Seyran Park
Doğa Veteriner Kliniği
SON DAKİKA
Hakkı Yiğit

Dershaneler ve Eğitim Anlayışımız

17 Kasım 2013 - 21:51 Yorum: 0

Diyarbakır’daki tarihi açılım dershanelerin kapatılmasının gölgesinde kaldı gibi görünse de belki de bu tartışmalar ile “cambaza bak cambaza” nevinde dikkatler başka noktaya çekilerek bir şeyler gizlendi, gizleniyor.

Yoksa ne diye yıllardır devam eden bir fitne söndürülmeye çalışılıp, kardeşlik türküleri söylenmeye çalışılırken; ırklar, diller, bölgeler arasında empati yapılmaya başlanmışken; kalpler, gönüller kazanılmaya çalışılırken; dershaneler üzerinde bir fitne ateşi tutuşturursun.

Bir yanda cezaevlerin boşaltılacağı, dağdakilerin inivereceklerini ifade etmekle genel bir affın sinyalleri verilirken diğer taraftan dershaneler üzerinde vatandaşı, öğrencileri, velileri, iş sahiplerini endişeye sevk etmek sağlıklı bir tablo gibi gelmiyor bana.

Dershanelerin kapatılma meselesi camia’nın meselesiymiş gibi algılamak da doğru değil. Bu meseleye camianın fazlasıyla sahip çıkması belki de bir hata. Zira bu mesele sadece camianın meselesi olmadığı gibi, sadece bir sektörün de meselesi değildir. Birçok sektörü doğrudan doğruya ilgilendiren, temel hak ve hukuku direk ilgilendiren bir mesele. Her şeyden öte bir özgürlük meselesi. Hal böyle olunca da dershaneler meselesi sadece camia’nın problemi gibi algılanması yanlış bir algılama. Camia’nın hizmetlerini olumsuz yönde etkileyeceği muhakkak amma hizmet etmek Cenab-ı Hakk’ın rızasını kazanmaya matuf hareket etmek ise; hedefe giden binlerce yol vardır. “Araç”ları “amaç” edinmeden bu yolda yürümek lazım. Camia’nın dershaneler konusunda hassasiyeti “araç” ile “amaç”ı karıştırma imtihanı gibi de okunabilinir. Hocaefendi’nin mümin sarsılsa da devrilmez, devrilse de hemen doğrulur yoluna devam eder. Yunusvâri dövene elsiz, sövene dilsiz, şayet hakaret ederlerse gönülsüz olmak gerek. En önemli mesele Nam-ı Celili Muhammedi’yi dünyanın her tarafına yayma hususunda bir an olsun durulmaması gerektiği yaklaşımı hizmet müntesiplerinin “araçları” “amaç” edinmemek gerektiğinin, araçlara takılıp kalmamak gerektiği ikaz adına önemli bir öğüt….

Meseleye bu zaviyeden bakıldığında hangi şartlar altında olursa olsun hizmet insanının, müminin yapacağı çok işinin olduğu ve bu mukaddes davada kınananların kınanmasına aldırmadan yoluna devam edilmesi gerekir. Ancak eza ve cefaların dostların eliyle olması acı bir olay. Çünkü dostun gülü insanı incitir. Bu noktada belki hatırda çıkmaması gerekli bir husus Üstadın en çok eza ve cefayı Rahmetli Menderes’in iktidarı zamanında yaşamış olması ve kardeşin kardeşle imtihanının en çetin bir sınav olduğu.

Maalesef eğitim hususunda bu güne kadar ciddi bir çalışma olmadığı gibi, ciddi bir değerlendirme, eleştiri de olmadı. Eğitim popüler, güne birlik değerlendirmeler ile hep geçiştirildi. İstikrarın korunması adına Tarım Bakanlığından, Sağlık Bakanlığından ve diğer bakanlıklardan bu güne kadar değişen bakanlar ile Milli Eğitimdeki değişiveren bakanların oranı eğitim anlayışımız ve eğitime verdiğimiz değer adına tek başına çok şeyler ifade ediyor aslında. Eğitim konusunda bugün Cumhuriyet tarihinin en kötü günlerini yaşadığımız göz ardı ediliyor. Eğitimi; bedava dağıtılan kitap, fatih projesi ve yan gelip yatan öğretmenler(!) kadroları olarak ele alıp; insan merkezli bir yaklaşımda rakamsal eksenli bir algılamaya başladığımız gün itibariyle eğitimin ruhuna Fatiha okunmuştu zaten. Son zamanlarda halkın hissiyatına tercüman nevindeki İHL’lerin açılması ise ideolojinin kurbanı olduğundan, asli fonksiyonunu artık icra edemeyeceği, arka bahçe olmaktan öteye geçemeyeceğinin görünmemesi tam bir facia. Bütün bunlar olurken dershaneler bütün kötülüklerin, başarısızlıkların başı gibi algılanması ve bu milletin fakr-u zaruret içinde olmasının yegâne sebebi dershanelerin olduğu gibi bir algılamanın aklı ve mantıki, ilmi hiçbir değeri, karşılığı yoktur.

Ayrıca dershane, etüt merkezlerinin tu kaka edildiği bir zamanda okullarda gece gündüz, hafta içi hafta sonu demeden takviye kursların açılması, tam gün eğitim veren okullardan etütlerin başlatılması ne ile izah edilebilinir. Çalışan anne ve babalarının gözlerinin arkada kalmaması için okulların mesai saatine kadar etüt yapmaları, kurs açmalarına yönelik açıklamalar öğretmenlerimize bir nevi “modern dadılık” görevinin tevdi edilmesi ise öğretmenlik mesleğinin onur ve gururuna yapılan en büyük bir hakaret değil de nedir sizce?

Camia dershane meselesine sahip çıkmakla bence büyük bir yanlışa girmiş oldu. Çünkü böylece eğitimdeki bütün başarısızlar, dershaneler ile örtülecek ve bu konuda günah keçisi camia ilan edilmiş olacaktır.

Bu gün değil bir eğitim felsefemiz, eğitim politikamız, eğitim anlayışımız günü kurtaracak bir eğitim algımız dahi yok. Ali yazar Veli bozara dönüşüveren neresini tutarsanız elinizde kalan bir eğitim anlayışını milli olmaktan çıkmış bulunmaktadır. Dünün tu kaka ettiğimiz ideolojilerini dahi mumla arar hale gelmiş bulunmaktayız. Eğitimimiz kişilerin egolarının tatminine kurbanı edilivermektedir. Bu gün eğitim meselesini sadece dershanelere indirgeyip ele almak art niyet değilse de ciddi bir saflık olur.

YAZARIN DİĞER YAZILARI