Seyran Park
Doğa Veteriner Kliniği
SON DAKİKA
Hakkı Yiğit

Açılım Ve Esasları (3)

16 Kasım 2009 - 18:37 Yorum: 1

 

REFAHIN YAYGINLAŞMASI: Toplumsal huzursuzluğun en başta gelen sebeplerinden biri de adaletsiz gelir dağılımıdır. Bu gün kamu kurum ve kuruluşlarında sözleşmeli çalışan ile kadrolu çalışan arasındaki sıkıntıyı hissetmeyen var mı ki acaba? Ve yine maaşlar arasındaki dengesizliğin bireylerde açtığı tahribattan haberdar olmayan var mı?  Fertte böylesine tahribat oluşturan bu gelir-ücret dengesizliği toplumda hiç huzursuzluk doğurmaz mı?   

Diğer bir nokta ise refah düzeyi ile; toplum tarafından hüsnü kabul, statü, saygınlık, itibar, ilgi alaka… kendiliğinden oluşuveriyor. Nasrettin Hoca"nın “ye kürküm ye” göz ardı edilemeyecek bir gerçek. Yine refah düzeyi kişiyi elindeki imkânlardan mahrum kalmaması için kötülükten, düşmanlıktan bulunmasını frenler çoğu kez. Düşünün elinde güzel bir işi,  oturacak güzel bir evi, etrafında koşuşturan çocukları, dünyadaki cenneti olan bir ailesi olan bir insan çoğu zaman haksızlık karşısında dahi huzurunun bozulmaması adına dişini sıkar, yapılanları sinesine gömer, haksızlığa sabreder, “ne şeytan göreyim, ne de besmele çekeyim” der, oradan uzaklaşır. Kaybedeceği bir şeyi olmayanların, yap(a)mayacakları hiçbir şey yoktur. Açlık, fakirlik insanı küfre, günaha götüren tehlikeli bir virüstür. Onun içindir ki toplumda bir kesimin refah içinde olurken diğer kesimin açlık ve sefalet içinde olmaları ve onların göz ardı edilmeleri bir çok felaketin müsebbibidir.

Efendiler Efendisi bu hususta orta yolu bizlere “ Ya Rab! Azdıracak zenginlikten, şekva edecek fakirlikten sana sığınırım” diyerek bizlere orta yol üzerinde olmamız gerektiğini gösterir.

GENİŞ EMEL (GELECEK PROJESİ, İDEAL): Belli bir ideali olmayan fertler ve devletler küçülmeye ve zamanla da yok olmaya mahkûmdurlar. Kişi ve devletler ideallerin büyüklüğü, ufkunun açıklığı ölçüsünde büyüktürler ve vizyon sahibidirler. Kişilerin ve devletlerin büyümeye, gelişmeye yönelik hedef ve projelerinin olmayışları aslında afettir. Hayattan kopuk bir yaşantının göstergesidir.

Elindekilerle yetinen daha da arttırma yoluna girmeyenler mevcudu muhafaza edemezler. Zamanla, zamanın gerisinden kalırlar. Kendi refiklerinin gerisinden kalan veyahut ta geride olanların gelip kendilerini geçmeleri halinde kin ve haset zihin ve gönlünde yeşeriverir. 

Kendilerini her geçen gün geliştirme yoluna koyulmayanlar yapacak iş bulamayacakları için başkasıyla uğraşır, başkasının hesap kitabını yapar. Hani zenginin malı züğürdün çenesini yorarmış. İşte küçük yerleşim yerlerinden, tarıma müsait arazinin az olduğu dağlık bölgelerden, mevsimin çoğu kış olan yerlerde, suyun az olduğu yerlerde dedikodu, haset, çekemezlik, gıybet ve haliyle de huzursuzluk fazla olur. Bu yerlerde insanlar hep bir çatışma ve çekişme halinde olurlar genellikle. Ancak bu insanlar büyük şehirlere gidip oralarda ekmek peşinde koşmaya başladıklarında kardeşçe yaşarlar. Bir tavuk için birbiriyle kavga edenlerin gurbetteki dillere destan yardımlaşma ve dayanışmasını bilmem duymayan, haberdar olmayan var mı?

Peygamber Efendimiz (sav) “Emel ümmetime Allah"ın bir rahmetidir.” buyurur. Şayet böyle bir rahmet insanların üzerinde olmasaydı bu günkü bir çok nimet ve imkana sahip olmayacaktık. Bu rahmet iledir ki gelecek nesillerimize daha yaşanır bir dünya bırakma adına çoğu zaman sağlığımızı feda ederek gecemizi gündüzümüze katıp çalışıyoruz.

Açılımın bolca konuşulduğu günümüz dünyasında Amerika"yı yeniden keşfetmeye gerek yok. Başkalarının tecrübe ve bilgisinden faydalanma medeni insanın olmazsa olmaz şiarı olduğu gibi tarihten ders alma ve kendi kültür-bilgi-ahlak-değer hazinelerine müracaat edip yolunu aydınlatacak ilim ve hakikatlerden beslenmek de büyümeye kilitlenmiş ülkelerin olmazsa olmaz şiarı olmalıdır.

Bu gün bolca dillendirilen açılımların hüsn-ü kabulü ve faydası, dün yapılan hata ve eksiklerin doğru tespit, o hatalardan ders çıkarma feraseti, aynı hataları yapmama hususundaki dirayetimizle doğru orantılı olacağını bilmem söylemeye gerek var mı ki?

YAZARIN DİĞER YAZILARI