Kitap ve gazete yayımı işi bizim can davamızdır" der, Reşat Nuri Güntekin.
Gerçekten bir fikir işçisi için en can alıcı işlerden biri; yeni bir eser vermek, yarınki gazeteyi çıkartmak, haber yetiştirmek, düşüncelerini kağıda dökmektir
Bunun için nice geceler uykusu kaçar .
Zonklayan zihin ve yorgun düşen bir beden zaman zaman kişiyi artık yeter yahu! bu alemin tek akıllısı ben miyim deme noktasına getirse de, yine de gerçek fikir işçisi çektiği çilenin ızdırabın, sancısının kutsiyetine inanır ve tam o noktada yine vira bismillah der yoluna devam eder
Çekilen cefaya, ezaya, sıkıntıya, çileye dışarıdan bakanlar ne deli adam, değer mi yahu bütün bu meşakkatlere, aklını kullansaydı bu işi değil de şu işi yapsaydı milyoner olurdu vs derler çoğu zaman
Ama o hazıra, ücrete odaklanmaz; ortaya çıkarıverecek eserine, ürününe, işine odaklanır .
Onun için ücret değil; ürün, eser, hizmet önemlidir
O bu uğurda derdini, çilesini, sıkıntısını sever
Çünkü doğacak bir eser var
Eser, ürün, sanat; çocuk, doğacak evlat demektir
Kişinin gözünün aydınlığı, varlığın gayesi olan evlat demektir.
Analar dünyaya getirdikleri evlatlar için nelere katlanmıyorlar ki
Her birimizin varlığı, analarımızın çektiği dert ve sıkıntılarını sevmelerine borçlu değil mi?
Fikir işçiliği de bir annesinin evladını dünyaya getirme esnasında çektiği sıkıntı ve çileden geri kalmaz diye düşünüyorum .
Ama bu sıkıntı ve cefada bir haz var
Varlığını tarihe kayda geçen bir haz
Bir ben-i Adem vardı Bir iz bırakıp gitti
Bir iz bırakmak...
Hele hele şahşi çıkarları eksenli değil; sevdikleri, milleti, toplumu için bir iz bırakmak
Sanatıyla, işiyle, düşüncesiyle, kalemiyle hayata, yaşanmışlığa dair böyle bir iz için çekilen her tür dert ve sıkıntı derman oluverir kişiye
Yunus, ne güzel ifade eder:
Derman aradım derdime
Derdim bana derman imiş
Salı gecesi Malatya Guncel"in 6. yıl dönümü kutlandı
6 yıl önce birkaç arkadaş mütevazi bir mekanda bir araya gelmişler
Hızla gelişen ve değişen çağda habercilik adına çağa nasıl ayak uydurabiliriz diye düşünmüşler
Zonklayan zihinlerde ortaya çıkıveren düşüncelerin peşine takılmış Murat Bey
Yılmadan, usanmadan, bıkmadan, yorulsa da bırakmadan
Ve o günden bu yana tam altı yıl geçmiş Dile kolay
Bu süre zarfında titizlikle, ciddi bir emek verilerek üzerinde titrenilen eser, evlat; artık ele avuca gelmiş, varlığını, rüştünü ispatlamış, ayakları üzerinde durabilmiş, sevmiş, sevilmiş
Ödül vermekle de, iyiyi güzelden ayırt edebilme, yiğidi öldür ama hakkını yeme güzellikleri görmezlikten gelme teşekkür etmeyi bil sevilmek istiyorsan sevmeyi bil; saygı istiyorsan saygı göster gibi meziyetlere sahip bir evlat olduğunu gösterdi
Hal böyle olunca mütevazi bir kutlama yapılmadı
Göz alıcı, ulaştıkları noktanın haklı gururunu gösteren bir kutlama gerçekleşti
Bu gurur, sevinç anı; altı yol boyunca çekilen zahmet"in hazza dönüşüm anıydı
Bir babanın evladıyla gurur duymasıydı
Gururlanma derken; büyüklenme, kibirlenme, başkalarını hakir görme olarak algılamayınız sakın
Murat ÇELİK Bey"i yakinen tanıyan benim bu güne kavuşabilmenin şükrünü de ihtiva eden bir mutluluktan bahsettiğimi anlamışlardır eminim .
Eee, bize düşen ne?
Tebrik mi?
Daha nice yıllar, dilemek mi?
O halde ne fazla lafa ne hacet?
Bizde Murat Beyi tebrik ediyor, Malatya Güncel ile Malatya"mıza, memleketimize, insanlarımıza daha güzel hizmetler vermesini diliyoruz