylarda olduğu gibi “pardon bir yanlışlık olmuş” denilmemesi için azami temkinli olmak lazım. İş işten geçtikten sonra denilen “Pardon” veya “pişmanlıkla” da kimse ahiretini kurtaramaz…

Öyleyse ne yapmalı?

Bu gibi kimin kimi öptüğü belli olmayan fitne zamanlarında birey olarak akl-ı selim, kalb-i selim davranılmalı. Teyakkuzda olunmalı… Hisler bastırılmalı, akıl ve düşünceye, çok boyutlu tahlil ve okumalara ağırlık verilmelidir…

Bu işin takipçisi olmak sokağın değil; tüm muhalefeti kapsayan seçilmişlerin görevidir. Zira yapılan hain cunta/darbe (her kim ne diyorsa) girişimi sadece bir siyasi partiye, iktidara değil tüm aziz milletimize yapılmış bir saldırıdır.

Olayın araştırılması ve adaletin tecelli etmesi sokaktaki öfkeli halkın değil adaletin görevidir.

Basın, bu kahpe ve alçak girişimin arka planı deşifre etme, gerçek suçluları bulma, sinsi ve en kötü terör örgütünden daha cani eylemlerde bulunan suçluları bulma ve hak ettikleri cezalarının verilmesi için sorumlu ve ciddi, araştırmaya dayalı habercilik faaliyetinde bulunmalıdır. 

Basmakalıp haberleri vererek, masabaşı haberler yaparak, sadece demeçleri yayınlayarak, basın bildirilerini yazıp çizerek, birbirilerini ağırlayıp aynı türküleri söyleyerek kamuya ait sorumluluk yerine getirilemez.

Bu alçak girişimi fırsat bilip kurumlarımız, asker ile polisimiz birbirlerine düşman edilmemelidir. Ancak hangi kurumda olursa olsun suçlular mutlaka bulunup adalete teslim edilmelidir.

Bu kahpe ve alçak girişimin önünde canını siper eden kahraman vatandaşlarımız da mechulde ve karanlıktaki yankılanan öpücük sesiyle kim kimi öptü zannı ve şaşkınlığı içerisine düşmeden, oyuna gelmeden hareket etmeli, birilerinin gazına gelmemeli, başkasına kin ve nefret duymamalı, peşin hükümlü olmamalıdırlar.

Hele hele yağma, yıkma, hakaret hiç olmamalıdır. NT kitapevinin yağmalanması ve yakılmaya kalkışılması, Bank Asya’nın ATM ve camlarının tuz buz edilmesi, sloganların, hakaretlerin yazılması vb. gibi çirkin durumlar kime ne kazandırır ki?

Kaldı ki bu kurumlar çoktandır devletin elinde…

Bu gibi provokasyonlara gelinmemelidir. Haklı ve güzel bir sivil eyleme gölge düşürülmemelidir.

Bir taraftan “demokrasi nöbeti” denilip sabahlara kadar meydanlarda beklenilecek ancak diğer taraftan hakaret, yıkma, yağma yapılacak. Ne yaman bir çelişki…

Müslümanlıktan vazgeçtik demokrasi ve insanlıkla bağdaşmayan şeyler bunlar.

Temennimiz ve duamız odur ki; Cenab-ı Hak birliğimize ve dirliğimize, kardeşliğimize kast etmek isteyen her türlü yapıyı, örgütü KAHHAR ismiyle kahr-u perişan eylesin. Bu tür olaylardan nemalanmak isteyen halkın arasına fitne ve düşmanlık sokmakta sinekten yağ çıkarırcasına mahir fitnecilere Cenab-ı Hak fırsat vermesin.  

Yaşlılarımızın ifadesi ile “Allah milletimize ve devletimize zeval vermesin”

YAZARIN DİĞER YAZILARI