Seyran Park
Doğa Veteriner Kliniği
SON DAKİKA
Hakkı Yiğit

Murat bey'in ardında...

05 Mayıs 2016 - 15:52 Yorum: 6

Bir hak dostuna taziye meclisinde, “Bizlere biraz nasihat etseniz” diye talep de bulunulduğunda Hak dostunun cevabı:

“Ölüm en büyük nasihattir. Ölümden ders almayana nasihat edilmez.” olur.

Ölüm değişmez en büyük, biricik hakikat…

Ölüm genellikle kültürümüzde “şerbete” benzetilir. Ve herkes er ya da geç mukadder olan bu “şerbeti” içecektir.

Ölünün ardından nahoş konuşmayıp “onu hayırla yad etmenin yeri ” hem dinimizde hem de kültürümüzde vardır.

Ama bundan da ifrat ve tefrite düşmemek esastır. “Yapmacık, yalan, riyâ, adet yerini bulsunlara, nabza göre şerbete” dönüşmemelidir.

Birkaç ay önce Sitemizin sahibi Murat ÇELİK Bey rahmetli oldu.

Allah rahmet eylesin. Ameline göre değil de, rahmetiyle muamele eylesin inşallah.

Çünkü hiçbirimiz amelimizle kurtulamayız, O’nun rahmeti mağfireti olmazsa…

Öyle ki bütün ibadeti taatimiz, kulluğumuz bize verilen “hayat” “sağlık” “görme”… gibi bir tek nimetin şükrünü eda etmeye yetmez.

Rahmetli Murat Beyle tanışmamız bir haber üzerine olmuştu.

İl Müftülüğünce yapılan bir proğram hakkında eleştirel haber yapmıştı.

Müftü Bey haliyle biraz alındı. Kendince haksızca bir eleştiri idi. Kendi aramızda değerlendirmede bulununca “bizim cihetimizce haksızca bir eleştiri olsa da bir haberci gözüyle yerinde bir eleştiri…” demiş ve kendilerini ziyaret edip niyetimizi ve olan biteni birinci kaynaktan kendilerine doğru bir şekilde aktaralım diye teklifte bulunmuştum.

Sağ olsunlar Müftü Bey bu teklifimizi uygun gördü ve birlikte Murat Bey’i yerinde ziyaret ettik.

Giderken de kendilerine Diyanet Yayınları arasında bir iki kitap ile bir Kuran Mealini hediye olarak götürdük.

Murat Bey, şakavâri bir şekilde “İlk kez bir Müftü bizi adam yerine koydu da, Müslüman olarak gördü de ziyaretimize geldi, hediye olarak Kuran getirdi” dedi.

Murat Bey, Gazeteci Ali ALADAĞ ve (ismini şimdi hatırlayamadım)bir gazeteci ile Müftü Bey birçok konu üzerinde derin bir sohbete daldılar. Tabi ki söz konusu haber hakkında da konuşuldu ve konunun arka perdesine dair bilgilendirmeler yapıldı.

Seviyeli, saygılı ve medeni, gök kubbede hoş bir seda bırakan bir buluşma, tartışma oldu.

Ayrılacağımız esnada Murat Bey sitesinin her zaman müftülüğün hizmetinde olduğunu ve isterlerse Müftü Bey ve bizim için köşe ayırabileceğini söyledi.

Ondan sonra Müftü Bey birkaç yazı yayınladı. Bendeniz ise o günde bu güne düzenli olmazsa da sitenin müdavim yazarlarından oldum.

Ayrıca müftülük olarak gönderdiğimiz bütün haberlere yer verdiği gibi mübarek gün ve gecelere, ramazan ayına ait özel sayfalarımıza özel olarak yer verdi.

Bu sitede yazdığımı gören bazı mücahit(!) dindar(!) dostlarım “O sitede ne işin var…” diyenler oldu. Aynı duygu ve düşüncede olmazsak da, hatta zaman zaman karşıt düşüncelerde olsak da yazılarıma, düşüncelerime dair bir kısıtlama, müdahale ben şahsen bu güne kadar yaşamadım. Hatta Ramazan ayın da UFUK TV de yaptığım iftar programına bir iki tanesine kendilerini davet etmiş Basının ramazan- dine bakışı, Medya ve Din üzerine hasbihâl etmiştik. Farklılıkların bir zenginlik olduğu ve dinin sadece bir kitlenin, bir zümrenin, bir camianın tekelinde olmadığı ve herkesin inancına saygı duyulması gerektiği üzerine hemfikirdik.

Anlayacağınız ben bana bakan yönüyle merhumda razıyım.

Rabbim de taksiratını affetsin, kendilerinden razı olsun…

Geride kalanlarına gelince; kendilerine “Sabr-ı Cemil” dilemek, miras olarak geride bıraktığı bu sitenin merhumun “amel defterini kapattırmayacak hayırlara” vesile olmasını sağlayan bir site olmasını dilemekten başka ne diyebilirim ki?

YAZARIN DİĞER YAZILARI